2008’de başlayan ve küresel boyuta erişen ekonomik kriz son haftalarda Yunanistan’ı çok ciddi bir şekilde sarsacak duruma geldi. Yunanistan'daki gelişmelerin başta Almanya olmak üzere diğer Avrupa Birliği ülkelerine olası etkileri kaygı yaratıyor. Almanya muhabirimiz Cem Dalaman, görev süresi dün sona eren Avrupa Birliği Başkan Yardımcısı ve AB Komisyonu'nda Yatırım ve Sanayi Komiseri Günter Verheugen’le konuştu.
Alman basını son günlerde Yunanistan’daki ekonomik krizle ilgili haberlerinde 20’nci yüzyıl başında Osmanlı İmparatorluğu için kullanılan ‘hasta adam’ benzetmesini, bu kez bütçesindeki açık ve aşırı borçlanma nedeni ile iflasın eşiğine gelen Yunanistan için manşetlere taşıyor. Avrupa Birliği’nin motoru olarak tanımlanan Almanya’nın başkenti Berlin’de hükümet ve mali çevreler ise, Yunanistan’ı kurtarmanın yollarını arıyor. Perşembe günü Brüksel’de gerçekleşecek Avrupa Birliği zirvesi öncesinde, Alman Maliye Bakanı Wolfgang Schauble’nin, Avrupa Merkez Bankası Jean-Claude Trichet ile gizli görüşmeler yaptığı ve Yunanistan’a destek ve krizin aşılması konusunda Almanya’nın sorumluluk almaya hazır olduğunu aktardığı bildiriliyor. Berlin, Yunanistan’ın bütçe açığı sorununun, Portekiz ve İspanya’ya da sıçrayıp tüm Euro bölgesi devletlerini tehdit edeceğinden endişe ediyor. Berlin’i en çok düşündüren ise, kendi sıkıntılı ekonomisi ve aşırı borçlanması. Almanya’nın 2010 yılı bütçesi 85 milyar Euro ile Almanya tarihinde bugüne kadar görülmemiş bir seviyede. Görev süresi dün sona eren eski AB Başkan Yardımcısı ve AB Komisyonu'nda Yatırım ve Sanayi Komiseri Günter Verheugen, Almanya’nın Yunanistan’a destek konusunda AB içinde ipleri eline almasını ‘doğru bir karar’ olarak niteliyor ve riskli bölgeye kaymamak için Yunanistan örneğinden ders alınmasını öneriyor:
"Doğruyu söylemek gerekirse, bu krize gelinmesinin nedenini Yunanistan’ın kendi içinde ve geride kalan yıllarda yaptığı hatalarla aramalayız, Avrupa Birliği’ne yıllardır, bütçe açıkları ile yanlış sayılar bildirmeleri bu duruma yol açtı. Bunun sonuncunda öğrenememiz gereken, güvenmek iyi, ama kontröl daha iyi. Yani Avrupa Birliği kurumlarına, kendilerine bütçelerle ile bağlantılı iletilen sayıları yerinde gözden geçirme ve karşılaştırma olanağı verilmelidir."
Berlin’de Maliye Bakanlığı’ndan sızan haberlere göre, Almanya Yunanistan'ın sıkı tasarruf programını uygulayabilmesi için, Yunan bonolarınının teminatı üstlenmeyi hedefliyor, ayrıca mali dengeyi düzeltecek tedbirlere finansal yardımı da öngörüyor. Günter Verheugen, Yunanistan’daki krizin Almanya’nın koordinasyonunda ve katı önlemlerle atlatılabileceğini savunuyor:
"Euro ile ilgili olarak konuşulanları, yapılan spekülasyonları ben bilinçli bir şekilde abartılan korku senaryoları olarak tanımlıyorum. Euro’nun çok güçlü olduğunu ve bu krizi atlatacağını düşünüyorum, mali piyasalarda Euro bölgesi devletlerinin ödeme gücünün zorlanacağı yönünde fazla sayıda spekülasyon var, ama bunların arkasında yıllardır güçlü bir Euro’dan rahatsız olan çevreler bulunuyor. Doğru, Euro’nun dolara göre paritesi son zamanlarda düşmüş olabilir, ancak genel konjonktördeki durumuda hatırlamamız gerekiyor, yani paritedeki hareketlenme de bir felekat değil, bence para piyasaları ile Euro bölgesi devletleri arasında bir sinir harbi yaşanıyor, piyasalar Avrupa Birliği’nin zor durumda kalan bir üyesine ne ölçüde destek vereceğini görmek istiyorlar. O yüzden verilmesi gereken siyasi mesaj, Yunanistan’ın Euro bölgesinde kalacağı ve ülkenin krizle mücadele planına destek verileceği olmalıdır."
Bu arada bazı gazetelerde çıkan yorumlarda, Almanya’nın Euro sisteminden çıkabileceği ve yeniden 'Deutsche Mark' adlı eski parasına dönebileceği yönünde çıkan yorum ve haberleri, Günter Verheugen Uluslararası Para Fonu ile ilişkilendiriyor:
"Uluslararası Para Fonu’nun Euro ve Euro bölgesi ile bağlantılı düşünceleri konusunda pek açık konuşmak istemiyorum, ama onlar istediklerini söylesinler, biz Avrupa Birliği olarak elimizdeki olanak ve tedbirlerle bu tarz krizleri aşacak durumdayız, önemli olan bu. O yüzden Para Fonu’nun yada başka kaynakların Yunanistan’ın iflas edeceği yada Euro’nun tehlikede olduğu yönünde yaptığı açıklamaları ve değerlendirmeleri ciddiye bile almamak gerekiyor diye düşünüyorum."
Öte yandan, Federal Maliye Bakanı Wolfgang Schauble, Almanya’nın Lizbon Antlaşması kapsamında gerekeni yapacağını ve konuyla ilgili detaylı planını yarınki Brüksel Zirvesi’nde açıklayacağını duyurdu. Avrupa Birliği’nin Anayasası olarak tanımlanan Lizbon Antlaşması’nın 122. Maddesi, ekonomik zorluğa düşen üye bir ülkeye AB’nin finansal yardımının yapılabileceği hükmünü içeriyor.