Türk-Amerikan ilişkilerinde IŞİD’e karşı mücadelede iişbirliği açısından istenen noktaya gelindi mi? Türkiye’nin Suriye’de IŞİD’e karşı devam eden koalisyon hava operasyonlarına katılması ülke içinde terör tehdidini arttırabilir mi/ Suriye’de barış mümkün mü? İran’ın Suriye’deki ve Ortadoğu bölgesindeki etkisi arttı mı? Türkiye’de barış süreci söylendiği gibi buzdolabına mı kalktı?
Bu sorulara Cenk Sidar’la birlikte yanıt aradık. Cenk Sidar, merkezi Washington’daki Sidar Global Advisors (Sidar Küresel Danışmanlık) şirketinin kurucusu ve CEO’su. Şirket 2009 yılından buyana gelişmekte olan pazarlara yatırım yapan mali kuruluşlara ve çok uluslu şirketlere siyasi ve ekonomik danışmanlık hizmeti veriyor.
Cenk Sidar, uzunca bir süredir IŞİD’e karşı mücadele konusunda Amerika’yla yeterince işbirliği yapmadığı yolunda eleştirilere hedef olan Türkiye’nin İncirlik’i kullanıma açıp hava operasyonlarına katılarak Washington’la ilişkilerdeki gerginliği giderip gidermediği sorusunu şöyle yanıtladı:
“Önce şunu belirtmekte fayda var. Amerika’yla IŞİD konusundaki işbirliğinin ana sorunu Türkiye’nin ve Amerika’nın bu konudaki önceliklerinin farklı olmasıydı. Bu konuda temel bir anlaşma sağlandığını hala söyleyemiyoruz çünkü yapılan açıklamalara göre,Türkiye için hala, temel kilit faktörleri bölgedeki Kürt unsurlar ve Esat faktörü. IŞİD de tabii Suruç saldırısından sonra gündemin üst sıralarına çıktı fakat bu önceliklendirme konusunda Kürt faktörler hala IŞİD’in üzerinde yer alıyor Türkiye açısından. Amerika açısından ise IŞİD meselesi birinci öncelikli konu bu yapılan müdahalelerde. Bugün son duruma baktığımızda özellikle Cuma ve Cumartesi gecesi bölgeye yapılan bombalamalarda IŞİD’le mücadelede işbirliği konusunda görünürde bir işbirliğinin işlediğini ve etkili olduğunu söyleyebiliriz. Fakat meselenin ayrıntılarını girdiğimiz zaman veya önümüzdeki işbirliği durumuna baktığımız zaman umutlu olmak yine zor çünkü hala Washington açısından Türkiye’nin buradaki görünümden bakması veya hangi aktörleri öne alması gerektiği konusunda ciddi soru işaretleri var. Hala ikili ilişkilerde bir güvensizlik faktörünün ön planda olduğunu görüyoruz, her ne kadar iki tarafın resmi temsilcilerinin mevcut askeri işbirliğinden memnun olduğunu resmi kanallardan açıklamasına rağmen.”
Cenk Sidar, sınır güvenliğinin sağlanamamasının, Türkiye’ye yönelik eleştirilerin önemli bir bölümünü oluşturduğunu hatırlatarak, ‘Bugün sınır geçişlerinin daha iyi kontrol altına alındığını söylemek mümkün mü’ şeklindeki soruumuzu da şöyle yanıtladı:
“Biraz önce bahsettiğim öncelikler konusunda aslında asıl problem de bu. 2014 yılının Haziran ayından itibaren yani IŞİD faktörünün bölgede önemli bir unsur olmasının dünya kamuoyunda ön plana çıkmasından itibaren, Türkiye’de AKP hükümeti, IŞİD’i bir tehdit olarak nitelemekten kaçındı. Dönemin Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun IŞİD’i bir terör örgütü olarak adlandırmaktan kaçınması, hem Washington’da hem de dünya başkantlerinde tepki gördü. IŞİD meselesinin eninde sonunda Türkiye’yi de tehdit edeceği bir terör unsuru olduğunu Türk dış politikası, mevcut hükümet göremedi. Bu öngörüsüzlük de o dönemde bahsettiğiniz gibi sınır güvenliği meselesinde ciddi zaafların oluşmasına ve bölgeden istemli veya istemsiz şekilde, bu konuda yabancı yayın organları hükümetin bunu bilinçli olarak yaptığını söylese de ben bu konuda buna inanmamayı tercih ediyorum çünkü Türkiye cumhuriyetinin bir terör örgütünü desteklemesi, benim içime sinen bir davranış değildir. Ancak özellikle Esat’ı öncelendirmekten kaynaklanan ve bazı grupların Esat’la savaşmasından ötürü verilen destekler, indirekt olarak aslında IŞİD’le bağlantılı bazı gruplara verilen destek olarak görülmeye başladı. Bugün bu durum Suruç saldırısıyla değişse bile, hala Washington’da bazı gruplar bunun aslında PKK ile mücadelede veya Türkiye’de terörle mücadele algısını kuvvetlendirmek için yansımalar gösteren bir iç siyasi hamle olduğunu düşünüyorlar. Bu yüzden IŞİD’le mücadele hala Washington’da ve diğer önemli başkentlerde Türkiye’nin can-ı gönülden yaptığı bir mücadele olarak görülmüyor. Halbuki, IŞİD tehdidinden en çok zarar gören ve görmesi muhtemel ülke de bölgeye yakınlığından ötürü, Türkiye.”
Cenk Sidar, Türkiye’nin aktif olarak IŞİD’le mücadeleye katılmasının, Türkiye içinde örgütten kaynaklanan terör tehdidini arttırdığına inanıyor, ancak terör riski yüzünden mücadeleden kaçınmanın bir çözüm olmadığını vurguluyor.