İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun “bayram için gidip dönmek isteyen Suriyelilere izin verilmeyecek” şeklindeki açıklamasının ardından Türkiye'deki sığınmacı tartışmaları yeniden gündeme geldi.
En son 2019 yılında bayramlaşmak için Suriye’nin Azez, Mare, Afrin Cerablus, El Bab gibi bazı bölgelerine giden sığınmacıların bayram ziyaretleri 2 yıldır pandemi nedeniyle durdurulmuştu. Yaklaşan Ramazan Bayramı’nda ülkelerine gitmek için hazırlık yapan Suriyelilerin birçoğu İçişleri Bakanı Soylu’nun açıklaması sonrası gitmekten vazgeçti.
VOA Türkçe İçişleri Bakanı Soylu'nun Suriyeli sığınmacıların bayram ziyareti ile ilgili kararını Gaziantep'teki Türk ve Suriyeli vatandaşların yanı sıra sivil toplum kuruluşlarına sordu.
Alınan kararın sığınmacılar açısından büyük bir sorun teşkil ettiğini ifade eden Yusuf Halaf, “Bize bayramda ülkenize gidebilirsiniz ama geri gelemezsiniz diyorlar. Bu doğru bir yaklaşım değil. Ben bayramda Suriye’ye gitmeyi düşünmüyorum zaten ama gidenler için de zor bir durum olacak. Bir kişi Suriye’deki anne babasını görmeye gidecek ama eşi ve çocukları burada geri gelemezse buradaki ailesi ne yapacak, nasıl geçinecek, iş yeri kapalı kalacak. Bu durum bence büyük bir sorun’’ dedi.
‘Ülkemizdeki savaş henüz bitmiş değil’
Bayram sonrası Türkiye’ye dönemezse işyerinin kapanacağını ailesinin de aç kalacağını belirten Ahmed Ramazan “Şu anda Türkiye’de herkes bize bayramda ülkenize gideceksiniz ama geri gelmeyeceksiniz diyor. Biz Suriye’ye gidersek orada ne yapacağız, iş yok, ev yok, para yok. Burası daha rahat, iş var ekmek var. Benim eşim burada, iş yerim burada eğer Suriye’ye gidersem burası nasıl olacak. Ben gidip gelemezsem buradaki ailem aç kalır. Annem, babam ve kardeşlerim de Suriye’de orada iş yok, ben burada çalışıp onlara yaşamaları için para gönderiyorum. Ayrıca ülkemizde halen savaş var, savaş henüz bitmiş değil’’ diye konuştu.
Suriyeliler’in toplu bir şekilde ülkelerine gönderilmedikleri sürece alınan kararların saçma olduğuna vurgu yapan Ali Karakuzulu “Ülkemize 10 yıl önce gelen Suriyeliler burada düzenini kurmuş, aileleri burada. Kendisi giderse burada kalan ailesi ne yapacak. Bence alınan bu karar çok saçma. Ya Suriyelileri toplu bir şekilde ülkelerine gönderecekler ya da geri dönmemeleri konusunda bir şart koşmayacaklar’’ şeklinde konuştu.
‘Avrupa’daki Türkler bayramlaşmaya geliyorsa, Suriyeliler de gidebileli’
Yıllardır Suriyeli komşularıyla aynı sokakta esnaf olduğunu ve bir sorun yaşamadığını vurgulayan Selahattin Dal, her milletin içerisinde iyi ve kötü insanların olabileceğine dikkat çekerek “Bu insanlar 10 yıldır burada bir düzen kurmuşlar, yeniden ülkelerine gidip bir düzen kurmaları lazım. Bu insanların hayatlarından 15-20 yılları tekrar gidecek. Suriyeliler iyi ya da kötü bizimle iç içe oldular, yapacak bir şey yok, bu duruma alışacağız. Bayramda gidenler de Suriye’deki yaşlılarını, yerini yurdunu görüp geri geliyor. Biz de bayramda akrabalarımızı ziyarete gidiyoruz. Bizim de Avrupa’da yaşayan insanlarımız gelip yakınlarını görüp tekrar dönüyorlar. Ayrıca herkesi aynı kefeye koymaya gerek yok. Türkler’de de kötüsü var Suriyeliler’de de kötü insan var. Biz burada esnafız, dükkanlarımız yan yana, Suriyeliler’in bir kötülüğünü görmedik’’ ifadelerini kullandı.
‘Siyasilerin söylemleri nefret suçunu oluşturuyor’
Devletlerin sığınmacı ve mülteciler konusunda uluslararası sözleşmelere uymak gibi bir yükümlülüklerinin olduğunu hatırlatan Gaziantep Barosu İnsan Hakları Merkezi Üyesi Avukat Bülent Duran sözlerinin devamında şu ifadeleri kullandı:
“Şu anda mülteci dediğimiz insanlar, bir dönem Suriye’de yaşayan ve vatandaşlık hakları olan insanlardı. Suriyeli sığınmacılar yaşanan bu savaşın aktörleri veya tarafları değildi. Savaşın asıl aktörleri birçok uluslararası güçler ve devletlerdi. Şu an buraya gelen insanlar savaştaki taraf olmayan mazlum olanlardır. Dolayısıyla bu insanların uluslararası sözleşmelerden, evrensel beyanname ve Cenevre sözleşmesinden kaynaklı olarak da koruma altına alınması ve korunması gereken devletlerarası sözleşmelerden dolayı o devletlerin yükümlülükleridir. Maalesef siyaset aktörleri yeri geldiğinde Suriyeliler’in bu durumunu pazarlık konusu eder, bu durumdan para karşılar veya seçimlerde oy manevrası olarak kullanırlar. 10 yıldır burada yaşayan bu insanlar için tekrar mülteci ve Suriye sorunu üzerinden tartışma konusu yapıyor olabilmek nefret suçunu işleyecektir. ‘Bu insanlar neden burada’ diye belki toplumsal saldırılara neden olacaktır. Bu kullanılan dil tehlikeli bir dildir. Birçok partinin genel başkanları da dahil olmak üzere İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun Suriyeliler’le ilgili bu söylemleri aslında toplumsal karşılık bulup nefret suçunu ve nefrete yönelik refleksleri harekete geçirebileceğinden dolayı bizce tehlikelidir. Çatışmalı bir durumun tekrar yaşanmasına neden olabilir. Ülkenize sığınmacı olarak gelen insanların hukuki anlamda korunması gerekir. Geri dönüşleri konusunda ise uluslararası güvenceler kapsamında hukuki güvenceleri yaratılması suretiyle rızaya bağlı olarak gerçekleşmelidir. Ben bir avukat olarak ve bir insan hakları savunucusu olarak kaygılıyım. Siyaset kurumundaki aktörlerin bu dilden vazgeçmeleri, kendilerine yüklenen ve tarafı oldukları sözleşmelerdeki hassasiyetleri yerine getirmeleri gerektiğini düşünüyorum.’’
‘Siyasilerin söylemleri insan onuruna aykırı’
Sığınmacılar için uygun zeminin hazırlanmadığı için şimdi böyle sorunların sık sık gündeme geldiğini belirten İnsan Hakları Derneği Gaziantep Şube Başkanı Sinan Taştekin, Suriye’de halen devam eden bir savaşın olduğuna dikkat çekerek sözlerinin devamında şu ifadeleri kullandı:
“Sınır kavramı savaşların yaşandığı hiçbir yerde önemli değildir. Meseleye biraz daha geniş bir perspektiften bakıldığında yanı başımızda yaşanan bir savaştan kaynaklı insanlar mülteci olarak ya da geçici koruma sağlanan kişi olarak buraya geliyorlar ise burada hem sosyal, hem ekonomik hem de siyasal olarak bir alt zeminin hazırlanması gerekiyordu. Bu zemin hazırlanmadığından dolayı, ülkesine geri dönüşünün olacağını sürekli düşünen bir mülteci boyutunun yanı sıra cezai tehdit altında kalan bir boyut söz konusudur. Son dönemlerde muhalif partilerin bazılarının yanı sıra son olarak da İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun vermiş olduğu demeçler insan onuruna aykırı bir demeçtir. Çünkü hiçbir sınır insanların geri gönderilmesine zemin hazırlamazken Suriye’de halen devam eden bir savaş var. Sırf aileleriyle bayram ziyaretlerini geçirebiliyor diye ‘orada yaşamı tehdit eden bir durum kalmamıştır’ algısına gidilmesi yanlıştır. Ukraynalı mülteciler noktasında iktidar ‘kapımız herkese açık’ derken aynı zamanda dünyanın doğusuna yönelen gözlerin kapanması bizim için aslında biraz daha umut kırıcı bir durumdur.’’