Ankara’dan İstanbul’a “Adalet Yürüyüşü” başlatan Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, eylemin ikinci gününde Hipodrom’dan yola çıktı. Kazan ilçesine ulaştı.
Ankara’nın Kazan ilçesinde geceyi geçirecek Kılıçdaroğlu’na CHP milletvekilleri Aykut Erdoğdu, Aytuğ Atıcı, Çetin Osman Budak, Eren Erdem, Kamil Okyay Sındır gibi milletvekilleri de eşlik etti.
Ancak yaklaşık 500 kişilik adalet yürüyüşü grubunda CHP ile aynı geçmişten gelmeyenler de vardı.
Bu isimler arasında en çok dikkat çekenler Adalet ve Kalkınma Partisi kurucusu Fatma Bostan Ünal, AKP eski Adıyaman Milletvekili ve Mazlum-Der Eski Genel Başkanı Faruk Ünsal ile HAS Parti kurucularından ve Kafkas Üniversitesi’nden KHK ile ihraç edilen Prof. Cihangir İslam oldu.
Prof. İslam: “Tüm mağdur, mazlum ve haksızlığa uğrayanlar için yürüyoruz”
Amerika’nın Sesi’nin sorularını yanıtlayan Prof. İslam, kendini İslamcı olarak tanımlayan bir isim.
Mazlum Der ve Saadet Partisi kurucularından olan ortopedi profesörü, toplumun her kesiminden mağdurlar, mazlumlar ve adalet arayanlar için yürüdüklerini söylüyor.
Cihangir İslam, adalet yürüyüşünün daha şimdiden toplumsal karşılığını ürettiği kanısında: “Bu bir adalet çığlığıydı. O yüzden sessiz kalmak mümkün olamazdı. Bu yürüyüşü yalnız Enis Berberoğlu için değil tutuklu milletvekilleri, haksız yere memuriyetten ihraç edilmiş akademisyenler, öğretmenler ve diğer devlet memurları, açlık grevlerini sürdüren Nuriye (Gülmen) ile Semih (Özakça), tüm mağdurlar ve mazlumlar adına yapıyoruz. Birkaç laf atanı saymazsak yol boyu hep destek görüyoruz. Yalnız ‘%49’un değil referandumda ‘Evet’ oyu vermiş insanlarımızın bir bölümünün de yüreklerin bizimle olduğunu görüyorum” dedi.
Türkiye tarihinde bu kadar geniş tabanlı böyle bir eylemin yapılmadığını savunan Cihangir İslam karşılıklı saygıyı, hukuk devletini, demokrasiyi içselleştiren herkesin bu barışçıl eylemin yanında durduğunu ve mesajını doğru aldığını ifade etti.
Yıldırım: “Çözüm yeri Meclis, sokakta çözüm aramak sorumsuzluk”
Yürüyüşün ikinci gününde hükümet çevrelerinden Kılıçdaroğlu’na yönelik eleştiriler artmaya başladı.
Çözüm merci olarak TBMM’yi gösteren Başbakan Binali Yıldırım, CHP liderine İstanbul’a “hızlı trenle” gitmesini önerirken ana muhalefet partisinin de dokunulmazlıkların kaldırılması lehinde oy kullandığını hatırlattı.
Başbakan, “Niye eziyet ediyor kendine? Sokakta adalet aranmaz. Türkiye bir hukuk devleti dolayısı ile birinci mahkeme bir karar vermiş. Bunun daha hak arama yolları devam ediyor. Dolayısı ile mahkemelerin verdiği karar beğenmesek de saygı göstermemiz lazım. Adalet mülkün temelidir. Sayın Kılıçdaroğlu, milletvekiline sahip çıkmasını normal karşılayabilir. Ama unutmasın ki, TBMM'de dokunulmazlıklar kaldırılırken olumlu oy kullanan CHP’dir. Çözüm aranacaksa çözüm yeri meclistir. Sokağa davet etmek, sokakta çözüm aramak en hafif tabiriyle sorumsuzluktur” dedi.
CHP Genel Başkanı’na yürüyüşten vazgeçmesini tavsiye eden Başbakan, provokasyon ihtimaline karşı her türlü tedbirin alındığını da söyledi.
Bekir Bozdağ: “Hak E-5 karayolunda değil tarafsız mahkemelerde aranır”
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ da CHP İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu hakkında verilen mahkumiyet kararı sonrası Kılıçdaroğlu’nun yargı ve yargı mensuplarına yönelik eleştirilerini “tahkir, tezyif ve tahrik içeren açıklamalar” olarak değerlendirdi ve endişe verici buldu.
CHP liderini zehirli bir dil kullanmakla suçlayan Adalet Bakanı, mahkeme kararlarının halkı sokağa davet ederek denetlenebildiği bir hukuk devleti modelinin henüz icat edildiğine dikkat çekti:
“Demokratik bir hukuk devletinde, yargı ve yargı kararları elbette eleştirilebilir. Ancak, kararı eleştirmek yerine, kararı veren yargı mensuplarını hedef göstermek, tahkir, tezyif ve tehdit etmek, ahlaki değildir; demokratik bir hak olan eleştiri hiç değildir; aksine kanunun tanımladığı açık suçlardandır. Hak ve adalet, Ankara-İstanbul E-5 karayolunda veya sokaklarda ya da meydanların ateşli nutuklarında değil, hukukun kendi doğal mecrasındaki işleyişinde, bağımsız ve tarafsız mahkemelerde aranır. Yargısal süreçlerin kanuni işleyişine müdahale anlamı taşıyabilecek tutum ve davranışlardan kaçınmak, taciz, iftira, tahkir, tezyif ve tehdit içeren ifadelerden sakınmak herkes için ortak bir ödevdir.”
Mahkeme kararının ardında siyasi rakiplerin ‘komplo’sunu arama yönündeki beyhude gayretler ise, politik bir hezeyan değilse, siyaseten tükenmişliğin ifadesidir diyen Adalet Bakanı, “15 Temmuz hain ve kanlı darbe teşebbüsüne hukuk kılıcıyla dur diyen Türk yargısı, hiçbir suretle baskı altına alınamayacaktır,” dedi.
Bahçeli: “CHP’nin yürüyüşü masumane değil, ısmarlama proje”
Kılıçdaroğlu’nun “Adalet Yürüyüşü”ne MHP ve BBP de tepki gösterdi.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli twitter hesabından yaptığı açıklamada Berberoğlu’nun mahkumiyet kararına tepki gösteren CHP’nin önyargıyla kıyameti kopardığını söyledi.
Bahçeli, “Hak arayışında, hukuk mücadelesinde elbette duygusal tepki ve şuursuz eylemlerden kaçınmak, her ne olursa olsun yüz çevirmek şarttır. CHP’nin, demokratik ve hukuk çemberinden taşmaması gerekirken, mal bulmuş mağribi gibi sokağa fırlayarak yürüyüşe geçmesi masumane değildir. Provokatörler devrede, karıştırıcı ve nifak saçan mihraklar yerli işbirlikçileri eliyle kuyruktadır” dedi.
“Merak ediyorum ki, İstanbul’dan karşı bir yürüyüş başlarsa karşılaşma ve buluşma noktası neresi ve nasıl olacaktır?” diyen MHP lideri, yürüyüş hakkında “demokrasiden umudunu kesenlerin uygun adımlarla yürüyüşe geçmesi ısmarlama projedir” yorumunda bulundu.
Destici: “Adalet diye başlayıp iç savaşa sürükleyecek adımlar atılmasına vesile olunmasın”
Berberoğlu’nun tutuklanması nedeniyle CHP’ye “geçmiş olsun” diyen BBP Genel Başkanı Mustafa Destici ise ana muhalefet partisine sükunet çağrısı yaparken Gezi vurgusunda bulundu.
Destici, “Sokaklar çare değil. Elbette ki yasal sistem içerisinde, hukuk içerisinde gösteri hakkı da kullanılabilir, eylem hakkı da kullanılabilir, protesto hakkı da kullanılabilir. Ama burada azami derece dikkat etmek lazım. Türkiye bir Gezi tecrübesi yaşadı. O da ‘ağaç kesiliyor’ diye, ‘çiçekler koparılıyor’ diye başlamıştı, neredeyse Türkiye'yi bir iç savaşa götürüyordu, bir ayaklanmaya götürüyordu. Bu da şimdi 'Adalet' diye başlayıp Türkiye'yi Allah muhafaza etsin bir kamplaşmaya, ayrışmaya ve iç savaşa sürükleyecek adımlar atılmasına vesile olunmasın” dedi.
HDP: “Bu yürüyüş ortak tepki verme iradesini güçlendirirse dikta rejimi durdurmak için fırsat olur”
Ancak muhalefet cephesinden Kılıçdaroğlu’na destek de var.
Dokunulmazlıkların kaldırılması sırasında sergilediği tutumun milletvekillerinin tutuklanmasının önünü açtığı gerekçesiyle ana muhalefet partisini eleştiren HDP, “Adalet Yürüyüşü”nü yerinde ama gecikmiş buluyor.
Mardin Milletvekili ve TBMM Anayasa Komisyonu üyesi Mithat Sancar “Son bir buçuk yılda bazı kesimlerin kayıtsızlığı, bugün demokratik mücadeleyi birlikte yürütmeye engel değildir. CHP'nin ve Genel Başkanı’nın Enis Berberoğlu'nun tutuklanması dolayısıyla başlattıkları yürüyüş geç de olsa doğru bir tepkidir. Bu yürüyüş Türkiye'de demokrasi güçlerinin bu yaşadığımız siyasi darbe operasyonuna ortak tepki verme iradesini güçlendirirse önümüzde önemli fırsatlar olacaktır dikta rejiminin uygulamalarını durdurmak ve Türkiye'de demokrasiye giden yolu yeniden açmak açısından” dedi.
Karamollaoğlu: “Adalet güveni gölgelemek toplumda derin çatlaklar oluşturur”
Yürüyüş sırasında Kemal Kııçdaroğlu’nu telefonla arayan Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu da CHP liderine destek verdi.
Saadet Partisi lideri, “Bu tür dönemlerde en önemli şey adalete duyulan güvendir. Adalete olan güveni gölgeleyecek, toplumsal vicdanda şüphelere neden olacak yaklaşımlar sadece bu güvene zarar vermekle kalmaz, halkımız arasında daha derin çatlakların oluşmasına neden olur” yorumunda bulundu.
Akşener: “Ayarını bozduğunuz kantar, gün gelir sizi tartar”
MHP Genel Başkanı’yken partisinden ihraç edilen eski TBMM Başkan Yardımcısı Meral Akşener ise Türkiye’de adaletin yeniden tesisine ihtiyaç duyulduğunu söyledi.
Twittter’dan açıklama yapan Akşener, “Ayarını bozduğunuz kantar, gün gelir sizi tartar. Bugünün güçlüleri bir zamanlar, o günün güçlülerine karşı 'güçlünün hukuku değil, haklının hukuku. Adalet herkese bir gün lazım olur' derlerdi. Ülkemizde hiç değişmeyen tavır, 'adalet, hukuk ve demokrasi' diyerek iktidara gelenlerin gücü sürdürmek için bu taleplerini unutmalarıdır. Ülkemizde ana muhalefet lideri 'adalet' pankartı ile yürümek zorunda kalıyorsa, herkesin durup düşünmesi gerekir. Huzur ve adalet tesis edilmelidir" dedi.