Amerikan Senatosu’nun 11 Eylül 2001 saldırılarından sonra Merkezi İstihbarat Örgütü CIA’in terör zanlılarına uyguladığı işkence içeren sorgu yöntemlerinin ayrıntılarına yer verdiği raporu yayınlamasından sonra dünyanın dört bir yanında Amerikan büyükelçilik ve konsolosluklarında güvenlik önlemleri sıkılaştırıldı. CIA’in işkenceye varan sert sorgulama yöntemlerini içeren raporda Amerika’nın bazı müttefiklerinin de adı geçiyor.
CIA’in Başkan George W. Bush döneminde uyguladığı sert sorgulama yöntemlerinin ortaya çıkması, insan hakları savunucularını harekete geçirdi. İşkencede parmağı olanların cezalandırılması isteniyor.
Laura Pitter, ”Suçlular, yasal olmadığını bildikleri halde işkenceye varan sorgulama yöntemlerine izin veren üst düzey yetkililerdir. Bu suçlardan sorumlu tutulması gerekenler, bu kişilerdir,” şeklinde konuşuyor.
Birleşmiş Milletler İnsan Hakları ve Terörle Mücadele Özel Temsilcisi de sorumluların yargılanmasını istedi.
CIA, sorguların, 11 Eylül’den sonra başka saldırılar olmasını önlediğini bildiriyor. Senato raporuysa bu iddiayı reddediyor. Raporda Amerika’nın bazı müttefiklerinin de adı geçiyor.
Polonya eski cumhurbaşkanı, CIA’in Polonya’da bir üs kurmasına izin verdiğini doğruladı. Ancak Aleksander Kwasnienwski, tesisin bir hava üssü olduğunu ve burada işkence yapıldığını bilmediğini söyledi: ”Amerikalılar, kendileriyle işbirliği yapmaya hazır kişilerden etkili şekilde bilgi almak için operasyonlar düzenleyebilecekleri sessiz ve gözden uzak bir yer istedi. Biz de bu talebi kabul ettik.”
Litvanya’da 2010’da yapılan bir meclis soruşturması da CIA’in başkent Vilnius yakınlarında ‘Mor Hapishane’ adlı bir üssü bulunduğunu ortaya çıkarmıştı. Bununla ilgili soruşturmanın yeniden açılması mümkün.
Raporda İngiltere’nin de adı geçiyor. Başbakan David Cameron, derhal soruşturma açıldığını söyledi: ”Konu ele alınıyor. Kamuoyuna bu konuda güvence verebilirim. Ancak şu açıkça bilinmelidir, işkence yanlış bir uygulamadır.”
Birçok terör zanlısının Guantanamo’daki Amerikan askeri üssüne götürüldüğü biliniyor. Bunlardan biri, üç yıl sonra serbest bırakılan İngiliz vatandaşı Muazzam Begg.
Begg, turuncu tulumlu IŞİD militanlarının Batılı rehineleri kafalarını keserek öldürmesinin temelinin CIA’in yaptıklarına dayandığını söylüyor: ”IŞİD, Amerikan işgali sırasında, Irak’taki hapishanelerin ve Ebu Gureyb’in zindanlarında, nefret ve düşmanlığın iltihap gibi yayıldığı yerlerde doğdu ve beslendi.”
Raporun açıklanmasından sonra cihatçı grupların sosyal medyada intikam çağrıları yapmaları üzerine Amerika ve müttefiklerine yönelik terör tehditlerinin artmasından kaygı duyuluyor. CIA eski başkan yardımcısı Charles Allen’a göre bu tehdit çok ciddi: ”Evet, Amerika tehdit altında. Halkımız korunmalı, Amerikalılar’ın kimlikleri koruma altına alınmalı. Kanlı olaylar yaşanmasını hiç istemiyorum ama böyle birşey olmasından korkuyorum.”
Avrupa ve tüm dünyada Amerikan büyükelçiliklerinde olası saldırılara karşı sıkı güvenlik önlemleri uygulanıyor.
LONDRA —
VOA'YA ENGELSİZ ERİŞİM YOLLARI
EN SON HABERLER
VOA TÜRKÇE'DE İLK 5
1