Aylardır Irak’la ilgili haber ve yorumların öne çıktığı Amerikan gazetelerinde, 4 Aralık günü daha farklı konuların da ele alındığını görüyoruz. Bunlar arasında, 10 yeni ülkeyi daha üyeliğe kabul etmeye hazırlan Avrupa Birliği’nin geleceği ile ilgili tartışmalar dikkat çekiyor. New York Times, “Avrupa’nın Birlik Vizyonu zorluklarla karşı karşıya” başlıklı değerlendirmesinde, Avrupa Anayasası, birliğin ortak savunma kimliği ve Fransa ile Almanya’nın ortak para birimi anlaşmasında belirlenen sınırların üstündeki bütçe açıklarıyla ilgili tartışmalara dikkat çekiyor:
"Avrupa Birliği üyesi ve yakın bir gelecekte üye olmaya hazırlanan 25 ülkenin hepsi, yıllar önce basit bir gümrük birliği olarak başlayan kurumun, Avrupa’nın savunma ve dış politika alanlarında da ortak politikalar üreteceği daha gelişkin bir entegrasyona dönüşeceği yönünde büyük ve tarihi bir vizyona sahipti. Ancak, son dönemde yaşanan kriz ve anlaşmazlıklar, bazı uzmanların, bu kadar farklı büyüklüklere ve değişik çıkarlara sahip üyelerden oluşan bir birliğin işleyip işlemeyeceği sorusunu sormalarına yol açıyor. Avrupa Birliği’nin yaşadığı ciddi görüş ayrılıklarını çözmeden ileriye doğru adım atması çok zor görünüyor."
Washington Times, Hırvatistan’da sağın zaferiyle sonuçlanan seçimlerin Balkanların geleceği üzerindeki muhtemel etkisini değerlendiriyor:
"İstikrarlı ve müreffeh bir Hırvatistan, sadece bölge açısından değil, Amerika açısından da büyük önem taşıyor. Zagreb’de Avrupa yanlısı merkez sağ bir hükümet varken, komşu ülkeler, yeniden 1990’lı yıllarda Balkanları savaşa sürükleyen dini ve etnik uçlara kayıyor. Sırbistan’daki son seçimlerde, en fazla oyu, Batı karşıtı ve büyük Sırbistan yanlısı radikal bir milliyetçi olan Tomislav Nikoliç kazandı. Bosna’da ise, İslami köktendinciliğin ve El Kaide’nin faaliyetlerinde bir artış gözleniyor. Bu nedenle, Zagreb, Sırp intikamcılığına ve Bosna’daki İslami aşırılığa karşı bir denge unsuru olabilir. Hırvatistan, güneydoğu Avrupa’nın İsrail’i olmalıdır. Hassas dengeleri olan bir bölgede, Batı’nın ileri karakolu işlevi gören küçük, demokratik bir müttefik olmalıdır."
USA Today ise, Irak Geçici Hükümet Konseyi’nin ciddi bir kriz yaşadığı değerlendirmesinde bulunuyor. Gazete, demokrasiye geçişin bir aracı olarak kurulan Konseyin, gelinen noktada, iktidrın Iraklılara devredilmesini hızlandırma çabaları önünde bir engel olabileceği görüşüne yer veriyor:
"Amerika tarafından atanan 24 üyeli konsey, seçim tarihi konusunda bir türlü uzlaşmaya varamıyor. Bir çok Iraklı, güvenliğinin sağlanamaması, elektrik kesintileri ve diğer sorunlarda Konseyi sorumlu tutuyor. Konsey üyelerini sorunların çözümünden uzak ve sadece kendi çıkarları için uğraşan kişiler olarak gören Iraklıların Konseye verdiği destek giderek azalıyor. Bush yönetimindeki bir çok isim, bir Anayasa hazırlanmasından önce seçimlere gidilmesi durumunda, Şiilerin çok fazla güç kazanacağından korkuyor. Ayrıca bazı konsey üyelerinin ayrıcalıklı konumlarını bir sonraki yönetimde de sürdürmeye dönük çalışmaları, Irak halkında bu kişilerin koltuklarına yapıştıkları ve kişisel çıkarlarını Irak’ın çıkarların önüne koydukları yönünde bir süphe oluşmasına yol açtı."
Washington Post da, yeni bir Anayasa hazırlığında olan bir başka ülkeyi, Afganistan’ı mercek altına almış. Gazete, kurucu meclis için yapılan seçimleri değerlendirdiği yazısında, Afgan halkının İslamiyet’e uygun olduğu ölçüde bir demokrasi istediğini yazıyor:
"Hamid Karzai başkanlığındaki Afgan hükümeti, Anayasa taslağını bir ay önce kamuoyuna açıkladı. Yetkililer, farklı siyasi ve dini grupların talepleri arasında bir denge kurmaya çalıştıklarını söylese de, Anayasa taslağı hem muhafazakar hem de ilerici kesimlerin tepkisine yol açtı. İnsan hakları örgütleri taslağın, kadın haklarını, yargı bağımsızlığını ve dini azınlıkları koruma altına almadığını belirtiyor. Buna karşılık, Gazne ve Pervan bölgelerinden gelen delege ve adayların hemen hemen hepsi, önerilen anayasanın, İslam hukukuna ve geleneklerine fazla yer vermediğini söyleyerek taslağı fazla laik ve modern bulduklarını söyledi."