Avrupa Birliği dışişleri bakanları, İrlandalı seçmenlerin reddettiği
yeni Birlik anlaşması sorununa “hızla çözüm” bulunamayacağını açıkladı.
Konuyu görüşmek üzere Lüksemburg’da toplanan bakanlar, mevcut çıkmazdan
kolayca çıkılamayacağı uyarısında bulundu.
Yeni anlaşma, İrlanda’da geçen
hafta yapılan referandumda seçmenlerin
yüzde 53’ünün oyuyla reddedilmişti.
Anlaşmanın yürürlüğe girmesi için üye ülkelerin hepsi tarafından kabul
edilmesi gerekiyor.
Öteyandan Prag’a giden Fransa Cumhurbaşkanı Nikolas Sarkozy, Polonya,
Slovenya, Macaristan ve Çek cumhuriyeti başbakanlarıyla görüşerek, anlaşmaya
destek vermelerini istedi.
Çek cumhurbaşkanı Vaslav Klaus ise, anlaşmadan vazgeçilmesi çağrısında
bulundu.
Avrupa Birliği'nin genişlemiş yapısıyla
sağlıklı işleyebilmesini sağlamak amacıyla hazırlanan Lizbon Antlaşması'nın
İrlanda tarafından reddedilmesinin yarattığı şok etkisi sürüyor. İrlanda'da
çıkan yüzde 53.4'lük hayır AB'nin kafasını iyice karıştırmış durumda. Bundan
sonra ne yapılacağı konusunda her kafadan bir ses çıkıyor ve kısa vadede ortak
bir politka üzerinde uzlaşılmasının zor olduğu gayet net bir şekilde görülüyor.
Lüksemburg'da, referandumun ardından ilk kez
bir araya gelerek durum değerlendirmesi yapan AB dışişleri bakanları,
Dublin'in, perşembe günü başlayacak olan zirvede çıkış yolunu göstermesini ve
bundan sonra nasıl bir adım atacağını açıklamasını istiyorlar. Şimdilik yüksek
sesle dile getirilmese de İrlanda, ikinci bir referandum baskısı altına
alınmaya başlandı.
İrlanda ise 2001'de Nice Antlaşması'nı yine
referandumla reddetmesinin ardından
2002'de bir kez daha başvurduğu bu yönteme bu kez oldukça soğuk. Bu
opsiyonu tamamen geri plana itmese de ikinci bir referandumu özellikle iç
politika unsurları nedeniyle tehlikeli bulan İrlanda, büyük bir ikilem içinde.
İrlanda Dışişleri Bakanı Micahael Martin, ülkesinden çıkan sonucun AB açısından
belirsizlik ortamı yarattığını teslim etmekle birlikte bu kararın İrlanda halkı
tarafından verilmiş demokratik bir karar olduğunu ve bu karar saygı duyulması
gerektiğini söyledi. İrlandalı bakana göre şu aşamada çözümler üzerinde
konuşmak için de oldukça erken.
Almanya Dışişleri Bakanı Frank-Walter
Steinmeier ise tek çözüm yolunun Lizbon Antlaşması'nın onay sürecine devam
edilmesi olduğunu söyledi. Aslında Alman bakanın dile getirdiği bu söylem
belgeyi onaylamış 18 ülkenin de ortak görüşünü yansıtıyor. Belgeyi henüz
onaylamayan sekiz ülkede ise durum biraz daha karışık. Gelen sinyaller bu
ülkelerdeki sürecin sancılı olabileceğini gösteriyor.
Referandumdan çıkan sonuç, genişleme politikasıyla ilgili soru işaretlerini de
gündeme taşıdı. Referandumun ardından bir açıklama yapan AB Dönem Başkanı
Slovenya'nın Başbakanı Janez Jansa, sonucun genişleme üzerinde etki
yaratmayacağını dile getirmişti. Avrupa Parlamentosu Başkanı Hans Gert
Pöttering ise Lizbon Antlaşması olmaksızın yeni üyelerin kabul edilmesinin
mümkün olmadığı görüşünde. Hem AB Dönem Başkanı Slovenya'nın Dışişleri Bakanı
Dimitrij Rupel hem de AB Komisyonu'nun genişlemeden sorumlu üyesi Olli Rehn'in
Lüksemburg'da yaptığı açıklamalar Jansa'nın yaklaşımını destekler nitelikte.
Lizbon Antlaşması'nı henüz onaylamayan ülkeler
İtalya, İspanya, Kıbrıs, Belçika, Hollanda, Çek Cumhuriyeti, İsveç ve
İngiltere'den oluşuyor. Avrupa Birliği'nin yeni bir krize yelken açmasına neden
olan İrlanda referandumu, 19-20 Haziran'da Brüksel'de devlet ve hükümet
başkanları düzeyinde yapılacak olan AB Zirvesi'nde masaya yatırılacak.
Brüksel muhabirimiz Güven Özalp'in haberini yukarıdaki bağlantıdan dinleyebilirsiniz.