New York Times, Amerika’nın dış politikasına ve Başkan Bush’a duyulan tepkinin bütün dünyada arttığını gösteren yeni bir kamuoyu araştırmasına değiniyor. Gazete, Amerikan karşıtlığının Türkiye, Fransa ve Pakistan gibi Amerika’nın müttefiki olan ülkelerde en yüksek seviyede olmasına dikkat çekiyor:
“Bush ve ekibi kendileri dışında kimseyi dinlememekle tanınıyor. Ancak, Irak’tan çekilme konusundaki makul bir planı reddettiklerinde veya küresel ısınmayla mücadele çabalarını engellediklerinde ya da İsrail ile Filistin arasında bir anlaşmaya varılması için henüz erken olduğu konusunda direttiklerinde başkalarının ne düşündüğünü de hesaba katmaları gerekiyor. Çünkü, sadece kendi adlarını değil, Amerika’nın adını da lekeliyorlar.”
Boston Globe ise Amerika ile İngiltere’nin terörle mücadele yöntemlerini kıyaslıyor. İngiltere’nin son günlerde çeşitli saldırı girişimlerine sahne olduğunu hatırlatan gazete, yeni başbakan Gordon Brown’ın buna rağmen hukuk devleti ilkelerinden taviz vermediğini vurguluyor:
“Terör tehdidine karşı koymanın yolu, sağlıklı bir istihbarat çalışmasından, geleneksel polisiye yöntemlerden, hukuk dışı bir alan bırakmayacak yasal düzenlemelerden ve İslamcı demagoglarla hukuk devleti arasındaki farkı görebilen bir liderlik anlayışından geçer. İngiltere, teröristlerle mücadele ederken onları yasadışı düşman savaşçılar olarak tanımlamıyor, işkence yapmıyor ve terörle mücadeleyi iyi ile kötü arasında kıyametle sonuçlanabilecek bir savaş gibi göstermeye çalışarak halkı korkutmuyor.”
Christian Science Monitor, Ortadoğu temsilciliğine getirilen İngiltere’nin eski başbakanı Tony Blair’in, İsrail ile Filistin arasında barış görüşmelerini başlatmak gibi bir yetkisi olmadığını hatırlatıyor. Ancak gazete, Blair’in sınırlı bir yetkiyle yapacağı çalışmalar esnasında, özellikle Hamas’la ilişkilerinde Bush’un vekili gibi hareket edebileceği görüşüne yer veriyor:
“Hamas hükümetine yapılan uluslararası yardımların engellenmesi kararına Amerika’nın yanı sıra İngiltere de imza atmıştı. Ancak Blair, düşmanla görüşme konusunda Bush’dan farklı bir anlayışa sahip. Bush, Suriye ve İran gibi düşmanlarla sınırlı bir müzakere başlatma konusunda esneklik göstermiş olsa da, Filistin politikasında bir değişikliğe gitmesi beklenmiyor. Belki Blair kapalı kapılar arkasında yapacağı çalışmalarla, Bush’un Hamas’ı İsrail’in varlığını tanımaya ve teröre verdiği desteği sona erdirmeye ikna etmek için ihtiyaç duyduğu gizli bağlantıyı sağlayabilir.”
Washington Post, bir CIA ajanının adının basına sızdırılmasıyla ilgili davada mahkemeye yalan söylediği için 30 ay hapis cezasına çarptırılan Lewis Libby’nin cezasının Başkan Bush tarafından af edilmesini eleştiriyor. Gazete, başkan yardımcısı Dick Chenney’in özel kalem müdürü olan Libby’nin hapis cezasının kaldırılmasının adaleti yaralayacağı yorumunda bulunuyor:
“Libby’ye verilen hapis cezasının çok fazla olduğu konusunda Bush’a katılıyoruz. Bush’un da belirttiği gibi, savcı bile daha az bir ceza verilmesini önermişti. Ancak Bush bir yandan jürinin kararına saygı gösterdiğini söylerken bir yandan da hapis cezasını neden af ettiğine açıklama getirmiyor. Libby’nin sabıkasının ve 250 bin dolarlık para cezasının kaldırılmadığı doğru, ancak mahkemeye yalan söylemek suçu da ortadan kalkmış değil. Bütün hapis cezasını kaldırmak, bu suçun ciddiyeti konusunda yanlış mesaj verilmesine yol açıyor.”