İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW), "Türkiye'nin on binlerce Afgan'ı İran sınırından düzenli olarak geri ittiğini" bildirdi.
Raporda, Türkiye’nin Afganlar'ı, uluslararası koruma taleplerini kısmen veya hiç incelemeden doğrudan sınır dışı ettiği kaydedildi.
HRW tarafından hazırlanan "Kimse Bana Afganistan'dan Neden Ayrıldığımı Sormadı" başlıklı 79 sayfalık raporda, Taliban'ın Afganistan'da yönetimi ele geçirmesinden bu yana Türkiye’ye kaçan Afgan göçmenlerin durumu ele alındı.
İnsan Hakları İzleme Örgütü, sınırdan geri itilen 68 Afgan ile yaptığı görüşmeye raporda yer verdi.
Göç İdaresi Başkanlığı'nın (GİB) 20 Ekim 2022 itibarıyla paylaştığı rakamlara da yer verilen raporda, sınır dışı edilen Afganlar'ın sayısındaki artışa vurgu yapıldı. Raporda, artış şu cümlelerle özetledi:
“'(GİB)ülkemize girişi engellenen düzensiz göçmen sayısı 238 bin 448' dedi ki, bunların büyük çoğunluğu Afgan’dı. Türkiye, 2022 yılının ilk sekiz ayında 44 bin 768 Afgan'ı da hava yoluyla Kabil'e sınır dışı ettiğini bildirdi; bu rakam 2021 yılının ilk sekiz ayına göre yüzde 150'lik bir artışa işaret ediyor.”
"Bizi coplarla ve demir çubuklarla dövdüler”
Raporda, İran sınırından geri itilenlere şiddet uygulandığı öne sürülerek şu görüşlere yer verildi:
"İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün görüştüğü ve yanlarında kadın bir aile üyesi olmadan seyahat eden tüm erkekler Türk yetkililerin kendilerini veya beraberlerindeki diğer kişileri darp ettiğini veya bu kişilere başka şekillerde kötü muamelede bulunduklarını ya bizzat yaşamış ya da buna tanık olmuşlar. Bunların birçoğu da Türkiye'nin İran sınırına yaklaştıklarında ya da bu sınırı geçmeye çalıştıkları sırada Türkiyeli sınır yetkilileri tarafından kendilerine ateş açıldığını bildirdiler.”
Paktia Eyaleti'nden gelen 25 yaşındaki bir gazetecinin, İran'dan Türkiye'ye geçiş hikayesine de yer verilen raporda, gazetecinin yaşadıkları şöyle dile getiriliyor:
"Onlara gazeteci olduğumu, hayatımın tehlikede olduğunu ve Türkiye'de kalmayacağımı, Avrupa'ya gitmek istediğimi söyledim ama beni dinlemediler. Bizi coplarla ve inşaatlarda kullanılan türden demir çubuklarla dövdüler.”
“Türkiye’ye gelen Afganlar koruma başvurusu yapamıyor”
HRW yetkilileri, Taliban’ın yönetime gelmesinin ardından, Afganistan’ın tamamında ciddi kısıtlamalar getirdiğini, intikam cinayetleri, eski hükümet yetkilileri ile güvenlik güçleri personelinin zorla kaybettirilmesi, gazetecilerin gözaltına alınıp dövülmesi, IŞİD savaşçısı olduğu iddia edilen kişilerin yargısız infazı gibi ihlaller gerçekleştirdiğine vurgu yaptı.
Taliban’ın IŞİD tarafından hedef alınan Hazaralar gibi etnik grupları korumakta yetersiz kaldığı da raporda yer aldı.
Türkiye'ye gelen Afgan erkeklerin hiçbirinin İl Göç İdaresi Başkanlıklarına (İGİB) uluslararası koruma başvurusunda bulunamadığını iddia eden HRW, bunu nedenini şöyle açıklıyor:
“Kendilerini kadın ya da çocuklardan oluşan bir aile grubunun parçası olarak tanıtmayan erkeklere düzenli olarak, girmek istedikleri İGİB ofisinin kapalı olduğu, ofisin Afgan erkeklerden başvuru almadığı söylenmiş ya da aylar sonrasına randevu verilmişti; geri geldiklerinde ise başvuru yapmaları yine mümkün olmamıştı.”
Türkiye’de güvelik güçlerinin çok sayıda kayıt dışı Afgan’ı yakalayarak idari gözetim altına aldığı ve genellikle gönüllü geri dönüş formlarını imzalamaları için onları zorlayarak ya da kandırarak, sınır dışı ettiği iddiasına da raporda yer verildi. Raporda, “Türkiye hükümeti, bunların gönüllü geri dönüşler olduğu yolundaki kurguyu ısrarla anlatmayı sürdürüyor” yorumu yapıldı.
“Belgelerdeki imza ve parmak izleri hileli”
HRW raporunda sınır dışı belgelerindeki imza ve parmak izlerinin hileli olduğu öne sürülerek, "İnsan Hakları İzleme Örgütü sınır dışı edilmek üzere olan birçok Afgan’a sığınma talebinde bulunma veya sınır dışı edilmeye itiraz etme fırsatı verilmediğini ve gönüllü geri dönüş formlarındaki imza veya parmak izlerinin genellikle zorla veya hileyle alındığını veya bunların sahte olduğunu tespit etti.
Geri itme uygulamaları Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi kapsamındaki toplu sınır dışı etme yasağı, Medeni ve Siyasi Haklar Uluslararası Sözleşmesi'ndeki adil yargılanma hakkı ve 1951 Mülteci Sözleşmesi kapsamındaki mültecilerin hayatlarının veya özgürlüklerinin tehdit altında olacağı yerlere geri gönderilmelerini yasaklayan geri göndermeme (non-refoulment) ilkesi de dahil olmak üzere birçok bağlayıcı insan hakları hukuk normunu da ihlal etmektedir. Geri gönderme (refoulment) Türkiye’nin iç hukuku uyarınca da yasaktır” denildi.
İnsan Hakları İzleme Örgütü’ne göre, Türkiye sığınma hakkına erişimi engellemesi, sığınma talebinde bulunacağı anlaşılan kişileri geri göndermesi ve göçmenler ile uluslararası koruma talep eden kişilere yönelik başkaca hak ihlallerinde de bulunması nedeniyle, AB Sığınma Prosedürleri Direktifi’nin 38. Maddesinde belirlenen güvenli üçüncü ülke kriterlerini karşılamıyor.
“Türkiye ve AB’ye çağrı”
İnsan Hakları İzleme Örgütü Mülteci ve Göçmen Hakları Direktörü Bill Frelick, Türkiye’ye Afganların geri gönderilmesine son vermesi çağrısı yaptı.
Afganlar'ın iltica başvurusu yapmasına fırsat tanınmasını isteyen Frelick, "Türkiye dünyada en fazla mülteciye ev sahipliği yapan ülke olarak haklı bir uluslararası takdir ve destek kazanmış olsa da aynı zamanda çok sayıda Afgan'ı sınırlarından geri itiyor ya da uluslararası koruma taleplerini kısmen inceleyerek veya hiç incelemeden Afganistan'a sınır dışı ediyor.
Türkiye, Afganlar'ın sınırlarından düzenli olarak geri gönderilmesine derhal son vermeli ve sınır dışı edilmekle karşı karşıya kalan tüm Afganlara iltica başvurusunda bulunma fırsatı tanımalıdır” şeklinde konuştu.
Frelick, AB’nin Türkiye’nin güvenli üçüncü ülke olduğu bahanesinin arkasına sığınmaması gerektiğine dikkat çekerek, “AB üyesi hiçbir ülke, Türkiye'nin kendileri için güvenli bir üçüncü ülke olacağı bahanesiyle Afganların ya da diğer ülke vatandaşlarının iltica talebini reddetmemelidir. AB'nin Türkiye'ye verdiği göç yönetimi desteği, bu desteğin insanların sığınma haklarının ellerinden alınmasına ya da hayatlarının veya özgürlüklerinin tehdit altında olacağı yerlere geri gönderilmelerine katkıda bulunmayacağına dair açık ve fiili güvenceler verilmesi koşuluna bağlanmalıdır” diye konuştu.
Bu arada HRW, iddiaları bir mektupla İçişleri Bakanlığı yetkililerine sordu. Göç İdaresi Başkanlığı'nın 17 Kasım’da verdiği iddialar reddedildi. Mektupta, HRW’nin iddialarının önyargılı ve ihmalkar olduğu savunularak, raporun kabul edilmediği belirtildi.