Irak’ta yapilacak seçim ülkenin ilk özgür ve demokratik seçimi olacak. Bush yönetiminin üst düzey yetkilileri Sünnilerin seçim boykotu ve güvenlik sorunlarindan dolayi ümitsizliklerini gizlemiyor ancak Irak’ta seçim yapilmasi gerçeginin kendisinin basli basina önemli oldugunu da vurguluyor.
Washington’daki Stratejik ve Uluslar arasi Arastirmalar Merkezi’nin müdürü John Alterman, gelecek hafta ne olacaginin, seçimden daha önemli oldugunu belirtiyor: "Sonuçta bütün bu yasananlar seçim siyaseti degil, kulis siyaseti. Söz konusu olan sey birilerinin anlasmalar yaparak sonra da bu kararlarini yandaslarina pazarlamasi. Asil sorun bu. Seçimi kimin kazanacagi degil, seçimden nasil bir tablo çikacagi ve bu sürecin zaten baslamis olan ülkenin birlesmesi sürecini, ülkeyi daha istikrarli bir gelecege tasima sürecini sürdürüp sürdürmeyecegi.”
Kulis politikalari veya pazarliklar sonunda Irak devlet baskani ile iki devlet baskani yardimcisini, dolayisiyla da basbakani belirleyecek siyasi koalisyonlarin olusmasi bekleniyor. Basbakan da, Irak’in 28 bakanini belirleyecek.
Lagvedilen Irak Geçici Koalisyon yönetiminin eski siyasi danismani Michael Rubin, herkesin gözünü petrol veya disisleri bakanligina degil Irak’in iç güvenliginden sorumlu olan içisleri bakanligina dikecegini ifade ediyor.
Rubin söyle konustu: "Bu kez, basbakanligi bir yana birakirsaniz, üzerinde en fazla rekabet yasanacak olan koltuk Içisleri bakanligi koltugu olacak. Bu konuda Iraklilar arasinda yogun bir rekabet yasanacak. ve kulislerdeki koalisyon pazarliklarinin içisleri bakanligi konusuna odaklanmasi bence bir sürpriz olmaz. Ve bu bakanligi Siiler alirsa benim için sasirtici olmaz.”
Bagdat’a yaptigi geziden yeni dönen Rubin, Irakli siyasiler ile pragmatistlerin ülkeyi ileriye götürecek türden uzlasmalara açik oldugunu söylüyor. Rubin, bu yaklasimin Irak’in yeni anayasasinin hazirlanmasini da belirleyecegini vurguluyor:
"Konustugum herkes anayasanin geçici kanuna benzemesini bekliyor, yani kimse için ideal olmayan ancak herkes için adil olan bir uzlasma.”
Irak’taki etnik ve dini farklilik, ülkenin iç savasa sürüklenebilecegi yorumlarina da yol açiyor. Stratejik ve Uluslar arasi Arastirmalar Merkezi’nden John Alterman, Irak’in kaynaklarin ve iktidarin dini gruplar arasinda paylasildigi Lübnan gibi bir ülke olabilecegini öne sürüyor.
Alterman söyle konustu: "Bence bu, siyasetin kaynaklarin ihtiyaca, beceriye veya yetenege göre degil de kimlige göre dagitilmasi üzerine kurulu Lübnan tipi bir çözüm olma tehlikesini içeriyor. Bunun böyle olmasi gerekmiyor ama insanlar bir seyleri degistirmezse, izlenen yol böyle bir sonuca götürüyor.”
Merkezi Haber Alma Örgütü CIA’nin eski Ortadogu uzmani Reuel Marc Gerecht’in de aralarinda oldugu diger bazi kesimler ise Irak’in federal bir yönetim biçimiyle bütünlügünü koruyabilecegini düsünüyor:
Gerecht sunlari dedi: "Bence bir Lübnan örneginden çok bir çesit federalizm ortaya çikacak. Geçici Idari Yönetim zaten bir ölçüde bunu içeriyor. Bence bu, anayasada daha da etkin biçimde yer alarak sistemi bir çesit etnik bölünmeye göre biçimlendirmeden belirli yetkileri ve haklari garanti altina alacaktir. Siilerin buna izin verecegini sanmiyorum.”
Anayasada ayrica dinin devlet içindeki konumu, kadinin toplum içindeki konumu ve aile hukuku konularinin da yer almasi gerekiyor. Stratejik ve Uluslar arasi Arastirmalar Merkezi’nin Çatisma Sonrasi Çözüm Projesi’nin es baskani Bathsheba Crocker, Amerika’nin Iraklilarin kendilerini ilgilendiren konularda kendilerinin karar vermesine karismamasi gerektigini söylüyor:
Crocker, "Su ana kadar gerçek iktidardan vazgeçmeye yanasmadik ama Irak’taki siyasi sürecin toplumsal mühendisligini yapmaya devam edersek, bu Irak halki tarafindan, bölge ülkeleri tarafindan ve daha genelde Islam alemi tarafindan mesru görülmeyecektir” seklinde konustu.
Uzmanlar, Irak’ta mesru bir yönetim, bütün Irak vatandaslarinin saygisini kazanacak ve Irak güvenlik güçlerinin ugrunda mücadele etmeyi isteyecegi bir yönetim olusmasi açisindan seçimlerin önemli bir adim oldugunu vurguluyor.