Erişilebilirlik

“Türkiye’de Basın Özgür Değil”


3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü dolayısıyla VOA Türkçe’ye konuşan çeşitli sendikalar ve gazeteci örgütlerinden yetkililer, Türkiye’de basın özgürlüğünden söz etmenin mümkün olmadığını, gazetecilere yönelik baskının her geçen gün daha da arttığını söyledi.

Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Ankara Şube Başkanı Esra Koçak VOA Türkçe’ye yaptığı açıklamada, “Bugün basın özgürlüğü günü ancak bugün ülkemizde 38 tutuklu gazeteci varken, dışarıda da gazeteciler baskı altındayken böyle bir günü kutlamamız elbette olanaksız” dedi.


Gazetecilerin birçok sorunla karşı karşıya olduğuna dikkati çeken Koçak, şöyle konuştu:

“Haber takip ederken güvenlik güçlerinin şiddetine maruz kalırken, iş yerlerinde mobinge uğruyorlar, işsizlik alanın en büyük sorunlarından birini teşkil ederken, adliye koridorları gazetecilerin ne yazık ki uğrak yeri oldu. Elbette sendikasızlaştırma, örgütsüzleştirme basın iş kolunda karşımıza çıkan en önemli sorun diyebiliriz.”

"Mücadele şart"

2021 yılında 241 gazeteci yargılandığını, 28 gazetecinin de ceza aldığını belirten Koçak, “Türkiye’de gazeteciler sıklıkla toplumsal olayları, sokak eylemlerini takip ettikleri sırada gözaltına alındı. Türkiye’de gözaltına alınan gazeteci, basın çalışanı ve yayıncı sayısı en az 73 oldu. Gözaltına alınan 20’si kadın 73 gazetecinin çoğu iktidar politikalarına karşı protesto haklarını kullananların eylemlerini takip ettikleri sırada gözaltına alındı. Türkiye’de 2021’de fiziksel şiddete uğrayan gazeteci sayısı tespit edilebildiği kadarıyla en az 115 oldu” ifadelerini kullandı.

Tüm bu verilerin Türkiye’de basın özgürlüğünden bahsetmeyi imkansız kıldığını vurgulayan Koçak, “Bu da gösteriyor ki mücadele şart. Gazeteciler sendikalar, dernekler ve diğer tüm yapılanmalarda biraraya gelerek basın ve ifade özgürlüğünü tesis etmek için mücadelenin yollarını aramalıdır” dedi.

‘‘RTÜK ve Basın İlan Kurumu basın yayın organlarının üzerinde Demokles’in kılıcı’’

Türkiye Devrimci İşçi Sendikalar Konfederasyonu (DİSK) Basın İş Genel Başkanı Faruk Eren de, Türkiye’de gazetecilerin zor günlerden geçtiğini, basın özgürlüğüne karşı saldırılarının hız kesmediğini, buna rağmen hakikati arayan gazetecilerin varlığının da her yıl olduğu gibi bu 3 Mayıs’ta da gazetecilik adına umut verici olduğunu söyledi.

VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Faruk Eren, ‘‘Yıllar geçiyor ve bir şey hiç değişmiyor. Türkiye basın ve ifade özgürlüğünü engelleyen ülkelerin başındakilerden biri. Yüzlerce, binlerce insan fikirlerini söyledikleri için, gazeteciler haber yaptıkları için soruşturuluyor, yargılanıyor, sabaha karşı evleri basılarak gözaltına alınıyor, hatta tutuklanıyorlar. RTÜK ve Basın İlan Kurumu basın yayın organlarının üzerinde Demokles’in kılıcı. İktidara biat etmeyi reddedenler çoğunlukla finansal olarak devletin elindeki aygıtlarla keyfi olarak baskı altına alınıyor. Adını açıkça koyalım; ‘partizanlaşmış’ güvenlik güçleri kendilerinden olmayan gazetecilere düşmanca davranıyor. Bunlar yetmezmiş gibi Saray’ın iletişim başkanı kimin gazeteci olup olmadığına karar vermeye kalkıyor. Ama bu karanlık mutlak değil. Çünkü bu ortamda dahi cesurca hakikati anlatmaya çalışan gerçeklerin peşinde koşan gazeteciler var’’ diye konuştu.

“Gazetecilik cezalandırılmamalı”

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nden (TGC) “Dünya Basın Özgürlüğü Günü” dolayısıyla yapılan açıklamada da, Türkiye'de özgür bir basından söz etmenin mümkün olmadığı belirtilerek, “Gazetecilerin haklarının ihlal edildiği, haberin serbest dolaşımının, adil yargılanma hakkının ve yurttaşların habere erişiminin engellendiği bir ülkede gazetecilik yapmaya çalışıyoruz” denildi.

İktidara ve siyasetçilere seslenilen açıklamada ayrıca, “Gazetecilik mesleğini ve haberi suç gören, gazeteciyi hedef gösteren anlayıştan vazgeçmeye, haberin serbest dolaşımını sağlamaya çağırıyoruz. Cezaevindeki gazetecilerin serbest bırakılmasını, gazetecilerin çalışmasının ve örgütlenmesinin önündeki engellerin kaldırılmasını, gazeteciliğin cezalandırılmasından vazgeçilmesini istiyoruz” ifadelerine yer verildi.

“Basın özgürlüğü her zamankinden daha büyük tehdit altında”

Basın Konseyi de, “Dünya Basın Özgürlüğü Günü’nün kutlandığı bugün Türkiye’de, ne yazık ki ifade ve basın özgürlüğü her zamankinden daha büyük tehdit altında. Medyanın yüzde 95’ini tam kontrolüne alan iktidar, neredeyse tek merkezden yönetip propaganda aygıtı gibi kullanıyor. Eleştirel yayın yapan bağımsız medyayı kendisine ‘muhalif’ gören iktidar, özerkliğini yitiren Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) ve Basın İlan Kurumu’nu (BİK) aparat olarak kullanarak, yayın kuruluşlarını ekonomik yönden çökertilip susturulmaya çalışılıyor” açıklamasında bulundu.

Gazetecilerin tüm olumsuzluklara karşın umudunu yitirmediğinin kaydedildiği açıklamada ayrıca, “Basın Konseyi olarak bir kez daha Türkiye’de demokrasi, ifade ve basın özgürlüğünün evrensel standartlara ulaşacağı; Dünya Basın Özgürlüğü Günü’nün coşkuyla kutlanacağı günlere kavuşma azim ve kararlığında olduğumuzu bildiririz” denildi.

Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD) de, “Düşünceyi yayma hakkı kapsamında temel özgürlüklerimiz arasında yer alan basın özgürlüğü, siyasi iktidar-sermaye-yargı üçgeninde hapsedilmeye çalışılmaktadır. Varlık amaçlarından saparak AKP iktidarının adeta uzantısı misyonuyla kararlar alan RTÜK, BİK ve mahkemeler; ne yazık ki halkın çıkarlarını, bir siyasi anlayışın iktidarına kurban etmiş durumdadır” açıklamasında bulundu.

Kadın gazetecilere en fazla şiddet uygulanan ülke: Türkiye

Diğer yandan, Gazetecilikte Kadın Koalisyonu (CFWIJ) 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü dolayısıyla bu yılın ilk çeyreğine ilişkin yayınladıkları raporu paylaştı.

Rapora göre bu yılın ilk üç ayında kadın gazetecilere en fazla şiddetin uygulandığı ülke Türkiye oldu. Türkiye’yi sırasıyla Rusya, Kanada, Hindistan ve Ukrayna takip etti. CFWIJ, Türkiye’de bu yılın ilk üç ayında 63 kadın gazeteciye yönelik yargı yoluyla taciz, saldırı ve tehdit vakası kaydetti.

Dünyada en fazla kadın gazetecinin hapiste olduğu ülke ise Çin oldu. Çin’i, İran, Belarus, Myanmar ve Türkiye takip etti.

  • 16x9 Image

    Aslı Aral

    Ankara doğumlu Aslı Aral, ODTÜ Koleji’ni bitirdikten sonra lisans eğitimini Bilkent Üniversitesi İletişim ve Tasarım bölümünde, yüksek lisans eğitimini ise Londra'daki Westminster Üniversitesi'nde uluslararası gazetecilik ve yayıncılık üzerine yaptı. Mesleğe 2003 yılında Voice of America (VOA) Türkçe Servisi Ankara muhabirliğiyle başlayan Aral, 2004-2005 döneminde mezunu olduğu Bilkent Üniversitesi İletişim ve Tasarım bölümünde gazetecilik ve haber yazma dersleri verdi. 2006 yılında yabancı dil bilen muhabir sınavıyla Anadolu Ajansı'nda (AA) çalışmaya başlayan Aral, AA'da 2006-2009 yıllarında diplomasi muhabirliği yaptı. 2009 yılında AA'nın Londra Temsilcisi olarak İngiltere'ye atanan Aral, burada birçok uluslararası zirveyi, İngiltere'nin Brexit sürecini, İskoçya bağımsızlık referandumunu, Londra Olimpiyat Oyunlarını ve çok sayıda uluslararası olayı takip etti. 2017'de Türkiye'ye dönen Aral, 2021'de BM Uluslararası Göç Örgütü'ne (IOM) iletişim danışmanlığı yaptı. Aral, 2022'den bu yana ise VOA Türkçe Servisinde editörlük görevi yürütmektedir.

XS
SM
MD
LG