Avrupa Birliği'ne katılacağı daha iki hafta önce açıklanan Bulgaristan'da şimdi de cumhurbaşkanlığı seçimleri yaklaşıyor. Adaylardan birisi ise, ülke Türklerini yakından ilgilendiriyor.
Bulgaristan halkı daha AB'ye katılacağı haberini tam olarak içine sindirememiş ve ne tür bir tepki vereceğinin şaşkınlığını yaşarken, şimdi de iki hafta içinde yapılacak olan cumhurbaşkanlığı seçim kampanyası ile karşı karşıya.
Bulgaristan AB'ye üyeliğine yönelik geri sayım yaparken, önce cumhurbaşkanını yenileyecek. Ancak bunun ne derece bir yenileme olacağı şüpheli, çünkü mevcut devlet başkanı Georgi Parvanov 22 Ekim'de yapılacak seçimlerin favorisi olarak gösteriliyor. Eğer Parvanov seçilirse, yenilenecek olan sadece cumhurbaşkanının görev süresi olacak.
Ancak muhalefet cumhurbaşkanının değişmesi için seçim kampanyasına hız verdi. Cumhurbaşkanlığı adaylarından birisi ise, Bulgaristan nüfusunun resmi rakamlarına göre en azından yüzde 12'sini oluşturan Bulgaristan Türkleri ile Türkiye açısından öneme sahip.
Bu aday, aşırı sağcı Ataka Partisi'nin lideri Volen Siderov. Siderov'un partisi Bulgar parlamentosunda 20'ye yakın sandalyeyi elinde bulundururken, aşırı sağcı ve hatta ırkçı olarak nitelendirilen söyleminin toplumumun bazı kesimlerinde kabul gördüğü ve Simonev'in ve Cumhurbaşkanı Parvanov'un ardından ikinci en yüksek oy oranını alabileceği olasılığı uzmanlarca hafife alınmıyor.
Siderov, seçim kampanyasında öylesine ileri gitti ki, Türkiye'nin Bulgaristan'a 1913 yılından kaldığını ileri sürdüğü 10 milyar Dolar borcu bulunduğunu ve cumhurbaşkanı seçilirse bu parayı isteyeceğini iddia etti. Siderov, bununla da kalmadı, Bulgaristan'daki Türkleri temsil eden Hak ve Özgürlükler Hareketi'ni (HÖH) kapatmakla tehdit etti. HÖH şu anki Bulgar hükümetinde bir koalisyon ortağı ve üç önemli bakanlığı elinde bulunduruyor. HÖH, yaklaşan cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, şu anki cumhurbaşkanı Parvanov'u destekliyor. Siderov ise Türk karşıtı söylemini şiddetlentiriyor ve bu yolla oylarını arttıracağını düşünüyor.
Bulgar basınında çıkan haberlere göre, Siderov, HÖH'ün Bulgar anayasasına aykırı olduğunu ve cumhurbaşkanı seçilmesi halinde bu partiyi kapatacağını ileri sürüyor. Siderov, mevcut Bulgar hükümetinin bu açıdan, "Bulgar olmayan" ve "satılmış" olarak niteliyor. Siderov, bu gibi söylemlerle gerek medyada, gerekse çeşitli halk kesimlerinde ses bulmaya çalışıyor. Volen Siderov, cumhurbaşkanı seçilmesi halinde mevcut hükümeti değiştireceğini de iddia ederek, yönetim tarzı hakkında ipuçları veriyor.
Volen Siderov ile, enteresan, ama sembolik önem taşıyan bir yerde karşılaştım. Rila Manastırı, ülkedeki Ortodoks kilisesinin özellikle önem verdiği bir dini merkez. 900'lü yıllarda yapılmış ve Balkan yarımadasının en yüksek dağ sırası olan Rila dağları üzerine kurulu manastırına girerken okunan tanıtıcı yazıda, manastırın yaklaşık 500 yıl süren ve yazıda "kölelik günleri" olarak nitelenen Türk hakimiyeti döneminde, ülke Hiristiyanlarının destek ve ilham kaynağı olduğu iddia ediliyor. İşte Siderov ile bu sembolik manastırda, manastırın başpiskoposu ile medyaya poz verirken karşılaştım. Kendisi röportaj isteğimi geri çevirdi.
Volen Siderov kampanyasında aşırı millliyetçi ve dini unsurları bu şekilde kullanırken, Bulgar halkının kendisine ne derece rağbet göstereceği 22 Ekim'de belli olacak. Uluslararası toplum ise, Rusya'daki Liberal Demokrat Parti başkanı ırkçı Vladimir Jirinovski'den sonra, eski komünist bloğun, tam da AB'ye girmek üzere olduğu bir sırada Bulgaristan'da ikinci bir ırkçı lider mi yetiştirmekte olduğunu sorgulayacak.