28 yaşındaki bilgisayar öğretmeni Mehmet Can Güler ve 33 yaşındaki İstanbul Teknik Üniversitesi Gemi İnşaatı Mühendisliği mezunu Halil Onur Yazıcıoğlu hayallerini gerçekleştirmek için çalıştıkları işleri bıraktı. Dijital oyunlar oynamayı çok seven iki gencin hayali kendi oyunlarını yapmaktı. Hayalleri onları İzmir Büyükşehir Belediyesi ve Digi Game Startup Studio işbirliği ile oyun geliştiriciler için kuluçka merkezi olarak hayata geçirilen Oyun Geliştirme Merkezi’ne (OYGEM-Kule İzmir) getirdi. Güler ve Yazıcıoğlu, burada “Team Machiavelli” adını verdikleri oyun şirketini kurdu ve yatırım alarak “Castle of Alchemist” bilgisayar oyununu tasarlamaya başladı.
VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan şirketin kurucu ortağı Mehmet Can Güler, bilgisayar öğretmenliğini bırakarak oyun sektörüne atılmasının hikayesini şöyle anlattı: “Bilgisayar öğretmenliği çıkışlıyım ve bu mesleği de dört sene kadar yaptım. Mutlu olduğum bir meslekti tabii ki ama ben her zaman ürün geliştirme odaklı biriydim. Yaptığım ürünler yani ortaya çıkardığım şeylerle mutlu olan biriydim ve bu, çok oyun oynamamla da orantılı olarak bu tarafa kaymama neden oldu diyebilirim. Her zaman oyun oynadığım gibi oyun yapma hayalim de vardı. Öğretmenlik hayatımı sürdürürken bir yandan da oyun geliştirme işleriyle uğraşıyordum. Kendi kendimi geliştirmeye çalışıyordum. Bunun mühendislik olarak eğitimini almadım. Bu noktada ilk fırsatını bulduğumuz an Next Game Startup ya da Türkiye Bilişim Vakfı’nın kod ödülleri yarışması gibi girdiğimiz farklı farklı yarışmalardan, aldığımız farklı derecelerle bu işi yapabileceğimizi anladığımız an 'bu işe neden girmeyelim' dedik.”
Team Machiavelli’nin diğer kurucu ortağı olan Halil Onur Yazıcıoğlu da Youtube’dan İngilizce videolarla oyun yapmayı öğrenerek işi bırakma kararı aldığını söyledi: “Niye böyle bir çılgınlık yaptık mesleği bırakıp? Birincisi zaten kendi işimizi kurmak istiyorduk. İkincisi de iş gibi bir işte değil de daha çok zevk aldığımız, hobi olarak yaptığımız bir işte çalışmak istiyorduk. O yüzden böyle bir girişimimiz oldu. Ben tamamen kendi kendine öğretmiş bir insanım bu işleri. Tamamen YouTube'dan İngilizce videoları takip ederek bu noktaya geldim. Dedim ki ‘bu işin bir matematiği var. Bunları, bunları yapmamız lazım. Bu insanlarla tanışmamız lazım.”
“Bir işte başarılı olmak istiyorsanız etrafınızı o işi iyi yapan insanlarla çevrelemeniz gerekiyor”
İki gencin yolu bu aşamada oyun geliştiriciler için kuluçka merkezi olan OYGEM’e ulaştı. Yazıcıoğlu, “Biz bir proje hazırladık ilk başta. Demo bir proje oldu. Bununla yarışmaya katıldık. Orada biz yarı finalist olduk. Biz elimizden geldiğince çok insana bu projeyi göstermeye, yapabileceğimizi göstermeye çalıştık. En sonunda da Digi Game Startup'la buluştuk ve onlara dedik ki 'biz bu işi yapabiliyoruz, demomuz da bu'. Onlar yarı finalist olmasına rağmen demoyu beğendiler. Bizim yapabileceğimizi, geliştirebileceğimizi gördüler. Biz aslında bu şekilde yatırımımızı bulduk. OYGEM'de beraber çalıştığımız insanlar var. Digi Game'in çatısı altında diğer insanlar var. Bir işte başarılı olmak istiyorsanız etrafınızı o işi iyi yapan insanlarla çevrelemeniz gerekiyor. İlk altın kural buydu bana öğretilen. OYGEM ve Digi Game, bizim etrafımızı bu işi yapan, bu işten geçinen, bu işi iyi yapan insanlarla çevrelememizi sağlıyor” dedi.
Yazıcıoğlu ve Güler, OYGEM çatısı altında oyun geliştiricilere sağlanan ofis ortamında, Eylül ayında piyasaya çıkarmayı hedefledikleri bilgisayar oyununu tasarlamaya devam ediyor. Bu süreçte yatırım almayı başardıklarını da kaydeden Güler, “Bizim gibi startup dediğimiz firmalar başka firmalardan ya da melek yatırımcılardan aldığı yatırımlarla oyunu çıkaracakları sürece kadar bir mali planlama yapıyorlar. Buradaki tek maliyetimiz işin giriş sürecinde bilgisayarlarımız. Yapacağınız farklı şeyler, reklam giderleri gibi giderler de olabiliyor. Planınızı yetiştirdiğinizde, oyunu sağlıklı bir şekilde çıkardığınızda kazancınızı oradan elde etmeye başladığınızda artık işleri daha iyi götürebiliyor oluyorsunuz. Bizim de bir zaman planımız var. Oyunumuzu umduğumuz süre boyunca Eylül civarı çıkarmayı planlıyoruz. Eylül’e kadar da mali yatırımımız değerlendirerek kendimizi geçindiriyoruz diyebilirim” diye konuştu.
Güler oyun sektörüne atılmak isteyen gençlere de önerilerde bulundu: “Etrafınızda bile sorduğunuzda, yaptığınız işi söylediğinizde 'iyi para kazanıyorsunuzdur' gibi tepkiler alabiliyoruz. Çünkü artık Türk medyasına da bu iyice yansımaya başladı. Böyle olunca gençler de buna heves ediyor. Gerçekten de Türk medyasında gördüğümüz, ses getiren milyar dolarlık şirket satışlarıyla zaten az çok bu durumları görüyoruz. Heveslendikleri kadar var tabii ki. Yani bilgisayar (oyunu) sektörü olarak şu an gelişen bir sektörüz. Mobil oyun sektöründe aslında daha iyiyiz diyebiliriz ülke bazında. Gerçekten çok iyi firmalar ortaya çıktı. ‘Top 10'ları oynadığımız mobil oyunlarımız var. Bu noktada bilgisayar sektörünün de hız kazanacağına eminim. Yani burada mobilden başlamak istenebilir. Bilgisayardan başlamak istenebilir. Konsol oyun yapmak istenebilir. İşlerine odaklandıklarında, iyi bir şey ortaya çıkardıklarında, peşinden gittiklerinde illaki buna destek olacak insanları da bulacaklardır.”
“Sadece kod yazmak ya da tasarım yapmak oyun çıkarmak için yeterli değil”
2022 yılında Gaziemir Fuar İzmir alanında faaliyete geçen OYGEM’de oyun geliştiricileri yatırımcılarla buluşturmanın yanısıra birçok alanda da destek sağlamayı amaçladıklarını söyleyen Digi Game Startup Stüdyo kurucu ortağı Doruk Demirsar, “Gençler buraya oyun yapmak için geliyor ya da geliştirdiği oyunu bir sonraki adıma taşımak için geliyor. Sadece kod yazmakla ya da sadece tasarımla olmuyor. Bu ikisi temel şartlar. Ama sadece bunlarla aslında bir oyunu piyasaya çıkarmak biraz zor. Farklı alanlarda desteklere ihtiyacı oluyor bu oyuncu ekiplerinin. Aslında bunların hepsini biz sağlıyoruz” dedi.
2019’da yaptıkları E-spor (elektronik spor) yarışmasının ardından İzmir’deki gençlerin oyun sektörüne yoğun ilgisini fark ettiklerini kaydeden Demirsar, yarışmalardaki oyun geliştiricilerin destek talep etmesi üzerine OYGEM’i hayata geçirdiklerini söyledi. VOA Türkçe’ye konuşan Demirsar, OYGEM sayesinde başka şehirlerden İzmir’e gençlerin oyun tasarlamak ve şirket kurmak amacıyla göç ettiğini vurguladı: “İzmir Büyükşehir Belediyesi ve İZFAŞ ile ‘nasıl katkı sağlayabiliriz bu ekiplere’ diye oturup kendi dersimizi çalıştık, ortak bir proje ortaya çıkardık. Bizler daha çok işin girişimcilik, yönetim ve teknik boyutunu, UX/UI dizaynı (Kullanıcı arayüzü tasarımı) olsun, oyunların trailer’i olsun, Steam gibi çeşitli satış platformlarında yapılacak pazarlama aktiviteleri olsun, bu alanları biz toparladık. OYGEM’i İzmir Büyükşehir Belediyesi ve İZFAŞ oluşturdu. Ofis ihtiyacı olana burada ofis sağlıyoruz. Saydığım diğer alanlarda ihtiyacı olan arkadaşlara bizler destek oluyoruz. Yatırımcı bulmalarına yardımcı oluyoruz. Mesela Konyalı bir ekibimiz vardı, onlar İzmir’e taşındı. Onlar da Kule İzmir’e geldiler, yatırım buldular. Burada şirketleştiler. Hatta şu an iki kişi aldılar, istihdama da başladılar.”
“Eğer oyun seviyorsanız, oyun oynuyorsanız mutlaka oyun yapmayı da düşünün”
OYGEM çatısı altında oyun geliştiren 10 ekip bulunduğunu söyleyen Demirsar, ekip liderlerinin oyun sektörüne yeni girmek isteyen gençlere eğitimler verdiğini de belirtti: “Aynı zamanda aslında oyun sektöründe bir diğer ihtiyaç alanı insan kaynağı. Dolayısıyla burada yetişmiş insan kaynağı bulmak da çok kolay değil. Buna yönelik bir eğitim programı tasarladık. Burada eğitim verenler OYGEM’de bulunan, ofisleri olan ekiplerin liderleri. Tamamen uygulamaya yönelik, hiçbir şey bilmeyen arkadaşlar geliyor, katılıyorlar. Burada alınan eğitimler sonucunda stajyer olarak sektöre giriyorlar. Şu ana kadar birçok arkadaşımız stajyer olarak başlayıp ‘junior developer’ olarak kariyerine devam ediyor. Bunlar tabii gördükçe bize mutluluk veren şeyler.”
Demirsar, sınırlı bir zaman içinde işbirliğine dayalı oyun geliştirme etkinliği olan ‘game jam’ ve ‘hackathon’lar düzenlediklerini de söyleyerek gençleri bu etkinliklere katılmaya davet etti: “Şu an dünya büyük bir değişimin eşiğinde. Artık bildiğimiz eğitim politikaları çok efektif değil. Dolayısıyla istediğimiz her türlü kaynağa, her türlü bilgiye internetten ulaşabiliyoruz. Eğer oyun seviyorsanız, oyun oynuyorsanız mutlaka oyun yapmayı da düşünün. Çünkü aslında oynadığınız her oyunun size bir katkısı oluyor. Ne kadar çok oyun oynarsanız o kadar fazla oyun fikri denemiş oluyorsunuz. İhtiyacınız olan bütün bilgi de internette mevcut. Oturun, çalışın. Sonrasında yarışmalarımıza katılın, OYGEM'e gelin. Burada çeşitli insanlarla tanışıp takım çalışmasını öğreniyorsunuz. Beraber bir oyun yapma deneyimi kazanıyorsunuz. OYGEM çatısı altındaki şirketlerde bir sonraki aşamada staj yapma, burada işe girme ya da kendi şirketini kurma gibi bir yol haritası gayet aslında kolay. İki sene içerisinde kendini eğiterek kendi şirketini kuran ya da iyi şirketlerde çalışan hikayeler var. Biz bunları görüyoruz.”
“ABD’deki mobil oyunların yüzde 50-60’ı Türkiye’den çıkan oyunlar”
Türkiye’de oyun sektörünün başarısının dünyada giderek adından daha fazla söz ettirdiğini söyleyen Demirsar, “ABD’den örnek verecek olursak, ABD’de ios ve Android’de ‘top 10’daki mobil yani ‘hyper casual’ dediğimiz oyunların yaklaşık yüzde 50-60’ı Türkiye’den çıkan oyunlar. Türkiye’de farklı oyun türlerini oynayan 40-45 milyondan fazla oyuncu var. Hepimizin hayatına dokunuyor oyun. Dolayısıyla bu kadar geniş bir tüketici ağına ulaştığına göre bu, sektör büyüklüğünü de tahmin etmenize yardımcı olur. 2020’nin ilk üç ayı içerisinde yapılan şirket satışları 2 milyar dolar civarında. Dolayısıyla burada her ay artan, bizim sayıları takip etmekte zorlanacağımız kadar hızlı bir gelişme var. Her an yeni şirketler kuruluyor. Bu şirketler çok başlangıç aşamalarında 100-200 milyon dolar değerlemelerle çeşitli yatırımlar alıyor. Zaten Türkiye’deki 1 milyar doları aşmış girişimlerden de iki tanesi oyun şirketi” diye konuştu.