Avrupa Birliği’nin (AB) doğu sınırlarında bir kez daha yeni bir insani kriz yaşanıyor. AB ülkeleri Polonya, Letonya ve Litvanya’nın sınırlarında haftalardır yoğun bir sığınmacı hareketliliği görülüyor. Komşu Belarus'tan akın eden sığınmacıların bu ülkelere girişini engellemek üzere alınan önlemler her geçen gün sertleştiriliyor.
Polonya, Belarus'tan sığınmacı akınına karşı sınırına ek birlikler konuşlandırmasına paralel, Ekim ayının başında sınırda ilan ettiği olağanüstü hali 60 gün daha uzattı ve Belarus’la olan 418 km uzunluğundaki sınırının 150 km’sini dikenli tellerle çevirme kararı aldı. Litvanya da 2022 yılına kadar sınırlarına 508 km uzunluğunda ve 4 metre yüksekliğinde dikenli tellerden "duvar" örme kararını açıkladı. Letonya’ysa Belarus’la olan sınırlarını 37 km boyunca dikenli tellerle kaplı ‘duvarla’ çevireceğini duyurdu.
Bir dönemin "Demir Perde" ülkelerinin bu kararları, 2015’deki göçmen dalgasının yenilenmesini engellemek isteyen başta Almanya olmak üzere AB’nin diğer ülkelerinden de destek görüyor.
Belarus AB'ye tepki olarak kapıları açıyor
Belarus Devlet Başkanı Aleksander Lukaşenko‘nun, Avrupa Birliği'nin yaptırımlarına tepki olarak sığınmacıların Polonya ve Baltık ülkelerine geçişini engellemeyeceğini Ağustos ayında duyurmasından bu yana, ağırlıklı olarak Irak, Suriye, Afgan ve İran kökenli binlerce sığınmacı, Belarus üzerinden AB üyesi Polonya'ya, oradan da Almanya’ya geçmeye çalışıyor.
Avrupa Birliği yasalarına göre sığınmacıların ilk ayak bastıkları AB ülkesinde iltica başvurularını yapmaları, yani Belarus’dan gelenlerin Polonya’ya başvurmaları gerekiyor. Ancak çoğu sığınmacı Almanya'da yaşamayı, bu nedenle iltica başvurusunu da Almanya'da yapmayı hedefliyor. Alınan önlemlere rağmen binlerce kişi, insan kaçakçılarının da yardımıyla Almanya sınırlarından girmeyi başarıyor. Almanya Federal Polis Teşkilatı, Ağustos ve Eylül aylarında 4 bin 300, geride kalan Ekim ayındaysa 4 bin 900’ün üstünde kişinin bu rota üzerinden Almanya'ya giriş yaptığını ve Polonya’ya sınırı olan Brandenburg, Saksonya ve Mecklenburg-Vorpommern eyaletlerinde, bu kişilerin sığınmacı yurtlarına yerleştirildiğini, çok sayıda mülteci kabul merkezinin de dolduğunu bildirdi.
Alman medyasında çıkan haberlerde, 2020’de yapılan Belarus seçimlerini AB’nin tanımamasının ardından sığınmacıları organize bir şekilde AB dış sınırlarına getirdiği iddia edilen Lukaşenko, AB’ye karşı mültecileri kullanarak yeni bir "savaş" yürütmekle suçlanıyor.
Almanya'dan sınır güvenliğine destek
Dışişleri Bakanı Heiko Maas, Belarus Devlet Başkanı’nı "İnsan kaçakçılığı yapan bir şebekenin başı" olarak tanımlamış ve Berlin’in AB ülkeleri Polonya, Letonya ve Litvanya'nın sınırlarında aldığı önlemleri destekleyeceğini duyurmuştu. "Yasadışı geçişleri önlemek için" Polonya ve diğer ülkelerin Belarus’la sınırlarını korumak istemesinin "meşru" olduğunu belirten Almanya İçişleri Bakanı Horst Seehofer, Almanya’nın Polonya’yla sınır kontrollarının arttırılacağını ve 800 polisin takviye olarak konuşlandırılacağını söyledi. Cuma günü bir açıklama yapan bir hükümet sözcüsü de, Almanya’nın Polonya’yla Belarus sınırı boyunca dikenli telli çit inşaatının finansmanına mali yardımda bulunacağını açıkladı.
İnsan hakları örgütleriyse Polonya başta olmak üzere AB üyesi ülkeleri mültecilere karşı uluslararası hukuku ve temel insan haklarını ihlal etmekle suçlayarak eleştiriyor. Söz konusu rota üzerinden gelenlerin çoğunun Afgan olduğunu öne süren Alman mültecilere yardım kuruluşu Pro Asyl, gerek Almanya gerekse diğer ülkelerin hükümetlerine, Afganistan'dan gelen sığınmacıları kabul için daha fazla çaba gösterme çağrısı yaptı.
Yardım kuruluşları, havanın soğuması sebebiyle sınıra yığılan sığınmacıların insani bir felaketle karşı karşıya olduğu uyarısını da yapıyor. Çeşitli kaynaklar son günlerde en az 10 sığınmacının donarak yaşamını yitirdiğini aktarıyor.