Rusya’nın Ukrayna’ya 24 Şubat sabahı saldırmasıyla başlayan savaş, Almanya’nın 2.Dünya Savaşı sonrasında izlediği güvenlik politikalarının değişmesine neden oldu.
Bugüne kadar sıcak çatışmaların olduğu bölge ve ülkelere silah satmama prensibini uygulayan Almanya, Ukrayna’ya doğrudan silah vermek kararıyla bu tabuyu yıktı.
Başbakan Olaf Scholz, Cumartesi akşamı Ukrayna’ya 1000 tank savar ve 500 stinger füzesi göndermeye karar verdiklerini ve silahların en kısa zamanda teslim edileceğini açıklamıştı. Federal Savunma Bakan Chritina Lambrecht silahların yola çıktığını ve muhtemelen bugün ulaşacağını belirtti.
Öte yandan Rusya’yı ekonomik ve mali açıdan çökertmeye yönelik, ülkenin uluslararası para transfer sistemi Swift’ten çıkarılmasına da onay veren Scholz, ardından dün de Federal Parlamento Bundestag’da Almanya’nın genel anlamda bir politika değişikliğine gittiğini ilan etti. Scholz, Almanya’nın bundan böyle Almanya’nın savunmasına yönelik yatırımların önemli ölçüde arttırılacğaını ve her yıl gayri safi milli hasılasının yüzde 2’den fazlasının savunmaya ayrılacağını da açıkladı.
‘Putin dostu’ eski Başbakan Gerhard Schröder eleştirilerin odağı
Almanya, Scholz’un sözleriyle "Rusya’nın saldırısının kendi politikaları açısından da bir dönüm noktası" olarak değerlendirirken, Berlin ile Moskova arasında uzun süredir birçok düzeyde devam eden ekonomik ve ticari ilişkilerin de sonu gözüktü. Bunların en önemlisi, Rusya’dan Almanya üzerinden Avrupa’ya doğal gaz getirmesi planlanan Kuzey Akımı 2 hattının dondurulması oldu. Alman hükümeti, Rusya‘nın Ukrayna’ya saldırısının çok kısa bir süre öncesine kadar, Rusya’ya sert önlem ve yaptırımlara karşı çıkmış, bunu maddi nedenlerle gerekçelendirmişti. Bu durum Almanya’da olduğu kadar, uluslararası bazda da büyük tepkilere neden oldu ve Alman siyasetinde Rusya lobicilerinin ağırlığına dikkat çekildi.
Bu bağlamda odaktaki en önemli isim ise Almanya eski Başbakanı Gerhard Schröder. 1998 yılında başbakanlık koltuğuna oturan ve 2005 yılına kadar da bu görevde kalan Sosyal Demokrat SPD’li Schröder, uzun bir süredir Rusya lobicisi ve ‘Putin dostu’ olarak tanınıyor. Başbakanlık koltuğunu Angela Merkel’e kaptırdıktan sonra milletvekilliğinden de istifa edip aktif siyasetten çekilen Schröder, 2006 yılında Rus doğal gaz devi Gazprom’a ait NEGO Company’nin Denetleme Kurulu Başkanlığı'nı üstlendi.
Sonraki yıllarda Vladimir Putin ile özel dostluk da kuran Schröder, Rusya-Almanya arasındaki doğal gaz boru hattını inşa eden Kuzey Akım’ın yönetimine girdi ve Rus petrol şirketi Rostneft’in Denetleme Kurulu Başkanı oldu. Geride kalan yıllarda yaptığı açıklamalarla Putin’e ve politikalarına açık bir şekilde destek veren, hatta 2014’de Kırım’ın işgalinden sonra Rusya liderini "Kusursuz bir demokrat" olarak tanımlayan Schröder, daha geçen hafta başında Rusya’ya arka çıkıp, Rusya’nın olası saldırısına karşı Almanya’dan silah talebinde bulunan Ukrayna’yı "Kılıç çekmekle" suçladı.
Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısı sonrasında ise, "Her iki taraf da hatalar yaptılar. Çatışmalar sona ermeli" şeklindeki açıklaması Alman siyasetinde büyük tepkilere neden olurken, bardağı taşıran son damla olarak nitelendi. SPD Eş Başkanı Lars Klingbeil Schröder’in Rusya ile mesleki ilişkilerine son vermesini istedi. Klingbeil, "Putin gibi bir saldırgan ve savaş çığırtkanı ile iş yapılmaz. SPD lideri eski bir başbakan olarak hiçbir zaman tamamen özel şahıs olarak davranılamaz. Bu yüzden Schröder Putin’le ilişkilerini bitirmeli" derken, meclisteki muhalefette yer alan Hrıstiyan Sosyal Birlik CSU‘dan "Schröder, Almanya’nın imajına zarar veriyor. Otokratlardan para alan birinin Alman vergi mükelleflerinin parasına ihtiyacı yok. O nedenle devlet tarafından Schröder’e yapılan yıllık ödeme ile büro giderlerinin yanı sıra personel ve şoförü için ödemeler de durdurulmalı" talebini geldi. Hükümet ortağı FDP de, Schröder’e eski başbakan sıfatıyla yapılan tüm ödemelerin durdurulmasını istedi.
Avrupa'da Rusya adına lobicilik yapan siyasetçiler Schröder'le sınırlı değil
Schröder kendisine yönelik eleştiri ve taleplere henüz aldırış etmez ve tepki vermezken, üzerindeki baskıların daha da artması bekleniyor. Ancak Gerhard Schröder, Rusya yanlısı politikacılar bağlamında buzdağının sadece görünen kısmı.
Avrupa’da birçok siyasetçinin geçmişte Rusya adına lobi faaliyetlerinde bulundukları biliniyor. Nitekim Fransa’nın eski Başbakanı François Fillon da Rus petrol şirketi Zarubezhneft’in yönetiminde yer aldı ve Ukrayna saldırısı sonrasında bu görevinden
ayrıldığını duyurdu.
Avusturya’nın eski Başbakanı Wolfgang Schlüssel’in de birkaç Rus şirketin denetleme kurulu üyesi olduğunu biliniyor. Putin’in düğününe katıldığı ve kendisiyle dans ettiği Avusturya’nın eski Dışişleri Bakanı Karin Kneissl de, Rus Rosneft şirketi Denetleme Kurulu’nda görev aldı.
Eleştirilen bir diğer isim, Almanya’nın Mecklenburg-Vorpommern eyaletinin başbakanı Manuela Schwesig. Schwesig, yıllardır eyalette düzenlenen kültürel etkinliklere Rusya’dan mali destek sağlarken, aynı zamanda Moskova’dan gönderilen parayla kurulan bir vakıf üzerinden Kuzey Akım 2’nin en sıkı destekçileri arasında yer aldı. Rusya’nın Ukrayna’ya saldırmasının hemen ardından tavır değiştiren Schwesig, Putin’i savaş çıkarmakla suçladı ve Ukrayna'ya destek amacıyla eyalet başkenti Wismar’daki hükümet biansına Ukrayna’nın bayrağını astı. Ancak bu 180 derecelik dönüş Ukrayna’dan tepkilere neden oldu ve Ukrayna'nın Berlin Büyükelçisi Andrij Melnyk, Schwesig’i "iki yüzlülük" yapmakla suçladı.