Washington’daki Ortadoğu Enstitüsü adlı düşünce kuruluşunda Kerkük sorununun tartışıldığı bir oturum düzenlendi. Oturumda bir konuşma yapan Uluslararası Kriz Grubu Ortadoğu Projesi Direktörü Joost Hilterman, Kürtlerin Kerkük’ü denetimleri altına almasının kolay olmayacağı görüşünde. Toplantıyı Barış Ornarlı izledi.
Uluslararası Kriz Grubu Ortadoğu Projesi Direktörü Joost Hilterman, Ortadoğu Enstitüsü’nde yaptığı konuşmada, Kerkük’te bugüne kadar “patlama” yaşanmamış olmasını şaşırtıcı bulduğunu dile getirdi. Uzman, Kürtler, Türkmenler ve Arapların hak iddia ettiği Kerkük’te, Irak’ın bilinen petrol rezervlerinin yüzde 10 ila 12’sinin yeraldığını belirtti.
Kürtlerin, Irak’ta önemli bir konuma geldiğini ve Kerkük’teki etkilerini arttırdığını hatırlatan Hilterman, ileride, Kerkük’ün, Kürtlerle Şiiler arasında diğer konularda yapılacak olan pazarlıklara alet olacağını düşünüyor.
Hilterman, Kerkük şehir merkezindeki en büyük etnik grubun Türkmenler olduğunu söylüyor. Ancak, uzman, vilayet sınırları söz konusu olunca – yani Kerkük ilinde sayım yapıldığı takdirde, en büyük etnik grubun Kürtler olacağını tahmin ediyor. Kürtlerin, Kerkük üzerinde hak talep etmesi, bundan kaynaklanıyor.
Burada, Irak Anayasasının Kerkük konusundaki hükümleri büyük önem taşıyor. Irak Anayasası, Baas Rejimi döneminde Kerkük’ten sürülen kişilerin şehre dönmesine hak tanıyor; Kerkük vilayetinden ayrılarak diğer illerle birleştirilen Kürt çoğunluklu ilçelerin yeniden Kerkük’e bağlanmasını öngörüyor. Bunlar gerçekleştiği takdirde, Kürtlerin Kerkük’ü denetimleri altına alması daha da kolaylaşacak.
Irak anayasası, 2007 sonuna kadar, Kerkük’te nüfus sayımı yapılmasını ve Kerkük’ün geleceğinin halkoyuna sunulmasını öngörüyor. Ancak, bu kolay olmayacak....
Hilterman, Kürtlerin referandum için yaptığı bütün girişimlerin Türkmenler ve Araplar tarafından engelleneceğini düşünüyor. Kerkük vilayetinde yaşayan insanların çıkarlarının bölge dışındaki destekçileri tarafından korunduğunu hatırlatan Hilterman, Sünni Türkmenlerin Türkiye tarafından; Şii Türkmenlerin Birleşik Şii İttifakı tarafından; Sünni Arapların da Sünniler ve Arap devletleri tarafından; Şii Arapların ise Iraklı Şii lider Mukteda el Sadr tarafından korunduğunu vurguladı.
Dahası, Hilterman, Kürtlerin komşularına ve merkezi hükümete bağımlı olduğunu belirtiyor. Kürt bölgeleri, örneğin, elektrik ihtiyacını Bağdat’ın kontrolündeki şebekelerden; benzin ihtiyacınıysa Türkiye’den karşılıyor. Kerkük’te çıkan ham petrolün, Sünni bölgelerinde işlendiğini ve dünya piyasalarına sunulmasının da ancak Türkiye güzergahı üzerinden mümkün olduğunu vurgulayan Hilterman, Kürtlerin bu nedenle komşularına bağımlı olduğunu kaydetti ve onların Kerkük konusundaki hassasiyetlerini görmezden gelemeyeceğini savundu.
Hilterman Kürtlerin çıkmazını şöyle değerlendirdi: “Eğer Kürtler bağımsızlık istiyorsa, Kerkük’e ihtiyaçları var. Ancak, Kerkük’ün petrol kaynaklarını ihraç edemezlerse; hatta Kerkük’ü denetimleri altına almaları diğer toplumlar ve Bağdat tarafından engellenirse, o zaman bağımsızlığa da kavuşamazlar...”
Kürt liderlerin, pragmatik olduğunu düşünen Hilterman, bağımsızlığın mümkün olmadığını anladıklarında, Kerkük konusunda uzlaşmaya varabileceklerini belirtiyor.
Hilterman ve Uluslararası Kriz Grubuna göre, soruna çözüm bulunması, Kerkük’ün Bağdat gibi ayrı federal bir yapıya kavuşturulmasından geçiyor. Hilterman, Kerkük’teki iktidarın geçici bir süre için kentteki farklı topluluklar arasında paylaşılmasını öneriyor. Uzman Kerkük için bir Birleşmiş Milletler Temsilcisinin atanması; ve sürülen nüfusun Kerkük’e dönmesinin denetimini Birleşmiş Milletler’in yapması gerektiğini düşünüyor. Peki Kürtler bunu kabul eder mi? Böyle bir formül ile Kürtlerin pek çok şey kaybedeceğini söyleyen Hilterman, Kürt liderlerin ‘Kerkük 2007’de bizim olacak’ diyerek Kürtlerin beklentilerini fazlasıyla arttırdığını vurguluyor. İşte temel sorun da bu: çünkü, Kürtler açısından, Kerkük’te denetimi tam anlamıyla sağlamak zor olacak. Hilterman’a göre, Kürtler bunun farkına vardıklarında, müzakereler o zaman başlayabilecek...
Toplantı boyunca, Türkiye’nin Kerkük üzerindeki hassasiyeti vurgulandı; ancak Hilterman, Türkiye’nin kırmızı çizgilerinin değişebildiğini hatırlattı. Peki, Amerika’nın politikası ne? Hilterman’a göre, Amerika Kerkük sorununun çözümünü Iraklılara bırakıyor... Hilterman, bunun da çok iyi bir fikir olmadığı görüşünde...