“Türkiye, İslam ile Batı arasında bir köprü olabilir mi?” Christian Science Monitor’de bu başlıkla yer alan haberin altındaki imza gazetenin İstanbul muhabiri Yigal Schleifer’a ait. Haberde, Türkiye’nin yıllarca Arap ve Müslüman ülkelere mesafeli durduğu hatırlatılıyor ancak Ankara’nın son dönemde komşularıyla ilişkilerini geliştirme çabasına girdiği belirtiliyor:
"Türkiye’nin bu girişimi, İsrail, Amerika, Avrupa ve Irak’ta bazı tepkilere yol açsa da, uzmanlar Türkiye’nin Ortadoğu’ya yönelik dış politikasında belirgin bir değişiklik olmadığını söylüyor. Hükümetin sadece Doğu ile Batı arasında bir köprü oluşturmak istediğini ifade ediyor. Ancak bu politikanın Türkiye ile Batılı müttefikleri arasında sorun yaratabileceği yönünde eleştiriler de mevcut. Ayrıca Türkiye’nin bu girişimi iyi niyetli olsa bile, diğer ülkelerin aynı biçimde yaklaşmayabileceği eleştirisi de dile getiriliyor."
Washington Times Lefkoşa muhabiri Andrew Borowiec ise Türkiye Avrupa ilişkilerini mercek altına alıyor. Türkiye’nin İslami kökleriyle modern görüntüsünün Avrupalılar tarafında hep bir çelişki olarak algılandığını belirten muhabir, Avrupa Birliği içinde Türkiye’nin üyeliği konusunda büyük bir kafa karışıklığı yaşandığını vurguluyor:
"Avrupa Birliği, Türkiye’nin bütün kriterlere uyumu için müzakerelerin en az on yıl süreceğini öngörüyor. Bunu bir bahane olarak gören Türklerin büyük bir kısmı ise Avrupalı olma konusunda eskisi kadar istekli değil. Bazıları, Ortadoğu’yla daha yakın ilişkiler geliştirilmesini istiyor. Türk basınında da Avrupa’ya yönelik eleştiriler artıyor. Türkiye’nin üyeliği konusunda Avrupa’nın ayak sürümesi, Türkiye’de zaten güçlü olan milliyetçiliği daha da güçlendiriyor. Türk milliyetçiliğindeki bu yükseliş, sanat ve edebiyata da yansıyor."
Eski başkanlardan Jimmy Carter, Washington Post’da yayınlanan makalesinde Bush yönetiminin nükleer silahsızlanma anlaşmasını imzalamamış olmasına rağmen Hindistan’la anlaşma yapmasını eleştiriyor. Bu anlaşmanın, şu ana kadar nükleer silahsızlanma anlaşmasına uyan ülkeleri de silahlanma yarışına teşvik edeceğini savunan Carter, Türkiye’yi de bu yarışa girebilecek ülkeler arasında sayıyor:
"Japonya, Brezilya, Endonezya, Güney Afrika, Arjantin ve diğer bir çok ülke, yurtdışından nükleer teknoloji alabilmek için Nükleer Silahsızlanma Anlaşmasına uymayı tercih etti. Eğer, Hindistan aynı koşullara uymayacaksa, bu ülkeler niçin uysun? Ayrıca, İsrail’in denetimsiz ve gözetimsiz silahlanma statüsü, İran, Suriye, Türkiye, Suudi Arabistan, Mısır ve diğer ülkelerdeki liderlerin de statü kazanmak veya kullanmak amacıyla benzer bir arayışa girmesini teşvik ediyor."
Ancak yine bugünkü Washington Post'un, Nora Boustany tarafından kaleme alınan "Diplomatik Haberler" bölümünde, Türkiye'nin yeni Washington Büyükelçisi Nabi Şensoy'un açıklamalarına geniş yer veriliyor. Gazeteye göre, Şensoy, Türkiye'nin artan enerji ihtiyacının bir bölümünü karşılamak için beş nükleer enerji santralı inşa etmeyi planladığını söylüyor ve Türkiye'nin, nükleer malzemenin yayılmasını önlemeyi amaçlayan uluslararası anlaşmayı imzalamış olduğunu hatırlatıyor. Gazete, Şensoy'un, Hamas heyetinin Türkiye'de kabul edilmesi konusundaki açıklamalarını da aktarıyor. Büyükelçi, Türk hükümetinin, Hamas'a, İsrail tanımasını telkin etmek için bu temasa giriştiğini söylüyor.
İsrail seçimlerini değerlendiren Boston Globe ise, sandıktan istikrarlı bir merkez sol koalisyon hükümeti çıktığını yazıyor. Seçmenden en büyük darbeyi Benyamin Netanyahu liderliğindeki Likud partisinin yediğini belirten gazete, İsrail halkının işgal altındaki toprakları elinde tutmak isteyen Netanyahu’nun bu düşüncesine karşı çıktığı yorumunda bulunuyor:
"Bu toprakların nasıl paylaşılacağı ve iki devletli bir çözüme nasıl ulaşılacağı sorunu, kurulacak olan merkez sol hükümetin çözmesi gereken en önemli konular olacak. Nasıl ki Şaron, İsrail’in 3,5 milyon Filistinli üzerindeki yönetimini uzatma çabasının İsrail’in güvenliğine zarar verdiğini anladıysa, yeni hükümet de barış ve güvenliğin, sınırların tek taraflı olarak belirlenmesiyle değil, ancak Filistinlilerle varılacak bir anlaşmayla sağlanacağını anlayacaktır."