Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşu öncesinde Osmanlı İmparatorluğu’nun 24 Nisan 1915 tarihli Ermeni nüfusa yönelik “tehcir (zorunlu göç)” kararıyla yaşanan olaylar nedeniyle “soykırım” tartışması devam ediyor.
Türk Dışişleri Bakanlığı, yazılı açıklamasıyla ABD Başkanı Joe Biden’ın da ilk kez geçtiğimiz yıl kullandığı aslında uluslararası boyutta hukuki bir tanımlama olan “soykırım” ifadesiyle 24 Nisan 1915 sonrasındaki olaylarda hayatını kaybedenler için yapılan anma açıklamalarına tepki gösterdi. Bakanlıktan yapılan açıklamada, “1915 olayları konusunda tarihi olgularla ve uluslararası hukukla bağdaşmayan açıklamaların geçerliliği bulunmamaktadır. Buna ABD Başkanı Biden’ın 2021 yılında yaptığı hatanın tekrarı niteliğindeki bugünkü talihsiz beyanı da dahildir. Siyasi saiklerle tarihi gerçekleri çarpıtan, bu tür açıklamaları ve kararları reddediyor, bu yanlışta ısrar edenleri kınıyoruz. Tarihten husumet çıkarmaktan başka amaca hizmet etmeyen tek taraflı ve seçici yaklaşımlar ahlaken sorunlu, siyaseten art niyetlidir. İnsani ve vicdani duruş, etnik ve dini ayrım gözetmeksizin o dönemde yaşanan tüm acıların anılmasını gerektirir. Türkiye, Ermeniler dahil tüm Osmanlı nüfusunun yaşadığı acıları saygıyla anmaktadır. Bu acıları siyasete malzeme yapma girişimlerini reddediyoruz. Türkiye, 1915 olayları gibi tarihin tartışmalı dönemlerinin önyargısız biçimde, bilimsel ve hukuki esaslar çerçevesinde araştırılması ve adil bir hafızaya ulaşılması gerektiği görüşündedir. Bu anlayışla Türkiye, Ortak Tarih Komisyonu kurulmasını önermiş, arşivlerini açmıştır. Türkiye, bölgesinde ve dünyada barış ve istikrarın hakim olması, işbirliği ruhunun öne çıkması için çaba göstermektedir. Ermenistan’la başlatılan normalleşme girişimi bu anlayışın bir başka tezahürüdür” denildi.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da, hukuki bir kavram olan “soykırım” ifadesiyle Türkiye’ye yönelik suçlamada bulunulduğunu belirtilerek, bunun yabancı liderler bakımından çelişkili bir tutum ve “ikiyüzlülük” olduğunu bildirdi.
HDP’li Paylan’ın kanun teklifi gerilim yarattı
Bu arada HDP Diyarbakır Milletvekili Garo Paylan’ın TBMM’ye 24 Nisan’ın 107’nci yıl dönümü gerekçesiyle sunduğu “Ermeni Soykırımı’nın Tanınması” kanun teklifi tartışması da gündemde. Paylan’ın, “Ermeni halkının yarasını iyileştirecek tek toplum Türkiye toplumu, tek meclis ise Türkiye Büyük Millet Meclisi’dir. Ermeni Soykırımı bu topraklarda gerçekleşti ve adaleti ancak bu topraklarda, Türkiye’de sağlanabilir” açıklamasıyla 22 Nisan’da sunduğu teklife iktidar ve muhalefet cephesinden tepkiler geldi. AKP’li TBMM Başkanı Mustafa Şentop, Paylan’ın “soykırım failleri” olarak nitelendirdiği bazı tarihi kişilikler ile ilgili de kamusal mekanlarından isimlerini kaldırmak gerektiğini savunduğu kanun teklifini işleme koymadı ve iade etti. Şentop’un TBMM İç Tüzüğü’ne aykırı olması nedeniyle teklifi iade ettiği açıklandı. Adalet Bakanı Bekir Bozdağ da, Şentop’un teklifi iadesini destekledi. AKP Parti Sözcüsü Ömer Çelik ise, “Bu teklif, Azerbaycan’nın desteklediği Türkiye ile Ermenistan arasında başlayan normalleşme sürecine dönük de bir sabotaj girişimidir. Sabotaj şebekesi ve sözde soykırım lobisi aynı çatı altında barınmaktadır. İlgili şahıs derhal Yüce Türk Milletinden özür dilemelidir. Bu konuda gereken hukuki takibatı yapacağız” tepkisi gösterdi. İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener ise, “TBMM'ye verdiği sözde 'soykırım' teklifiyle, milletimizin başını yere eğdirmeye kalkan hadsizliği şiddetle kınıyorum. Büyük Türk Milleti'nin, gurur duyulacak bir tarihi vardır. Bizler burada oldukça, hiçbir kirli ajanda bu gerçeği değiştiremez” tepkisini aktardı. Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal da,“102. Kuruluş yıldönümünü dün kutladığımız TBMM üyesi bir HDP milletvekili tarafından insanlığın yüzünü kızartacak zulüm ve soykırımlara maruz kalmış Türk Milletine karşı ‘soykırım’ iddiasını şiddetle reddediyorum!” tepkisini paylaştı.
“Ermenistan ile normalleşme engellemelere rağmen devam edecektir”
Avrasya İncelemeleri Merkezi (AVİM) Başkanı Emekli Büyükelçi Alev Kılıç ise, 24 Nisan’ın yıldönümü kapsamındaki tartışmalara yönelik Türkiye ile Ermenistan arasındaki normalleşme sürecine dönük engellemelere işaret etti. “Soykırım” ifadesi hukuki bir kavram iken aksi şekilde kullanıldığını vurgulayan Kılıç, engellemelere rağmen aklı selim gereği yürütülmesi gerektiğini söylediği Ermenistan ile normalleşme sürecinden vazgeçilmeyeceği görüşünü aktardı.
Ankara Üniversitesi Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Levent Kayapınar ile Kafkas Dilleri ve Kültürleri Bölümü Başkanı Prof. Dr. Birsen Karaca’nın ev sahipliğinde, 24 Nisan öncesinde “Ermeni Terörü ve Şehit Diplomatlarımız” konferansı gerçekleştirildi. Bu kapsamda uluslararası arenada, Türkiye’nin yaşadığı terör saldırılarıyla kaybettiği diplomatları anımsayan tutum sergilenmemesi ele alındı. Bu konferans sonrasında VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan AVİM Başkanı Kılıç ve Analist Hazal Çağan Elbir, Ermenistan ile normalleşme sürecinden olumlu sonuçlar beklendiğini ifade etti.
Emekli Büyükelçi Kılıç, Biden’ın “soykırım” ifadesini kullanmasıyla ilgili “Osmanlı İmparatorluğu döneminde Anadolu’da soykırım işlendiğini ifade etmişti, yersiz ve talihsiz bir açıklamaydı. Son bir yıl içerisinde yine Biden’ın üç ayrı gelişmeye ilişkin soykırım ifadesini kullandığı görüyoruz. Biden, Çin’de Uygurlara, Myanmar’da Arakan’daki Müslümanlara ve Rusya’nın da Ukrayna’da soykırım yapıldığını ifade etti. Dolayısıyla soykırım tanımlamasının hafifletildiğini görüyoruz. Buna ilk tepki Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’dan geldi ve soykırımın hukuki bir kavram olduğunu, siyasetçilerce o kadar kolaylıkla kullanılmaması gerektiğini söyledi. Ümit ederim ki Başkan Biden da yaptığı hatanın bilincine varır ve bu söylemi kullanmaktan vazgeçer. Ama Türkiye’nin buna tepkisi kalıcıdır” değerlendirmesinde bulundu.
Kılıç, Türkiye ile Ermenistan arasında normalleşme sürecine ilişkin de “Aklı selim bunu gerektirmektedir. Türkiye ile Ermenistan komşu ülkeler, böyle de kalmaya devam edecekler. Her ikisi için de en yararlı çözüm iyi ilişkiler kurmaktadır. Türkiye sadece ikili iyileşme değil bölgesel barışa hizmet etmesi gerektiğine inanmaktadır. Ermenistan için de bu durum geçerlidir. Bütün engellemelere rağmen süreç gerçekleşiyor. Hali hazırdaki Ermenistan yönetiminin nasıl dışarıdan bir baskı altında kaldığını, radikal Ermeni unsurların başta Taşnak Sütyun olmak üzere baskısı altında kaldığını görüyoruz. Ama bütün bunlara rağmen bu süreç devam edecektir” dedi.