Türkiye Futbol Federasyonu (TFF), TFF Süper Lig ve TFF 1. Lig yayın haklarının gelecek üç sezon için, vergiler hariç yıllık 182 milyon dolar bedelle mevcut yayıncı BeIN Sports’a devredileceğini 2 Mart akşamı açıkladı.
Merkezi Katar’da bulunan medya grubu BeIN, 2001-2017 arasında futbol yayınlarını elinde bulunduran Digiturk’ü 2016’da satın almıştı. Böylece, Digiturk’ün ilk ihaleyi kazandığı 2001’den bugüne Türkiye’de futbol yayıncısı değişmemiş oldu. BeIN’in, 2 Mart Cumartesi ön anlaşması imzalanan sözleşmeyi tamamlaması durumunda yayıncı kuruluş, 27 yıl boyunca değişmemiş olacak.
İhale sonuçlanana kadar kamuoyuna bilgi aktarılmadı
Bu son ihalede TFF, geçmiş yıllardan farklı olarak, ne teklif veren tarafların kim olduğu ne de sundukları tekliflerin miktarı hakkında açıklama yaptı.
Federasyon, 3 Ocak’ta başlayan ihale süreciyle ilgili sadece iki açıklama yayınladı.
İhalenin sonuçlanmasının beklendiği 29 Şubat’ta Federasyon, “Yayın İhale Komisyonu’nun gelen teklifleri yetersiz bulması gerekçesiyle ihalesinin iptal edildiğini ve tüm ilgililere 2 Mart Cumartesi günü saat 13.00’e kadar tekliflerini iletmeleri için süre verildiğini” açıkladı.
Federasyon 2 Mart akşamı yayınladığı açıklamada ise “Verilen süre içerisinde TFF’ye ulaştırılan tek teklifin noter huzurunda açıldığını, Krea İçerik Hizmetleri ve Prodüksiyon A.Ş’nin (BeIN Media Group) sezon başına önerdiği 182 milyon dolarlık (KDV dahil 218 milyon 400 bin dolar) teklifin kabul edilerek ön anlaşma imzalandığını, yayın haklarının resmi olarak devredilmesi için hukuki sürecin 11 Mart’ta tamamlanmasının kararlaştırıldığını” duyurdu.
Federasyonun 29 Şubat’taki açıklamasında “ilgililer” diye andığı taraflardan birinin Saran Medya olduğu, ihalenin iptal edildiği 29 Şubat akşamı Saran’ın yaptığı açıklamayla resmiyet kazandı.
Saran Medya: “Mevcut yayıncı Türk futbolunu esir almıştır”
BeIN’den 60 milyon Euro daha yüksek teklif yaptığını iddia eden Saran Medya, TFF’yi “Türk futbolunu esir almış mevcut yayıncı ile devam etmek için kılıf uydurma” ile suçladı. “Grubumuz, bu ihale tiyatrosunun dekoru olmayı daha fazla kabul etmeyecektir” diyen Saran, TFF’nin kamu görevini yerine getirmediğini iddia etti ve “ihale sürecinin iptali için tüm hukuki yollara başvurulacağını” söyledi.
Haberin yayınından önce VOA Türkçe, Türkiye Futbol Federasyonu’na ulaştı. İhale süreci boyunca kamuoyunun neden hiç bilgilendirilmediğini ve Saran Medya’nın iddialarına dair cevabını sordu.
Federasyon yetkilisi, “hukuki sürecin tamamlanmasının beklendiğini, süreç tamamlandığında bir lansman ve basın toplantısı organize edileceğini, bu toplantıda soru sorulursa cevaplanabileceği, daha önce soru cevaplanamayacağı” bilgisini verdi.
Sorgulanan tercihler
TFF’nin, yayın haklarını devrederken yaptığı tercihler, geçmiş yıllarda da sorgulanmıştı.
Federasyon, Digiturk’le 2010’da imzaladığı yayın hakları sözleşmesini, Mayıs 2012’de ihale açmadan, 2015/2016 ve 2016/2017 sezonlarını kapsayacak şekilde uzattı. Doğan Grubu, ihale yapmadan sözleşme yenilenemeyeceği gerekçesiyle hem yargıya hem de Rekabet Kurumu’na başvurdu. Rekabet Kurulu’undaki karşı görüşlere rağmen sözleşme ve yayıncı değişmedi.
Federasyon, sonucunu Şubat 2022’de açıklayacağını duyurduğu bir önceki ihaleyi beş ayda sonuçlandıramadı. Haziran 2022’de başkan seçilen Mehmet Büyükekşi ihalenin iptal edildiğini ve yayın hakkının iki yıl için yine BeIN’e verildiğini duyurdu.
Tablo buyken, TFF Süper Lig ve TFF 1. Lig yayın haklarının 2026/2027 sezonu sonuna kadar yine aynı yayıncıya verilmesi, “Türkiye Futbol Federasyonu’nun BeIN Sports’u kayırdığı” yönündeki eleştirileri yoğunlaştırdı.
BeIN Kurumsal İletişim Direktörlüğü, VOA Türkçe’nin soru sorma girişimine, “2 Mart’ta yayınladığımız basın bülteni dışında bir açıklamamız yok” cevabını verdi. BeIN Media Group ile Digiturk CEO’su Yousef Al-Obaidly bu açıklamada, Süper Lig'in yayıncısı olmaya devam edecekleri için memnun olduklarını söylemişti.
Peki Türkiye futbolunun neredeyse “değişmez yayıncısı” haline gelen BeIN’e neden alternatif çıkmıyor?
İsmail Şayan: “Bu lig tüm yayıncılarını iflas ettirdi”
VOA’nın sorularını yanıtlayan spor ekonomisi uzmanı İsmail Şayan, “Herkes ligin peşkeş çekildiğini iddia ediyor ama verilere kimse bakmıyor” diyor.
Şayan, bugüne kadar ihaleyi alan medya kuruluşlarının, ekonomik karşılığı olmayan sözleşmelere imza attığına bu nedenle ya iflas ettiğine ya da ödeme yapamaz hale geldiğine dikkat çekiyor:
“Bu lig, bütün yayıncılarını batırdı. Teleon kanalı 1999’da ihaleyi 120 milyon 500 bin dolara aldı ancak ödeme yapamadığı için sözleşmeyi tamamlayamadı; 2000/2001 sezonunun ortasında yerini Digiturk’e bıraktı. Digiturk 2010’da ihaleyi 321 milyon dolara yeniledi. Ancak bu parayı ödeyemediği için 2013’te iflas etti ve Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’na (TMSF) devredildi.”
Şayan’a göre, Katarlılar’ın Digiturk’ü satın almasından sonra da durum değişmedi: “Digiturk, ödeyemediği 321 milyon dolar nedeniyle iflas ederken BeIN bir sonraki ihaleyi 500 milyon dolara aldı. İlk iki yıl düzenli ödedi fakat üçüncü yıl o da ‘ödeyemiyorum, verdiğime razı olun’ dedi. İhale rakamlarının ekonomik karşılığı olmadığını ne federasyon ne de kulüpler görmek istiyor. Kör bir açgözlülük sözkonusu.”
“Rekabet ortamı, 2010’daki ihalenin uzatılmasıyla tamir edilemez şekilde bozuldu”
İsmail Şayan’a göre, 2010’da ihaleyle Digiturk’le dört artı bir yıl için imzalanan sözleşmenin, 2012’de ihale yapılmadan iki yıl daha uzatılması rekabet ortamını geri dönülmez biçimde zedeledi. Şayan bu kararla, “Türk futbolunun kendi eliyle bir yayıncı tekeli yarattığını” savunuyor:
“Uluslararası normlara göre yayın ihalesi ortalama üç yılda bir yapılır. Yayın haklarının yedi yıllığına devredilmesi, alternatif oluşturabilecek, gelişime katkı sağlayabilecek girişimlerin uzak kalmasına neden oldu. Ve Türk futbolu böylece, kendi eliyle bir tekel yaratmış oldu.”
“Futbolcuyu havaalanında karşılayan taraftar dünyayı heyecanlandırsa da futbolumuz aynı ilgiyi çekmiyor”
Federasyon, bugün yayınladığı infografikte, Türkiye’nin, Avrupa’nın beş büyük ligi; sırasıyla İngiltere, Almanya, İspanya, İtalya ve Fransa’nın ardından, yayın gelirlerinde altıncı sıraya yükseldiğini açıkladı.
Ancak İsmail Şayan’a göre, bu tabloda yer alan ülkelerdeki yayıncılar, Türkiye’nin aksine izleyiciden para kazanabiliyor.
“Türkiye’de insanlar maç yayınlarını, para verilebilir bir şey gibi görmüyor” diyen Şayan, “Oysa Türkiye, spor yayıncılığının gelişimi için çok uygun bir pazar. Ama abonelik oranı yüzde 2’nin altında. Örneğin; İtalya’da abone sayısı bir dönem nüfusun yüzde 15’iydi; 9 milyon izleyici vardı. İngiltere’de maç yayınlarına 8 milyon civarında insan para ödüyor; nüfusun yüzde 12’si. Sadece Almanya’nın televizyonda maç izleme eğilimi bize benziyordu. O nedenle yayıncı 2003’te iflas etmişti. Ancak 2010’dan sonra orada da izleme sayıları yükseldi. Abone oranı nüfusun yüzde 5’ini gördü” diyor.
Yayın haklarının en değerli olduğu İngiltere Premier League’deki yayıncılar (Sky Sports, BT Bports ve Amazon Prime) yıllık 3,8 milyar Euro’luk ödemenin yaklaşık yarısını, yurtdışı yayınlardan elde ediyor. Şayan şöyle devam ediyor:
“2022’deki ihale öncesinde Türkiye’de yayın bedelinin 600 milyon dolar olması gerektiğini söyleyen vardı. Bu gelirler, ülke dışına yayın satabilen Avrupa ülkelerinde bile yok. Transfer edilen futbolcuyu havaalanında karşılayan taraftar dünya medyasını heyecanlandırsa da ligimizin futbol seviyesi aynı ilgiyi çekmiyor.”
Şayan’a göre Türkiye’de taraftar sadece yayın aboneliğinde değil, stadyumda da takımını yalnız bırakıyor; büyük takımların dışındaki maçlar çoğu kez boş tribünlere oynanıyor.
Cem Tınaz: “BeIN’in doğru iletişim ve pazarlama modeli uygulamıyor”
VOA’nın görüşüne başvurduğu, Hollanda’daki Lahey Uygulamalı Bilimler Üniversitesi Spor Yönetimi Programı Öğretim Üyesi Dr. Cem Tınaz, Türk Lirası’nın değer kaybetmesiyle mali tabloları daha da kötüye giden futbol kulüplerinin, yayıncı kuruluştan gelecek döviz gelirine daha da bağımlı hale geldiğini söylüyor.
Bununla birlikte, Tınaz’a göre BeIN, gelir arttırmak için doğru strateji uygulamıyor. Tınaz bunu şöyle açıklıyor:
“Bana göre BeIN’ın uyguladığı model doğru değil. Modern yayıncılıkla hiç uyuşmayan bir şekilde içeriği dışarıya kapıyor; sosyal medyada, YouTube’da erişim sağlamıyor. Ligin bir web sayfası, aktif yönetilen bir sosyal medya hesabı bile yok. Oysa içerik erişilebilir kılınmalı ki zaman içerisinde tüketim talebi oluşsun. Yayıncının varlık göstermediği bu mecralar, aslında ligin yarınını garanti altına alacak şeyler.”
BeIN, “kazanamadığı” oyunda kalmak için neden ısrar ediyor?
Peki ekonomik göstergeler ikna edici olmamasına rağmen BeIN, neden oyunda kalmak için ısrar ediyor?
VOA’nın sorusunu cevaplayan İstanbul Bilgi Üniversitesi Spor Yöneticiliği Bölümü Öğretim Üyesi, Ekonomist Dr Selçuk Özaydın, “Yapabileceğimiz politik yorumlar spekülasyondan öteye gitmez çünkü ne olduğunu bilmiyoruz. Ancak sadece Türkiye’de değil birçok ülkede politik bağlantılar ve farklı iş anlaşmaları nedeniyle, yabancı yatırımcılar futbola yatırım yapabiliyor” diyor.
2015’te Çinli CEFC Grubu’nun Çek Slayia Prag Kulübü’nü satın aldığını söyleyen Özaydın, o dönemde Çinliler’in Çek Cumhuriyeti’ndeki ulaşım ve altyapı ihalelerine talip olduğunu hatırlatıyor.
Özaydın, Türkiye’den yakın dönemli iki örneği şöyle sıralıyor:
“Fenerbahçe’nin sezon hazırlık kampını Rusya’da yapmasını, Koç Holding’in, iştiraki Arçelik’in Rusya’daki hisselerini satın aldığı Indesit’in görünürlüğünü arttırmak istediğine yoranlar olmuştu. Birleşik Arap Emirlikleri merkezli City Football Group geçtiğimiz günlerde Başakşehir Futbol Kulübü’yle bir anlaşma imzaladı. Detayları verilmeyen bu işbirliğinin de son ihale ile bir ilgisi olabilir.”
BeIN’in stratejisini değiştirme ihtimali
Geçmiş yıllardaki mali tabloya bakıldığında BeIN’in son ihalede teklifini neden yükselttiğine makul bir açıklama bulamadığını belirten Özaydın, yayıncının, bundan sonra ekonomik başarıyı önceleyen adımlar atabileceği ihtimalini de göz ardı etmiyor.
"BeIN, şimdiye kadar içeriğine erişimi arttırmak için etkili bir strateji izlemiyordu. Sosyal medya aktif kullanılmıyor, görüntü paylaşanlar uyarılıyordu. BeIN bundan sonra Süper Lig’in görünürlüğünü arttırıp, reklam ve sponsorluk gelirlerini yükseltmek isteyebilir. Aynı şekilde korsan ve kaçak yayınları engelleme konusunda devletten garanti istemiş olabilir. Çünkü bunlar nedeniyle gelirde çok kayıp yaşanıyor.”
Forum