Avrupa Birligi'ne önümüzdeki yılbaşından itibaren resmen tam üye olarak katılacağı açıklanan Bulgaristan'da halk, konuya kayıtsız. Bulgaristan'ın başkenti Sofya sokaklarındaki insanlar, Avrupa Birliği üyeliği konusunda heyecansız, hatta şüphe bile ifade edenler var. Bu noktada, Türkiye ile Bulgaristan'ın Avrupa Birliği üyelik maceraları değişik görünüm ve algılamalar sergiliyor, ve enteresan bir karşılaştırma noktası oluşturuyor.
Türkiye'dekinin aksine konu, insanların en önemli öncelikleri arasında yer almıyor. Bulgar politikasında da AB konusu, Türkiye'dekinin aksine önemli gündem maddeleri arasında yer almıyor. Ayrıca AB konusu, politika gündemine geldiği zaman, çatışmacı ve ayırıcı bir unsur olmaktan ziyade, üzerinde konsensuz yaratılmış bir gündem maddesi görüntüsü veriyor. Ancak, bu durumun halka tam olarak yansıdığı söylenemez. Mesela, bir üniversite öğrencisi ve Avrupa Birliği hukuku okuyan 19 yaşındaki Ralitsa, AB üyeliğinin Bulgaristan'da orta dönemde fazla bir değişiklik getirmeyeceğine inananlardan. Ralitsa, "Bulgar ya da Balkan mentalitesinin öyle kolayca değişeceğine inanmıyorum," diyor. 26 yaşındaki Eli ise, "AB üyeliğinin Bulgaristan ve hatta AB için iyi olup olmadığından emin değilim," şeklinde konuşuyor. Kendisine, AB üyelik haberini duyduğunda konuyu kutlayıp kutlamadığını sorduğumuz bir otel resepsiyonisti olan Alena ise, "Dur bakalım, daha üç ayımız var üyelik için. Ama o zaman bile insanların sokağa dökülüp kutlayacaklarından emin değilim," diyor.
Adını vermek istemeyen bir doktora öğrencisi ise, "AB üyeliği ile fiyatlar artacak, ama gelirlerimiz aynı kalacak. Halk bundan endişeli" şeklinde konuşuyor. Ancak, Sofya sokaklarında gözlemlediğimiz bu ruh halini sorduğumuz, Medya Geliştirme Merkezi direktörü ve Bulgaristan Ulusal Radyosu'nun eski genel müdür yardımcısı Ognian Zlatev, bu yargılara karşı çıkarak, konuştuğumuz kişilerin belli bir zamanda belli bir yerde konuşulmuş kişiler olduğunu, kamuoyu yoklamalarının, AB'ye yüzde 70 oranında bir desteğe işaret ettiğini vurguluyor. Ancak, bu destek, Brüksel tarafından Bulgaristan'ın tam üye yapılacağı açıklamasının öncesine rastlıyor. Şimdi insanlar artık üyelik cepte iken, konunun daha önce gözönüne almadıkları başka yönlerine eğilmiş gözüküyorlar. Üyelik için alınacak daha çok yol olduğu, aslında hem AB, hem de Bulgaristan tarafından kabul ediliyor. Sofya'da konuştuğumuz Bulgaristan'daki AB delegasyonu başkatibi Fernando Poz Canto, AB Komisyon başkanı Barroso'nun Sofya'da yaptığı, "Bugün kutluyoruz. Ama yarın hemen işe koyulacağız," açıklamasını hatırlatıyor. Kendisine yönelttiğimiz, Türkiye'ye uygulanan kriterler ile Bulgaristan'a uygulanan kriterler arasında bir standart farkı olup olmadığı yolundaki sorumuza, "önümüzdeki üç ay içinde Bulgaristan'ın hala yerine getirmesi gereken kriterler olduğu" şeklinde cevap veriyor. Ancak üç ay içinde, mesela, AB'nin de üyelik kabul açıklamasında altını çizdiği organize suc unsurunun kontrol altına alınıp alınmayacağı şüpheli .AB'nin, Bulgaristan ve Türkiye'nin üyelik süreçlerine yaklaşımı, Bulgaristan için "önce üye yap, sonra uyum sağla," Türkiye için ise "önce uyum sağla, sonra üye yap" paradoksunda yatıyor gözüküyor.
Türkiye ile Bulgaristan'ın AB üyelik mecrasının karşılaştırmasına ilişkin ilginç bir karşılaştırma, Sofya'da kendisiyle konuştuğumuz kıdemli bir İtalyan gazeteciden geliyor: "Bir Avrupalı olarak bu insanlarla ortak bir yanım yok. Ancak bir Akdenizli olarak Türkiye'ye gittiğimde, oradaki insanlarla birçok ortak yanım olduğunu görüyorum."