Apache… Lakota… Chinook… Iroquois.
Bunlar sadece bir zamanlar ABD ordusuna karşı toprakları için savaşan Kızılderili kabilelerinin değil, aynı zamanda ABD Ordusu helikopterlerinin de isimleri.
Helikopterlere Amerika'nın yerli halklarının isimlerinin verilmesi geleneğinin 1947 yılına kadar uzandığına inanılıyor. General Hamilton Howze'un ilk iki ordu helikopterinin isimleri olan Hoverfly ve Dragonfly'dan memnun olmadığı ve bazı değişiklikler yapılmasını emrettiği bildiriliyor.
"Howze, hızlı hareket eden, askeri açıdan güçlü ve Amerikan askeri tarihiyle bir tür bağlantısı olan bir şeyin adını vermek istedi" diyen Cornell Üniversitesi'nde askeri tarihçi olan David Silbey, “Ve 19. yüzyılın Kızılderili savaşçılarını düşündü - Apaçiler, Lakotalar ve tüm bu halklar. Ve böylece ordu helikopterlerine Kızılderili kabilelerinin isimlerini verme geleneğini başlattı" diye ekliyor.
1969'da oluşturulan bir ordu yönetmeliği bu isimlendirme protokolünü resmiyete döktü ve isim önerileri Kızılderili İşleri Bürosu tarafından belirlenmeye başladı. Silbey, gerekli isimlendirme düzenlemelerinin artık mevcut olmadığını, ancak bazı askeri isimlendirme geleneklerinin devam ettiğini söylüyor.
Örneğin, Lakota helikopteri oldukça yakın bir tarihte, 2012 yılında Kuzey ve Güney Dakota'daki Büyük Sioux Ulusu’nun Lakota kabilesi onuruna isimlendirildi.
Silbey, "Bence silahlara, gemilere ve uçaklara isim verme fikri, ordunun tarihini, geleneğini ve ahlakını çağrıştırmanın bir yolu olarak iyi bir fikir. Bu, ABD'nin ve Amerikan ordusunun uzun tarihini hatırlatmanın bir yolu. Hatta bazen, ordu helikopterlerinde olduğu gibi, savaştığımız ve şimdi barıştığımız kişileri de dahil ediyoruz" diyor.
İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana ABD’de ordu tanklarına generallerin isimleri veriliyor. İç Savaş Generali William Tecumseh Sherman'ın adını taşıyan Sherman tankı ve Vietnam dönemi generali Creighton W. Abrams'ın adını taşıyan Abrams tankı gibi.
Titan ve Sidewinder ordu füzelerinin adlarıysa zehirli yılanlardan geliyor.
"[Sidewinder yılanı] aslında kızılötesi ısıyı algılama yeteneğine sahiptir. Burnunda ısıyı algılayan bir şey var ve avını bu şekilde hedef alıyor" diyen Silbey, "Füze de kendisini bu şekilde yönlendiriyor, bir jet motorunun kızılötesi ısısına odaklanıyor. Yani adında doğayla ilgili güzel bir bağlantı var" dedi.
Ancak diğer füzeler Falcon, Sparrow ve Harpoon olarak adlandırılıyor ki bu da askeri isimlendirme protokollerinin bazen ne kadar değişken olabileceğinin bir göstergesi.
Silbey'e göre her ne kadar tutarsız olsa da bazı isimlendirme gelenekleri ABD ordusu genelinde devam ediyor. Deniz Kuvvetleri, Hava Kuvvetleri ya da Kara Kuvvetleri’nin her biri ekipman ve silahların isimlendirilmesi konusunda son sözü söylüyor.
Kongre Araştırma Servisi tarafından hazırlanan bir rapor, Donanma gemilerinin isimlendirilmesinin zaman içinde nasıl geliştiğini özetliyor.
Raporun yazarlarından deniz kuvvetleri uzmanı Ronald O'Rourke, "Örneğin taarruz denizaltıları bir zamanlar balık, daha sonra şehir ve en son da çoğu kez eyalet olarak adlandırılırken, kruvazörler bir zamanlar şehir, daha sonra eyalet ve en son olarak da savaş olarak adlandırılıyordu. Bir başka örnek vermek gerekirse; eyalet isimleri bir zamanlar savaş gemilerine, daha sonra nükleer enerjiyle çalışan kruvazörlere ve balistik füze denizaltılarına ve en son olarak da Virginia sınıfı saldırı denizaltılarına verilmiştir."
ABD artık savaş gemisi inşa etmiyor, ancak inşa ettiği zamanlarda gemilere eyaletlerinin isimleri veriliyordu. Ve 200 yılı aşkın bir süredir filoda her zaman USS Enterprise adında bir donanma gemisi olmuştu.
O'Rourke raporda, donanmanın en son isimlendirilen 15 uçak gemisinden 2’sinin Kongre üyelerinin, 10’unun ise geçmiş başkanların isimlerini taşıdığını yazıyor. Ancak bunların hiçbiri Demokrat başkanların adını taşımıyor.
"Bir gemiye adı verilen son Demokrat başkan John F. Kennedy'dir. Barack Obama yok. Bill Clinton yok. Jimmy Carter yok. Lyndon Johnson yok," diyen Silbey, "Bir Ronald Reagan, George H.W. Bush var… Onlara Demokrat başkanların isimlerini vermedikleri açıkça görülmeye başladı" diye devam etti.
Silbey, İkinci Dünya Savaşı döneminde mühimmat ve patlayıcı taşımak üzere tasarlanan gemilere işaret ediyor. Bu sınıftaki gemilerin çoğuna yanardağ isimleri verilmişti ve gemilerden biri 1944 yılında patlayarak yaklaşık 400 kişinin ölümüne yol açmıştı.
"Bence ordunun isimlendirme konusunda yanlış yaptığı şeylerden biri de Konfederasyon generallerinin, siyasi figürlerin ve Konfederasyon zaferlerinin isimlerini verme eğilimi olmuştur," dien Silbey, "Konfederasyonlar, ABD’ye ihanet ettiler, AB ordusuna ihanet ettiler ve askeri bir silaha, tesise, gemiye, uçağa Robert E. Lee gibi ülkesine ihanet eden birinin adını vermek yanlış bir seçimdi ve şu an için de yanlış. Ve bunun düzeltilmesinden memnuniyet duyuyorum" dedi.
Ordu, Konfederasyon mensuplarının isimlerini taşıyan birçok üssün ismini değiştirdi.
Ordunun en yeni kolu olan ve uzayda askeri operasyonlar yürütmekle görevli Uzay Kuvvetleri henüz hiçbir teçhizata isim vermedi. Ancak, ülkenin silahlı kuvvetlerinin bu kolunun üyeleri şu anda muhafız olarak adlandırılıyor.
Forum