Erişilebilirlik

Gazze’nin geleceği ve İsrail-Suudi Arabistan normalleşmesi: İsrail’in iç siyaset dinamiği çabaları nasıl etkiliyor?


ABD İsrail’in savaş sonrası Gazze’nin geleceği konusunda somut bir plan ortaya koymasını isterken bir yandan da savaşla sekteye uğrayan İsrail-Suudi Arabistan normalleşmesini yeniden canlandırmaya çalışıyor.
ABD İsrail’in savaş sonrası Gazze’nin geleceği konusunda somut bir plan ortaya koymasını isterken bir yandan da savaşla sekteye uğrayan İsrail-Suudi Arabistan normalleşmesini yeniden canlandırmaya çalışıyor.

ABD İsrail’in savaş sonrası Gazze’nin geleceği konusunda somut bir plan ortaya koymasını isterken, savaşla sekteye uğrayan İsrail-Suudi Arabistan normalleşmesini yeniden canlandırmaya çalışıyor. Ancak her iki çaba İsrail’de iç siyaset dinamiklerine takılıyor.

İsrail’deki koalisyon hükümetinin aşırı sağcı üyeleri, Hamas’ın elindeki rehineler sebebiyle baskı altında olan Başbakan Benyamin Netanyahu’nun iktidarda kalmasının anahtarını elinde tutuyor. Koalisyonun aşırı sağcı üyeleri, Gazze’de kalıcı işgal çağrısında bulunarak Yahudi yerleşimlerinin yeniden inşa edilmesini istiyor.

Washington Post’ta 20 Mayıs’ta yer alan David Ignatius imzalı haberde İsrail savunma yetkililerinin, Filistin Yönetimi’nin Gazze’deki idari bordrosundan alınan bir Filistin güvenlik gücünü kapsayan strateji üzerinde anlaştığı belirtilmişti.

Habere göre stratejide bu güvenlik gücünün Mısır, Ürdün, BAE ve Suudi Arabistan gibi Arap devletlerinin desteklediği “Filistinli ileri gelenlerden oluşan bir konsey” tarafından denetlenmesi öngörülüyordu.

Ancak İsrail’i resmen tanıyan ve ilişkileri normalleştiren Birleşik Arap Emirlikleri dahil Arap devletleri, “İsrail’in bölgedeki varlığına kılıf sağlayacağı” gerekçesiyle, bu senaryoyu reddediyor.

VOA Türkçe’ye konuşan uzmanlar, savaş sonrası Gazze’nin geleceği için açık, somut ve işleyebilecek bir plan ortaya konulmamış olmasını, İsrail’de iç siyaset dinamiklerine bağlıyor.

Washington’daki Ortadoğu Enstitüsü’nün (MEI) İsrail-Filistin programından sorumlu olan Khaled Elgindy, “Somut adımlar ortaya koymak bu savaşın sona ermesi için geri sayımı başlatacak. Bu da (Netanyahu’nun) yapmak istediği bir şey değil. İsrail’in Gazze işgalini sonlandırmasını kapsayan ve İsrailli yerleşimcilerin Gazze’ye geri gelmesi olasılığına kapıyı kapatan bir finalden söz etmeyi reddediyor. Bu, koalisyonun aşırı sağcı radikal kanadından dolayı yapabileceği bir şey değil. Aksi halde koalisyon çöker ve (Netanyahu) iktidardan gider” diyor.

İsrail Bölgesel Dış Politikalar Enstitüsü’nden (MITVIM) Yonatan Touval, Gazze’nin geleceği konusunda ortaya konulacak herhangi bir somut planın siyasi olarak İsrail’de her şekilde tartışmaya yol açacağı ve Netanyahu’nun şu anki kaygısının iktidarda kalmak olduğu konusunda hemfikir.

Amerikalı yetkililer, yenilenen ve reformdan geçen bir Filistin İdaresi’nin Gazze’deki yönetimden sorumlu olması yönünde bir öneride bulunmuştu. Yonatan Touval’a göre, bu da İsrail’deki mevcut hükümetin tüm siyasi yelpazesinde kabul görmeyecek bir formül.

İsrail-Suudi Arabistan normalleşmesinde süreç nerede tıkanıyor?

Eski ABD Başkanı Donald Trump döneminde imzalanan İbrahim Anlaşmaları (Abraham Accords) kapsamında İsrail, Birleşik Arap Emirlikleri ve Bahreyn ile ilişkileri normalleştirmişti.

7 Ekim’deki Hamas saldırısı ve sonrasında Gazze’de başlayan ve yaklaşık sekiz aydır devam eden savaş öncesinde, İsrail ve Suudi Arabistan arasındaki ilişkilerin de normalleşmesi için çaba yürütülüyordu.

Washington bu konudaki çabaları son dönemde yoğunlaştırdı. Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan geçtiğimiz haftasonu hem İsrail’de hem de Suudi Arabistan’da temaslarda bulundu.

Biden yönetiminden üst düzey yetkililere göre, ABD ve Suudi Arabistan arasında nükleer enerji, güvenlik ve savunma işbirliğine ilişkin anlaşma tamamlanmaya yakın. Ancak bunun bir uzantısı niteliğindeki İsrail-Suudi Arabistan normalleşmesinde giderilmesi gereken pürüzler var.

ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken Çarşamba günü Temsilciler Meclisi’nde düzenlenen oturumda Kongre üyelerinin sorularını yanıtlarken, iki ülke arasında normalleşmesinin olabilmesi için “Gazze’de sükunetin sağlanması ve gelecekte bir Filistin devletinin kurulmasının önünü açacak bir formülün olması gerektiğini” söyledi.

Suudi Arabistan İsrail ile normalleşme için anlaşma metnine, “Filistin sorununda iki devletli çözüme yönelik güvenilir bir yol“ öngören bir ifadenin girmesini talep ediyor.

Diplomatik temaslarda üzerinde durulan bu ifade daha önce gündeme gelen diğer ifadelere göre biraz daha yumuşatılmış olsa da, süreç yine tam da bu noktada tıkanıyor.

VOA Türkçe’ye konuşan her iki uzman, İsrail Başbakanı Netanyahu’nun koalisyonun aşırı sağcı üyeleri sebebiyle, “gelecekte bir Filistin devletinin kurulmasını ima edecek herhangi bir ifadeyi” kabul etmeyeceği görüşünde.

İsrail Bölgesel Dış Politikalar Enstitüsü’nden (MITVIM) Yonatan Touval çok zayıf bir olasılık olarak görse de, Netanyahu’nun hükümetin çökmesi pahasına arkasında yapıcı bir miras bırakmak adına, İran’la gerilimin tırmandığı bir sırada, Suudi Arabistan’la normalleşme için böyle bir formülü kabul edebileceği görüşünü dile getiriyor ve ekliyor: “Ancak çoğu gözlemciye göre Başbakan geride herhangi bir miras bırakmaktan vazgeçmiş görünüyor ve bu nedenle böyle bir sürpriz yapmayacağını düşünüyor.”

“Tercih anı”

ABD Dışişleri Bakanı Blinken’a göre ise İsrail için “tercih anı” yaklaşıyor. Blinken aynı Kongre oturumunda, “Şimdiye kadar bu İsrail için varsayımsal ya da teorik bir soruydu. ABD ve Suudi Arabistan arasındaki anlaşmaları tamamlayacağımızı varsayarsak, bu teorik soru onların cevaplamak zorunda kalacağı gerçek bir soru haline gelecek” dedi.

Suudi Arabistan için İsrail ile normalleşme ABD ile yapacağı anlaşma açısından stratejik önem taşıyor.

Ortadoğu Enstitüsü’nden Khaled Elgindy, “İsrail ile normalleşme, Suudi Arabistan’ın, ABD’den sivil nükleer program ve neredeyse bir NATO müttefiki ile eşdeğer olabilecek bir savunma anlaşması karşılığında ödemeye hazır olduğu bir bedel” diyor.

  • 16x9 Image

    Begüm Dönmez Ersöz

    Begüm Dönmez Ersöz medyadaki kariyerine 2006’daki İsrail-Lübnan savaşı sırasında CNN Türk’te simultane tercüman ve muhabir olarak başladı. 2014-2018 yılları arasında dış haber müdürü olarak görev yaptığı kanalda dış politika ve uluslararası diplomasiye ilişkin haberler hazırladı, özel röportajlar yaptı. IŞİD’le mücadele operasyonları döneminde çatışma bölgeleri dahil sahadaki ekibi yönlendirdi, ABD’de başkanlık seçimleri gibi özel yayınları yönetti. Merkezi Atlanta’da bulunan CNN’in editoryal, liderlik ve dijital gazetecilik programlarına katıldı. Boğaziçi Üniversitesi’nin gururlu mezunlarından. Begüm Dönmez Ersöz 2018’de göreve başladığı VOA Türkçe’de ABD dış ve iç siyasetinden uluslararası diplomasiye uzanan geniş bir alanda haber, röportaj ve yayın yapıyor. VOA Türkçe’nin Beyaz Saray ve Kongre muhabirliği görevini yürütüyor. Simultane çeviri ve gazetecilik becerilerini aynı potada eritebildiği bir işi olduğu için mutlu.

Forum

XS
SM
MD
LG