Türkiye’deki kuş gribi vakalarını mercek altına alan Washington Post, virüsün henüz insandan insana geçecek şekilde bir değişim geçirmemiş olduğunu vurguluyor. Ancak gazete, Türk yetkililerin, komşu ülkelerin ve uluslararası kuruluşların aldıkları karantina ve sınır kapatma gibi önlemlerin göçmen kuşlarla bulaşan bir hastalık karşısında yetersiz olduğunu vurguluyor ve Türk yetkililerin yaptığı “Yeterli ilaç var” açıklamasının doğru olmadığını savunuyor:
"Etkin bir ilaç olmadığı için, hükümetlerin de yapabilecekleri fazla bir şey yok. Ancak uzun vadeli önlemlerle tatmin edici bir çözüm bulunabilir. Dünya Sağlık Örgütü’ne daha fazla kadro ve kaynak sağlanmalıdır. Kuş gribine karşı bir aşı geliştirilmesi için uluslararası bir program oluşturulması, öncelikli bir konu olarak ele alınmalıdır. Gelecek hafta Pekin’de yapılacak kuş gribi konferansında, Amerika’nın ve diğer zengin ülkelerin bir işe yaramayan karantina kararlarını ve var olmayan tedavi yöntemlerini değil, bu tür önlemleri tartışacağını umuyoruz."
New York Times, Angela Merkel’in başbakan olmasıyla birlikte Almanya-Amerika ilişkilerinde yeni bir sayfa açıldığını yazıyor. Almanya eski Başbakanı Gerhard Schröder’i “siyasi fırsatçılıkla” suçlayan gazete, Merkel’in daha ilkeli bir dış politika izlediği görüşüne yer veriyor:
"Bush yönetiminin 'Ya benlesin ya da bana karşısın' tavrı, Amerika’nın Avrupa’da yalnız kalmasına neden oldu. Tony Blair gibi Amerika’yla birlikte davrananlar siyasi bedel öderken, Jacques Chirac gibi Amerika’ya karşı hareket edenler de gemileri tamamen yaktı. Böyle bir ortamda Merkel, tam da Washington’un ihtiyaç duyduğu türden bir lider portresi çiziyor."
Los Angeles Times, İran’ın nükleer faaliyetlerini sürdürme kararına karşı uluslararası toplumun ortak ve sert bir tavır geliştirmesini istiyor. İran’ın verdiği sözleri tutmadığını hatırlatan gazete, Tahran’ın uzlaşmaz tavrı karşısında Güvenlik Konseyi daimi üyesi olan Rusya’nın da sabrının taşmaya başladığını öne sürüyor:
"İranlı yetkililer, Salı günü yaptıkları açıklamada, Natanz’daki tesisin uranyum zenginleştirilmesinde değil, sadece araştırma faaliyetlerinde kullanılacağını söyledi. Ancak onların bu açıklaması yeterli değil. Eğer İran’ın enerji üretmek amacıyla nükleer teknoloji kullanmasına izin verilecekse, bunun her aşaması denetçiler tarafından izlenmelidir. Güvenlik Konseyi de Natanz’daki tesis kapatılmazsa yaptırım uygulayacağı uyarısında bulunmalıdır."
USA Today, Amerikan Anayasa Mahkemesi yargıç adayı Samuel Alito’nun kürtaj ve başkanın yetkileri konusunda Senato'da yaptığı açıklamaları değerlendiriyor. Alito’nun yasaların üstünlüğü ve kişi haklarının önemi konularındaki açıklamalarını olumlu olarak yorumlayan gazete, yine de bu muhafazakar yargıcın yeterince güven oluşturmadığını vurguluyor:
"Genel olarak bakıldığında Alito, entelektüel nitelikleri tartışılmayacak ciddi, dikkatli ve güven verici bir yargıç tablosu çizdi. Ancak temel hakların tehdit altında olduğu bir dönemde bu hakları koruyacağına dair daha inandırıcı bir tavır geliştirmediği sürece, Alito’nun Yüksek Mahkeme üyeliğine uygun bir kişi olup olmadığı konusundaki şüpheler devam edecektir."
"Etkin bir ilaç olmadığı için, hükümetlerin de yapabilecekleri fazla bir şey yok. Ancak uzun vadeli önlemlerle tatmin edici bir çözüm bulunabilir. Dünya Sağlık Örgütü’ne daha fazla kadro ve kaynak sağlanmalıdır. Kuş gribine karşı bir aşı geliştirilmesi için uluslararası bir program oluşturulması, öncelikli bir konu olarak ele alınmalıdır. Gelecek hafta Pekin’de yapılacak kuş gribi konferansında, Amerika’nın ve diğer zengin ülkelerin bir işe yaramayan karantina kararlarını ve var olmayan tedavi yöntemlerini değil, bu tür önlemleri tartışacağını umuyoruz."
New York Times, Angela Merkel’in başbakan olmasıyla birlikte Almanya-Amerika ilişkilerinde yeni bir sayfa açıldığını yazıyor. Almanya eski Başbakanı Gerhard Schröder’i “siyasi fırsatçılıkla” suçlayan gazete, Merkel’in daha ilkeli bir dış politika izlediği görüşüne yer veriyor:
"Bush yönetiminin 'Ya benlesin ya da bana karşısın' tavrı, Amerika’nın Avrupa’da yalnız kalmasına neden oldu. Tony Blair gibi Amerika’yla birlikte davrananlar siyasi bedel öderken, Jacques Chirac gibi Amerika’ya karşı hareket edenler de gemileri tamamen yaktı. Böyle bir ortamda Merkel, tam da Washington’un ihtiyaç duyduğu türden bir lider portresi çiziyor."
Los Angeles Times, İran’ın nükleer faaliyetlerini sürdürme kararına karşı uluslararası toplumun ortak ve sert bir tavır geliştirmesini istiyor. İran’ın verdiği sözleri tutmadığını hatırlatan gazete, Tahran’ın uzlaşmaz tavrı karşısında Güvenlik Konseyi daimi üyesi olan Rusya’nın da sabrının taşmaya başladığını öne sürüyor:
"İranlı yetkililer, Salı günü yaptıkları açıklamada, Natanz’daki tesisin uranyum zenginleştirilmesinde değil, sadece araştırma faaliyetlerinde kullanılacağını söyledi. Ancak onların bu açıklaması yeterli değil. Eğer İran’ın enerji üretmek amacıyla nükleer teknoloji kullanmasına izin verilecekse, bunun her aşaması denetçiler tarafından izlenmelidir. Güvenlik Konseyi de Natanz’daki tesis kapatılmazsa yaptırım uygulayacağı uyarısında bulunmalıdır."
USA Today, Amerikan Anayasa Mahkemesi yargıç adayı Samuel Alito’nun kürtaj ve başkanın yetkileri konusunda Senato'da yaptığı açıklamaları değerlendiriyor. Alito’nun yasaların üstünlüğü ve kişi haklarının önemi konularındaki açıklamalarını olumlu olarak yorumlayan gazete, yine de bu muhafazakar yargıcın yeterince güven oluşturmadığını vurguluyor:
"Genel olarak bakıldığında Alito, entelektüel nitelikleri tartışılmayacak ciddi, dikkatli ve güven verici bir yargıç tablosu çizdi. Ancak temel hakların tehdit altında olduğu bir dönemde bu hakları koruyacağına dair daha inandırıcı bir tavır geliştirmediği sürece, Alito’nun Yüksek Mahkeme üyeliğine uygun bir kişi olup olmadığı konusundaki şüpheler devam edecektir."