Türk-Amerikan ilişkilerinde Ankara’nın Rusya’dan aldığı S-400 füze savunma sistemine ilişkin gerilim devam ediyor. Konu Washington’da Turkish Heritage Foundation adlı düşünce kuruluşunun düzenlediği “Atlantik Ötesi İlişkiler” panelinde ele alındı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başdanışmanı Gülnur Aybet “ABD’nin Patriot teklifi çok geç geldi” dedi. ABD’nin eski NATO Büyükelçisi Nicholas Burns sert konuştu, “Türkiye’nin S-400 satın alması Nato’ya ihanet” dedi, S-400’lerin Türkiye’te gelmesi halinde Türkiye’nin ittifak içinde dışlanacağını savundu.
Türkiye’nin satın aldığı S-400 füze savunma sistemi Washington’da ve NATO içinde endişe yaratmayı sürdürüyor. Konu Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Moskova’da Rusya Devlet Başkanı Putin’le görüşmesinden 1 gün sonra Washington’da Turkish Heritage Organization tarafından düzenlenen “Transatlantik İlişkiler” temalı panele damga vurdu.
“S-400’lerin Ödemesi Yapıldı, Patriot Teklifi Çok Geç Geldi”
Daha önce Senato’ya Türkiye’ye F-35 savaş uçaklarının teslimatının durdurulmasını öngören tasarı sunan ve ABD’de savunma alanında aktif rol üstlenen 4 senatör New York Times gazetesi için ortak bir mektup kaleme almış ve Türkiye’nin F-35 ya da S-400’den birisini seçmesi gerektiğini savunmuştu.
Panelin katılımcılarından Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başdanışmanı Gülnur Aybet mektubu “talihsiz” diye niteledi. ABD’den Patriot teklifinin de çok geç geldiğini savundu.
Gülnur Aybet: 10 yıl önce Obama döneminde Patriot sistemi istedik ama geri çevrildik. Biz de başka alternatiflere baktık. Şu an için S-400 sistemi ulusal güvenlik ihtiyacımızı karşılıyor. Ruslar sadece maliyet açısından değil teknoloji transferi açısından da iyi bir teklifle geldiler. S-400’deki yazılım Türkçe olacak. Türk sistemi olacak. Bizim istediğimiz bu. Biz anlaşmaya varmışken Amerikalılar da son dakikada S-400’ü bırakın Patriot alın diyor. Bize sundukları teklifi de reddetmedik hala değerlendiriyoruz. Rusların ortaya koyduğu teklifle kıyas kabul etmez. Ruslarla yapılan anlaşma imzalandı, ödemesi yapıldı. O nedenle bundan geri dönüş yok. Bizimle görüşen Amerikalılara da söyledim. Teklif doğrusunu söylemek gerekirse çok geç geldi. Kusura bakmayın ama önce Patriot vermiyorsunuz, biz başka seçeneklere bakıyoruz , tam anlaşmaya varmışız Patriot teklifi ile geliyorsunuz. İyi bir teklif de değil.
“S-400 yerleştirilirse Türkiye NATO’da dışlanacak”
ABD’nin eski NATO Büyükelçisi olan ve eski başkan Barack Obama döneminde görev yapan Nicholas Burns sert konuştu. Türkiye’nin S-400 füze savunma sistemini satın almasını “NATO’ya ihanet” olarak niteledi. Putin’in NATO’yu bölmeyi hedeflediğini savundu.
Nicholas Burns: Rus sisteminin NATO üyesi bir ülkeye yerleştirilmesi tilkiyi tavuk kümesine sokmak gibi bir şey. Müttefikler bu görüşte birleşmiş durumda. Peki Putin bunu neden yapıyor? Putin NATO ittifakını içerden bölmeye çalışıyor. NATO’ya konvansiyonel bir tehdit teşkil edemez, çünkü çok güçlüyüz. Bu nedenle dostlarımıza karşı hibrid bir savaş başlattı, siber saldırı düzenliyor. Bizim seçim sistemimize de saldırdılar. Türkiye S-400 sistemini alarak kendisini NATO içinde Erdoğan’ın liderliğinde bir parya konumuna düşürecek. S-400 sistemi kurulursa Türkiye NATO içinde dışlanacak. NATO konsensüsle işleyen bir ittifak, Türkiye’yi NATO’dan çıkaramaz ama askeri olarak dışlanır. Yasa gereği- ki Trump yönetimi de bunu açıkça dile getirdi- yaptırım olacak. Ekonomik yaptırımlar Türkiye’ye zarar verecek. S-400’ler kurulursa Türkiye F-35 programından çıkarılacak. Türkiye bu programın tedarik zincirinde. Türkiye’nin bu programdan çıkarılması Türkiye için çok büyük bir stratejik yenilgi ve Erdoğan tarafından yapılmış çok büyük yanlış bir hesap olacak.
“Türkiye’nin F-35’ten çıkarılmasının maliyeti olur”
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başdanışmanı Gülnur Aybet S-400 yazılımının Türkçe olacağını savundu. Türkiye’nin F-35 programından çıkarılmasının maliyeti olacağını söyledi.
Gülnur Aybet: Ruslar teknoloji transferinde esneklik sağladığından, yazılımı da biz yazacağımız ve Türk mühendisler bakımı yapacağı için aslında Rus değil Türk sistemi olacak. NATO sistemine entegre olmayacak, tek başına bir sistem olacak. NATO için bu sorun teşkil etmiyor. Senatörlerin böyle bir mektup kaleme alması talihsiz bir gelişme. İyi bir teklif demişler, fikrimizi son dakikada değiştirmek için ama iyi bir teklif olduğu kanaatınde değiliz. Reddetmedik, hala değerlendiriyoruz. F-35 ve S-400 arasında bağlantı kurulmasını kategorik olarak reddediyoruz. Biz F-35 programının önemli bir ortağıyız. Uçakların önemli parçalarını tedarik ediyoruz. Avrupa’daki tek bakım üssüyüz. Elbette yerimizi başka ülkeler alabillir. Ama bunun maliyeti yüksek olur, teslimatlar gecikir, programa zarar verir.
“Her ülke kendi kararını alır ama sonucuna katlanır”
NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, ittifak içinde hangi savunma teçhizatının alınacağı kararının ülkelere ait olduğunu söylemişti.
Ancak ABD’nin eski NATO Büyükelçisi Burns NATO’nun Müttefik Kuvvetler Komutanı Scaporotti’nin daha önceki açıklamalarına atıfta bulundu, “Her ülke kendi kararını alır ama sonuçlarına da katlanır” mesajını verdi.
Nicholas Burns: NATO’nun ademi merkeziyetçi bir askeri yapısı var. Her ülke kendi hava savunma sistemini kurar ve bir araya geliriz. Hava savunma sistemi entegre olmak zorunda. Türkiye’nin S-400 almaya hakkı var mı? Evet. NATO Genel Sekreteri kalkıp da Türkiye’nin S-400 almaya hakkı yok diyebilir mi? Hayır. Ama NATO Müttefik Kuvvetler Komutanı General Scaporotti birkaç hafta önce söyledi. Türkiye S-400 alırsa Türkiye NATO’daki diğer müttefiklerle çalışamayacak, dışlanacaksınız. Rus teknisyenlerin ve yazılımının olduğu bir sisteme izin veremeyiz.
“Zor bir bölgede yalnız bırakıldık”
Panelde hem S-400 hem de Suriye bağlamında Türkiye ve Rusya’yı birbirine hangi faktörlerin yakınlaştırdığı de gündemdeydi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başdanışmanı Gülnur Aybet “Zor bir bölgede yalnız bırakıldık” dedi, ABD’nin Suriye’de YPG’ye verdiği desteği öne çıkardı.
Gülnur Aybet: Rusya ile ilişkilerimiz enerji ve ticaret alanlarında önemli. Rusya ile ticaret hacmini arttırmayı hedefliyoruz. Ekonomik ilişkiler bizim için önemli. Stratejik olarak da Rusya bizim için daha önemli bir ortak haline geldi. Çünkü bazı durumlarda son derece zor bir coğrafyada sorunlarla mücadele etme konusunda yalnız kaldığımızı hissettik. Suriye’den PKK kaynaklı olarak son 3 yıl içinde çok sayıda sivilin hayatını kaybettiği terör saldırıları yaşanırken, Afrin operasyonunu yaptığımızda büyük kamyonların geçebileceği büyüklükte tüneller ortaya çıktı. PKK’nın Suriye kolu YPG bu tünelleri işletiyordu. Amerika’ya dedik ki IŞİD’i yenilgiye uğratmak istiyorsanız Rakka operasyonunu bizimle yapın. NATO’da beraberiz, bu terör grubuyla çalışmak zorunda değilsiniz dedik. Silahlandırmayın, bunlar bize zarar verir dedik. Bizi dinlemediler. Kendimiz girip IŞİD’den o bölgeyi temizledik ve Afrin’e de girerek orada geniş bir alanı PKK’dan temizledik. Bunu nasıl yapabildik? Rusya ile işbirliği sayesinde. Çünkü sahada onlar vardı, başka kimse de bize yardım etmedi. En önemli müttefikimizse terör örgütüne silah veriyordu. O nedenle Rusya ile ilişkiler stratejik olarak daha önemli hale geldi.
“NATO sadece askeri bir ittifak değil, değerler sistemidir”
ABD’nin eski NATO Büyükelçisi Nicholas Burns ise Türk-Amerikan ilişkilerinin tarihi boyunca, soğuk savaştan bugüne Amerika’nın Türkiye’nin güvenlik endişelerini ciddiye aldığını vurguladı. Bugün iki ülke arasındaki krizin bu kadar derin olmasının sebeplerinden birinin “Türkiye’nin otoriterleşmesi” olduğunu savundu.
Burns, “NATO sadece askeri bir ittifak değil, bir değerler sistemidir” dedi. NATO içinde anti-demokratik uygulamalarda bulunan 3 ülke olarak Türkiye, Polonya ve Macaristan’ı saydı.
Nicholas Burns: Türkiye soğuk savaş yıllarından bu yana her zaman Amerika’nın strtaejik planlamasının merkezinde yer almıştır. İlerki zamanlarda inişli çıkışlı dönemler oldu. Ama Türkiye konusunda ilgisiz ya da kaygısız olduk diyemem. Türkiye’nin stratejik öneminin her zaman farkında olduk. Türkiye’ye iyi bir müttefik olduk. Terörle mücadelede Türkiye’nin ortağı olduk. PKK’nın terör örgütü olarak nitelenmesi konusunda çok yoğun çalıştık. Öcalan Yunanistan’da yakalandığında ben ABD’nin Yunanistan büyükelçisiydim. O nedenle güvenilir bir müttefik olmadığımızı düşünmüyorum. Burada değişen şey şu. İki ülke son 50-60 yılın en büyük krizini yaşıyor. Bunun birinci sebebi Erdoğan hükümetinin pek çok açıdan otoriterleşmesi. En fazla sayıda gazetecinin hapishanede olduğu ülkelerden biri Türkiye. Hiçbir ülkede olmadığı kadar sayıda general, subay cezaevinde. İnsan hakları ve basın özgürlüğü sorunları. İşte bütün bunlar Obama yönetimi ve Trump yönetimini Türkiye ile ilişkilerde temkinli olmaya itti. Şunu hatırlayalım. NATO sadece askeri bir ittifak değil aynı zamanda demokrasilerden oluşan siyasi bir ittifak. Türkiye bu demokratik geleneği yerine getiremedi.
“Türkiye’nin otoriter olarak etiketlenmesini reddediyorum”
Panelin Türkiye’deki insan hakları uygulamaları ve gözaltıların gündeme geldiği bölümünde ABD’nin eski NATO Büyükelçisi ve Cumhurabşkanı Erdoğan’ın başdanışmanı Gülnur Aybet birbirlerinin tezlerine karşı çıktı.
Aybet, ABD’nin eski NATO Büyükelçisi Burns’e verdiği cevapta, 15 Temmuz darbe girişimine atıfta bulunarak Türkiye’nin dramatik bir tecrübe yaşadığının altını çizdi.
Gülnur Aybet: Türkiye’nin son derece dramatik ve kanlı bir darbe girişimi yaşadığını söylemeyi unuttunuz. Devlet kurumlarına ve özellikle de silahlı kuvvetlere sızan gizli bir örgüt tarafından gerçekleştirilen bir darbe girişimi. İnsanlar o gece demokrasiyi savunmak için sokağa çıktı. O nedenle Türkiye’nin demokratik değerleri kaybettiği fikrini reddediyorum. Batı ülkelerinde kaç insan silahlı bir darbeye karşı demokrasiyi savunmak için sokağa dökülür? Söz ettiğiniz generaller ve askerler darbe girişiminin arkasında olan kişiler ve şu anda cezaevinde olmayı hak ediyorlar. Gazeteciler konusuna gelince. Bunu sürekli tekrarlamaktan yoruluyorum ama bu kişiler gazeteci oldukları için tutuklanmadılar. Türkiye devletinin terör örgütü olarak gördüğü örgütlere üye oldukları için tutuklandılar. Bununla birlikte bu gizli örgütün içine sızdığı yargı sistemi de yaşanan travme nedeniyle yavaş çalışıyor. O alanda sorunlarımız var, bunu teslim ediyorum. Çözeceğiz. Ama 15 Temmuz gecesi yaşadıklarımız yüzünden otoriter olarak etiketlenmeyi kategorik olarak reddediyorum.
ABD’nin eski NATO Büyükelçisi Nicholas Burns ise Amerikalı yetkililerin 15 Temmuz darbe girişiminin başarısız olmasından mutlu olduğunu vurguladı. Ancak Türkiye’de gazetecilerin ya da askerlerin tutuklanması sürecinin darbe girişiminden çok önce başladığını savundu.
“Asker ve gazetecilerin tutuklanması darbe girişiminden öncesine dayanıyor”
Nicholas Burns: Bush, Obama ve Trump yönetimlerinin dışişleri raporlarına bakın. Erdoğan hükümetinin otoriterleşmesi 15 Temmuz darbe girişiminden önce başladı. Washington’da son 3 yönetimde görev yapıp da bu darbeyi destekleyen birini tanımıyorum. Türkiye’nin sağsalim çıkabildiğini ve darbeyi planlayanların yenildiğini gördüğümüze çok mutlu olduk. Ama askerlerin ya da gazetecilerin tutuklanmaları darbeden öncesine dayanıyor.
Gülnur Aybet: Bir düzeltme yapayım. Darbe girişimini gerçekleştirenler daha önce o söz ettiğiniz diğer subayları cezaevine atanlar. O dönem Cumhurbaşkanı bunu eleştirmişti. Bu isimler serbest kaldı ve daha sonra da darbe girişimi oldu. Anlamak çok zor biliyorum ama darbe girişimini gerçekleştirenler yani bu gizli örgüt laik subayları şimdi uydurma olduğunu gördüğümüz yargılamalar sonrası cezaevine atanlardı. O nedenle birbirine karıştırmayalım.
“Yaptırım olursa Türkiye de başka alternatif aramaya başlar”
Türkiye’nin S-400 satın alması halinde Amerika’dan gelebilecek olası yaptırımlar da panelde gündemdeydi. Amerikalı yetkililer Türkiye’nin F-35 programından çıkarılması halinde alternatif başka ülkeleri değerlendirdiklerini belirtmişti. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başdanışmanı Gülnur Aybet “Yaptırımlar gelecekse biz de alternatiflere bakarız” diyerek Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’le Moskova’da yaptığı görüşme sırasında verilen mesajlara atıfta bulundu.
Gülnur Aybet: Cumhurbaşkanı Erdoğan Rusya ile yüksek düzeyli stratejik işbirliği toplantısı için bir heyetle Rusya’daydı. İki lider Türkiye ve Rusya arasında savunma teçhizatı alanındaki işbirliğinin önümüzdeki dönemde yoğunlaştırabileceği mesajını verdiler. Müdahale etmek isteyen üçüncü ülkeler olursa bunu yapamasınlar diye kendi para birimlerinde ticaret yapabileceklerini söylediler. Bu Amerika’nın yapmaya çalıştığı şeye doğrudan bir referans. Yaptırımlar gelecekse biz de alternatiflere bakıyoruz. Amerika F-35 konusunda başka alternatifimiz var diyorsa, Türkiye’nin de Rusya ile ticaretini arttırmak gibi bir alternatifi var. Mesele Putin’in NATO ittifakını bölmeye çalışması meselesi değil. Putin ve Erdoğan her konuda görüş birliği içinde olmayabilir ama pragmatik bir ilişkileri var. Türkiye’nin bazı NATO müttefikleriyle sahip olduğu ilişkiden daha pragmatik ve gerçekçi bir ilişki. Çünkü Amerika ile anlamlı bir diyaloğumuz olamıyor. Sürekli iç siyasetle ilgili bazı konularda hedef alınıyoruz. Suriye konusunda ulusal güvenlik kaygılarımız giderilmeden, yaptığımız tercihlerden dolayı hedef alınıyoruz. O nedenle sanki duvara anlatıyor gibi oluyoruz. Rusya ile savunma alanında ortağız ya da müttefikiz demiyorum ama Putin’le bölgede ne yapılması gerektiği konusunda ve birbirimizin tavrı konusunda iyi bir anlayış geliştirdik. Çünkü biz bölgedeyiz. O açıdan pragmatik bir ilişkimiz var. Putin de birbirimizi anladığımız için bu sistemin tek başına duracak bir sistem olduğunu anlıyor. Putin NATO’yu içerden bölmekten ziyade, Türkiye ile daha fazla ticaret yapmak va savunma endüstrisi alanında ticaret hacmini arttırmakla ilgileniyor. Ama bu Amerika’nın sıfır toplamlı oyun yaklaşımının sonucu olarak da yoğunlaşabilir. Bunu yaparsanız yaptırım gelir, onu yaparsanız sizi F-35 programından çıkarırız gibi. Bu tür davranış yardımcı olmuyor. O zaman Türkiye de gelecek için başka alternatiflere bakmaya başlar. S-400’ler için Türkiye’nin şu anda ihtiyacını karşılıyor demiştim. Ancak hava savunma sisteminde bundan sonra başka ihtiyaç olmayacak demek değil bu. Başka alternatiflere de bakacağız. S-400 şu anda kapatmamız gereken bir boşluğu dolduruyor. Bu nedenle EUROSAM için görüşmelere devam ediyoruz, bu nedenle Patriot teklifini hala değerlendiriyoruz. Patriot teklifinde Amerika da bizim gereksinimlerimizi karşılamak için yapmak istediği değişiklik varsa yapar. Ama bizimle sıfır toplamlı bir oyun şeklinde bu süreci yürütürse, gelecek için açık olan o bütün kapılar bölgedeki diğer ortağa yani Rusya’ya açılacak. Bu Amerika’nın yapmak istediği seçim mi?
“S-400 alınması NATO’ya ihanet”
ABD’nin eski NATO Büyükelçisi Nicholas Burns ise Gülnur Aybet’in S-400 sisteminin “tek başına” çalışacak olan bir sistem olacağı tezine karşı çıktı. “Eski bir KGB ajanı tarafından yönetilen Rusya’nın bu sisteme sızmayacağını düşünüyorsanız bir daha düşünün” mesajını verdi.
Nicholas Burns: Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu NATO’nun 70. yıldönümü için buradaydı, anlaşmanın nihai olduğunu, S-400’lerin satın alındığını söyledi. Ben bu sistemin tek başına bir sistem olacağı teziyle ilgili endişeliyim. Her müttefik kendi hava savunma sistemini tedarik eder ama hepsi ittifak sistemi içinde işleyebilir sistemlerdir. Bu sistemlerin entegre edilmesi gerekir. NATO ittifakı topraklarının savunması için ülkelerin sistemlerinin birbiriyle bağlantılı olması gerekir. Bunun gibi bir sistem tek başına duracak bir sistem olamaz. Eski bir KGB ajanı tarafından yönetilen Rusya’nın bu sisteme sızmak için teknisyenlerinin ya da başka yöntemlerinin olmayacağını düşünüyorsanız, bir daha düşünün. Ruslar aynen böyle çalışırlar. Bu karşılıklı tehditler savurma meselesi değil. Derin bir görüş ayrılığı. Benim kişisel görüşüm bunun NATO’ya bir ihnaet olduğu yönünde. NATO Türkiye’nin yıllarca yanında durdu. Cumhurbaşkanı Erdoğan Amerika ile tartışıp Rusya’ya dönüyorsa S-400 alırsa Türkiye ihanet etmiş olur NATO’ya. Bunu daha önce hiçbir NATO üyesi yapmadı ve yapmaz da.