Boston Globe, Irak’taki Ebu Gureyb cezaevindeki tutuklulara işkence yapmakla suçlanan Lynndie England’ın üç yıl hapis cezasına mahkum edilmesini yetersiz buluyor. Askeri yetkililerin işkence iddialarını ciddiye almamakla suçlayan gazete Kongrenin devreye girmesi gerektiğini savunuyor.
"11 Eylül komisyonunun yaptığı gibi gerçekten bağımsız bir soruşturma başlatılmalıdır. Ancak böyle bir soruşturma, Bush yönetimindeki üst düzey sivil ve askeri yetkililerin tutuklulara yapılan kötü muameledeki sorumluluklarını ortaya çıkartabilir. Tutuklulara yönelik işkence ve kötü muamelenin sorumluluğu ve utancı sadece Lynndie England’la ve görev yaptığı birlikle sınırlı kalmamalıdır."
Los Angeles Times da çok sayıda işkence iddiası bulunmasına rağmen, sadece birkaç asker hakkında soruşturma açılmasını eleştiriyor. Üst düzey yöneticilerin kötü muamele ve işkenceye göz yumduğunu ima eden gazete, bu olayların başta Müslüman ülkeler olmak üzere bütün dünyada Amerika’nın nüfus ve itibarına zarar verdiğini vurguluyor.
"Yönetimin işkence konusundaki kayıtsız tavrına karşı çıkmanın idealist bir nedeni de var. Çünkü işkence Amerika’nın sosyal ve ahlaki değerlerine zarar veriyor. Guantanamo, Irak ve Afganistan’da sivil ve askeri görevlilerin yaptıklarına ilişkin ayrıntılar ve Ebu Gureyb’dan gelen fotoğraflar, teröre karşı savaşın en utanç verici bölümüdür. Başarıya giden yol daha net sorgulama kuralları konmasını ve bu kuralları uygulayacak kişilerin daha iyi eğitilmesini gerektiriyor."
New York Times, Gazze’den çekilme kararının ardından İsrail’deki iktidar partisi Likud içindeki gelişmeleri değerlendiriyor. Öncülüğünü eski başbakan Benyamin Netanyahu’nun yaptığı sağcı kanadın Başbakan Ariel Şaron’u Likud partisi başkanlığından devirme girişiminin başarısızlıkla sonuçlandığını hatırlatan gazete, Şaron’dan sağcılara taviz vermemesini istiyor.
"Barış planı, İsrail’in Batı Şeria’dan çekilmesi için Filistinli yöneticilerle işbirliği içinde hareket etmesini gerektiriyor. Böyle bir ortamda Netanyahu’nun ve Likud Partisindeki sağ kanadın yükselişe geçmesi için hiç de doğru olmaz. Umarız, Şaron İsrail halkının çıkarlarını Likud partisinin çıkarlarının üstünde tutar. Şaron, Ortadoğu’daki gerçek bir barış umudundan vazgeçmek yerine gerekirse Likud partisinden vazgeçmeyi tercih etmelidir."
Christian Science Monitor, Fransa, Almanya ve İngiltere’nin İran’ı nükleer programından vazgeçirmek için sürdürdüğü diplomatik girişimlerin başarısızlıkla sonuçlandığı görüşüne yer veriyor. Rusya ve Çin’in tutumu nedeniyle Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nden İran’a yaptırım kararı çıkmasının zor olduğunu kaydeden gazete, Avrupa Birliği’ni İran’a karşı etkili politikalar uygulamaya ve yaptırım kararı almaya çağırıyor.
"Avrupa Birliği, ne Ortadoğu’da nükleer silahlanmaya ne de İran’ın nükleer teknolojiyi başka ülkelere veya teröristlere verme riskine katlanamayacağını göstermek için bir koalisyon oluşturmalıdır. AB’nin bunu yapabilmesi için İran’daki ekonomik çıkarlarını bir kenara koyması gerekiyor. AB’nin ayrıca her askeri müdahalede Birleşmiş Milletler’den onay almadığı için Amerika’yı eleştirmekten de vazgeçmesi gerekiyor."
"11 Eylül komisyonunun yaptığı gibi gerçekten bağımsız bir soruşturma başlatılmalıdır. Ancak böyle bir soruşturma, Bush yönetimindeki üst düzey sivil ve askeri yetkililerin tutuklulara yapılan kötü muameledeki sorumluluklarını ortaya çıkartabilir. Tutuklulara yönelik işkence ve kötü muamelenin sorumluluğu ve utancı sadece Lynndie England’la ve görev yaptığı birlikle sınırlı kalmamalıdır."
Los Angeles Times da çok sayıda işkence iddiası bulunmasına rağmen, sadece birkaç asker hakkında soruşturma açılmasını eleştiriyor. Üst düzey yöneticilerin kötü muamele ve işkenceye göz yumduğunu ima eden gazete, bu olayların başta Müslüman ülkeler olmak üzere bütün dünyada Amerika’nın nüfus ve itibarına zarar verdiğini vurguluyor.
"Yönetimin işkence konusundaki kayıtsız tavrına karşı çıkmanın idealist bir nedeni de var. Çünkü işkence Amerika’nın sosyal ve ahlaki değerlerine zarar veriyor. Guantanamo, Irak ve Afganistan’da sivil ve askeri görevlilerin yaptıklarına ilişkin ayrıntılar ve Ebu Gureyb’dan gelen fotoğraflar, teröre karşı savaşın en utanç verici bölümüdür. Başarıya giden yol daha net sorgulama kuralları konmasını ve bu kuralları uygulayacak kişilerin daha iyi eğitilmesini gerektiriyor."
New York Times, Gazze’den çekilme kararının ardından İsrail’deki iktidar partisi Likud içindeki gelişmeleri değerlendiriyor. Öncülüğünü eski başbakan Benyamin Netanyahu’nun yaptığı sağcı kanadın Başbakan Ariel Şaron’u Likud partisi başkanlığından devirme girişiminin başarısızlıkla sonuçlandığını hatırlatan gazete, Şaron’dan sağcılara taviz vermemesini istiyor.
"Barış planı, İsrail’in Batı Şeria’dan çekilmesi için Filistinli yöneticilerle işbirliği içinde hareket etmesini gerektiriyor. Böyle bir ortamda Netanyahu’nun ve Likud Partisindeki sağ kanadın yükselişe geçmesi için hiç de doğru olmaz. Umarız, Şaron İsrail halkının çıkarlarını Likud partisinin çıkarlarının üstünde tutar. Şaron, Ortadoğu’daki gerçek bir barış umudundan vazgeçmek yerine gerekirse Likud partisinden vazgeçmeyi tercih etmelidir."
Christian Science Monitor, Fransa, Almanya ve İngiltere’nin İran’ı nükleer programından vazgeçirmek için sürdürdüğü diplomatik girişimlerin başarısızlıkla sonuçlandığı görüşüne yer veriyor. Rusya ve Çin’in tutumu nedeniyle Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nden İran’a yaptırım kararı çıkmasının zor olduğunu kaydeden gazete, Avrupa Birliği’ni İran’a karşı etkili politikalar uygulamaya ve yaptırım kararı almaya çağırıyor.
"Avrupa Birliği, ne Ortadoğu’da nükleer silahlanmaya ne de İran’ın nükleer teknolojiyi başka ülkelere veya teröristlere verme riskine katlanamayacağını göstermek için bir koalisyon oluşturmalıdır. AB’nin bunu yapabilmesi için İran’daki ekonomik çıkarlarını bir kenara koyması gerekiyor. AB’nin ayrıca her askeri müdahalede Birleşmiş Milletler’den onay almadığı için Amerika’yı eleştirmekten de vazgeçmesi gerekiyor."