Kuzey Amerika kıtasında bir zamanlar milyonlarca bufalo yaşıyordu. Eski kızılderili öykülerine göre, vadi ve ovalar bufalo sürülerinden geçilmez, yüzbinlerce baş hayvandan oluşan sürülerin koşarken çıkardığı, ses gökgürültüsü gibi, kilometrelerce uzaktan duyulurdu. 19. Yüzyılın ortalarında nesli tükenme tehlikesiyle karşı karşıya kalan bu hayvan yavaş yavaş tekrar eski otlaklarına dönüyor. İngilizce bizon adıyla da bilinen bufalo, Kuzey Amerika’ya özgü bir manda türü. Binlerce yıl kızılderililer için en önemli yaşam kaynağıymış ancak 1867-1868 yılları arasında, Amerika’nın doğu ve batı kıyılarını birbirine bağlayan demiryolu hattının inşaatı sırasında yeryüzünden silinme tehlikesiyle karşı karşı kalmış. Katliamın en büyük sorumlusu ise Bufalo Bill takma adıyla tanınan Bill Cody. Cody ve ekibinin görevi demiryolu inşaatında çalışan binlerce işçi için et sağlamakmış fakat daha sonra deri ticaretine başlamışlar. Bufalo avcılığı sığır vurmaktan zor olmadığı için birkaç yıl eline tüfek geçiren içinde onbinlerce kişi deri ticaretine başlamış ve milyonlarca bufalo katledilmiş. Bufalonun her organından yararlanan kızılderilier bunu bir türlü anlayamaz derileri yüzüldükten sonra çürümeye terkedilen hayvanlar için yas tutarlarmış. Uzmanlara göre bufalo katliamı o kadar kontrolden çıkmış ki 20. yüzyılın başlarında tüm kıtada binden az hayvan kalmış. Bu durum kızılderili kabilelerinin yaşadığı toprakları ele geçirmeye çalışan beyazların da işine yaramış. Çünkü bufaloların tükenmesiyle kızılderililer aç kalmış. Kaderlerini beyazların eline teslim etmişler.
20. yüzyılın başlarında başlayan koruma çabaları bufaloların neslini tükenmekten kurtardı. Şu anda Amerika’da çoğu ulusal parklarda olmak üzere birkaç yüzbin bufalo var ve sayıları heryıl artıyor. Bu parkların en büyüğü Güney Dakota eyaletindeki Custer eyalet parkı. Bu parka giden yol ve çevresi bufalo dolu. Otlayan hayvanların herbiri en az 400 yüz kilo. Araçlara aldırdıkları bile yok. Çünkü yol vermek zorunda olan onlar değil insanlar. Partaki tesislerin yöneticisi Pat Azinger, yılın bazı aylarında ziyaretçilerin gece yarısı acayip gürültülerle uyandıklarını söylüyor ve devamla şöyle diyor: “Bufaloların kürkü soğuğa karşı korunmak için kışın çok kalınlaşıyor. İlkbaharda bu kıllardan kurtulmak amacıyla sağa sola sürtünüyorlar. En çok kullandıkları cisim ağaçlar. Ancak parktaki kabinlerin köşelerine hatta kamyonetlere bile sürtündükleri oluyor. Bu garip ses ilk kez duyanları oldukça şaşırtıyor….”
Custer Eyalet parkında kabinlerle birlikte büyükçe bir de lokanta var. Bu lokantanın en ünlü yemeği bufalo pirzolası. Ahçıbaşı Darren Frederik, bufalo etinde çok az yağ bulunduğunu dolayısıyla diğer kırmızı etlerden daha sağlıklı olduğunu söylüyor. Bufalo etinin olduğu gibi pişirilebileceğini belirten ahçıbaşı, kendisinin eti çevreye özgü baharatla pişirmeyi tercih ettiğini vurguluyor. Bunun ete yöreye özgü bir tad verdiğini belirtiyor. Bufalo etinin yaygınlaşmasının bir avantajı hayvanların geleceğinin güvence altına alınmış olması. Yüzbinlerce yıl Kuzey Amerika ovalarında koşan bufalolar eski otlaklarına tekrar dönüyor..