Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, ABD’nin F-35 askeri uçak projesinden Türkiye’yi çıkarması nedeniyle bugün Washington’da, F-16 askeri uçak talebiyle ilgili müzakerelere devam edildiğini açıkladı. Akar, bu sürecin olumsuz sonuçlanması halinde üstü kapalı olarak Türkiye’nin Rusya’dan S-57 uçağı satın alma alternatifini işaret etti.
Akar, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda Milli Savunma Bakanlığı 2022 yılı bütçesi sunumu kapsamında, Türk – Amerikan ilişkilerine yönelik değerlendirmelerde bulundu. Bütçede, ABD’nin Temmuz 2019 itibarıyla Rusya’dan S-400 hava savunma sistemi satın alınması nedeniyle Türkiye’yi F-35 askeri uçak programından çıkarmasıyla ilgili gelişmeleri aktardı. Türkiye’nin F-35 askeri uçak programı için yaptığı 1,4 milyar dolarlık harcamanın iadesi için Washington’dan F-16 askeri uçak temini ve modernizasyonuyla ilgili talepte bulunmasına değindi.
Bakan Akar “1990’lı yılların başından itibaren uzun menzilli hava savunma sistemi tedarik çalışmalarımız sürdürülmektedir. 11 Nisan 2017 tarihinde S-400 hava sistemi tedarik edilmesi sözleşmesi imzalanmıştır. Nasıl S-300, NATO ittifakı içinde kullanılıyorsa, S-400 sistemi de bizde aynı şekilde kullanılacaktır. F-35 projesindeyse, tüm sorumluluklarımızı yerine getirmemize rağmen S-400 gerekçe gösterilerek F-35 tedarikimiz engellenmiştir” görüşünü vurguladı.
Türkiye’nin F-35 askeri uçak programından çıkarılmasıyla ilgili, 27 Ekim 2021’de ABD heyetince Ankara’da ilk müzakerelerin yapıldığını kaydeden Akar, “Bu görüşmede Türkiye’nin uğradığı zararın nasıl telafi edileceği dahil olmak üzere, F-35 için yaptığımız harcamaların geri ödenmesine yönelik görüş ve taleplerimiz iletilmiştir. Mali hususlarda ayrıntılı olarak müzakerelerde bulunmak üzere, 2022 yılı başlarında ABD’de yeniden biraraya gelinmesi hususunda mutabık kalınmıştır. Bunun yanı sıra yeni F-16 tedariki ve mevcut F-16 savaş uçaklarımızdan bir kısmının modernize edilmesi için resmi talebimizi, Yabancı Askeri Satışlar (FMS) çerçevesinde ABD’ye, 30 Eylül 2021’de iletilmiştir. ABD yönetiminin konuya olumlu yaklaşabileceğini düşünüyoruz. Ancak süreç Kongre onayına tabi olacağından, gelişmeleri yakından takip ediyoruz. ABD’nin tavrının olumsuz olması durumunda Türkiye, içinde bulunduğu tehdit ortamında güvenliğini sağlayabilmek için zorunlu ve tabii olarak başka alternatifleri değerlendirmek durumunda kalacaktır. Bu ve benzeri sorunları görüşmek üzere temaslarımız sürmekte olup, şu anda da Bakanlığımızdan bir heyet ABD de bulunmaktadır” dedi.
Bu açıklamasıyla Akar’ın, üstü kapalı olarak eğer ABD’yle yürütülen müzakerelerde olumlu sonuç sağlanamazsa Türkiye’nin askeri uçak ihtiyacı konusunda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in 29 Eylül’deki son görüşmesinde de gündeme gelen Su-57 uçakları satın alımı yapılabileceği ihtimalini akıllara getirdi.
Milli Savunma Bakanı Akar, muhalefet eleştirilerine yanıt verdiği bölümde ise, Türkiye’nin S-400 sistemini Rusya’dan satın aldıktan sonra hangarda tuttuğu ve dolayısıyla bunun Türkiye’ye her açıdan maliyet oluşturduğu yönündeki görüşe karşılık ise sistemin gerektiğinde kullanılacağı mesajını verdi. Akar, özetle, “S-400 savunma sisteminin tenkit edilmesi ne ABD ne de başkaları tarafından doğru değil. Niçin kullanacağız, 84 milyonun savunması için... Gizli, saklı yok, bizim taleplerimizi karşılayan Rusya oldu, alındı. Türkiye’ye bir hava taarruzu oldu da biz S-400 sistemini kullanmadık mı? Bu savunma sistemi, bunu, herşeyi sahne önünde yapacak halimiz yok. ABD yaptıkları herşeyi söyler mi? Devlet duruma tamamiyle hakimdir” dedi.
Akar, ayrıca Türkiye’nin F-35 askeri uçak programından çıkarılması nedeniyle uçak filosuyla ilgili sıkıntı yaşadığı eleştirisine yanıt olarak ise “F-4 uçakları 2030 yılına kadar kullanılacak. F-16’lar da modernizasyonlarla daha uzun yıllar kullanılmaya aday” açıklamasında bulundu.
Akar, ABD’ye Suriye’deki YPG yapılanmasıyla ilgili eleştirisini yineledi
Milli Savunma Bakanı Akar, Washington’la ilişkiler açısından ayrıca “Bizim için terörün ve teröristin etnik, dinsel, mezhepsel ayrımı söz konusu değildir. Terörist teröristtir. Bu kapsamda, başta ABD olmak üzere yabancı muhataplarımıza PKK eşittir YPG olduğunu her seviyede dile getiriyor, anlatıyoruz ve teröristlere verilen her türlü desteğin kesilmesini ısrarla talep ediyoruz. PKK eşittir YPG olduğu hususunda, hiçbir tereddüt bulunmamaktadır. Esasen, bizzat terörist elebaşları da Suriye’deki sözde komutanların, daha önce PKK saflarında yer aldığını basında açıkça itiraf etmiştir. Ayrıca ABD Senatosu’nda düzenlenen oturumlarda, bazı uzmanlar, ABD’nin YPG’yle ilişkisinin sonlandırılması gerektiğini belirtmektedir. Sonuç olarak asil milletimizi, 40 yıldan beri başına musallat olan terör belasından kurtarmakta kararlıyız. Bizim tek hedefimiz teröristlerdir. Bizim için terörist neredeyse hedef orasıdır. Operasyonlarımız, en son terörist etkisiz hâle getirilinceye kadar azim ve kararlılıkla devam edecektir” diye konuştu.
Suriye’deki son duruma ilişkin olarak da Akar, 470 bini İdlib bölgesi olmak üzere 1 milyondan fazla Suriyeli için ülkeye yeniden yerleşme süreci yaşandığını söyleyerek “Zaman zaman ateşkes ihlalleri ve saldırılar meydana gelmektedir. Yapılan her türlü tacize ve saldırıya misliyle karşılık verilmekte, gerekli tedbirler alınmaktadır. Soçi’de yapılan 29 Eylül’deki görüşmeden sonra taciz ve saldırılarda bir azalma meydana gelmiştir. Bu çerçevede, Suriye konusunda Rusya ile sahada ve masada temas ve koordinasyonumuz devam etmektedir” dedi.
NATO’nun savunma harcama beklentisini işaret etti
Hulusi Akar, Milli Savunma Bakanlığı 2022 yılı bütçe teklifi olarak 80 milyar 439 milyon 536 bin Türk Lirası değerinde bir sunum yaptıklarını da söyledi. Bunun Türkiye’nin genel bütçesi içindeki payının yüzde 5,06 olarak açıkladı.
Akar, sunuş konuşmasında “Türkiye; NATO misyon, operasyon ve karargâhlarına yaklaşık 3 bin personelle iştirak etmekte olup sıralamada ilk beş ülke arasındadır. 2020 yılı kesinleşen savunma harcamalarımızın Gayri Safi Yurtiçi Hasılaya oranı yüzde 1,86’dır. Bu oranı 2024 yılına kadar, NATO’nun üzerinde önemle durduğu yüzde 2 hedefine yükseltmek için her türlü gayret gösterilmektedir” ifadesini kullandı.
Afganistan’da Katar’la birlikte yürütülen çalışmalar
Akar, Türkiye’nin Afganistan politikasıyla ilgili “Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde Afganistan’da, 2002’den itibaren yaklaşık 20 bin personel görev yapmıştır. ABD ve NATO’nun Afganistan’dan ayrılma kararını müteakip beklenenden hızlı gelişen ve şartların daha da güçleştiği son süreçte, tahliye kararı alınmış ve 48 saatten az bir süre içerisinde, planlandığı şekilde tahliye işlemi başarıyla tamamlanmıştır. Türkiye olarak bundan sonra da bölgedeki gelişmeleri yakından takip etmeye devam edeceğiz. Bu kapsamda; tüm Afgan halkı için önemli olan, Kabil Havaalanının işletilmesine yönelik çalışmalara Katar’la birlikte devam edilmektedir. Türkiye olarak bundan sonra da bölgedeki gelişmeleri yakından takip etmeye devam edeceğiz. Bu kapsamda; tüm Afgan halkı için önemli olan Kabil Havaalanı’nın işletilmesine yönelik çalışmalara Katar’la birlikte devam edilmektedir” dedi.
Yunanistan’a “mütekabiliyet” çıkışı
Milli Savunma Bakanı Akar, Yunanistan’ı hedef alan açıklamalara da imza attı ve milletvekillerine iki ülke arasındaki sorunları paylaştığı görsel ile de destekledi. Akar, üstü kapalı olarak ABD ve Fransa’nın Atina’ya yönelik askeri malzeme satışıyla ilgili “Yunanistan, bazı ülkelerin teşvik ve kışkırtmalarıyla da provakatif bir silahlanma sevdasına kapılmış bulunmaktadır” eleştirisinde bulundu.
Yunanistan’ın, göçmenlere karşı AB’nin savunduğunu iddia ettiği ortak değerlere ve evrensel ilkelere aykırı ve insanlık dışı uygulamalar sergilediğini de söyleyen Akar “Ege Denizi’nde kadın ve çocuklar da dâhil olmak üzere göçmenleri acımasız bir şekilde geri itmeye devam etmektedir. Geri ittiği göçmenlerin görüntülerini sildirmekten, delilleri yok etmekten de çekinmemekte ve yaptığı hukuksuzluğu gizlemeye çalışmaktadır. Tüm bunlara rağmen biz, aramızdaki sorunların uluslararası hukuka uygun, barışçıl yöntemlerle, iyi komşuluk ilişkileri çerçevesinde ve diyalogla çözülmesini samimi olarak istemekteyiz. Bunun için de her türlü çabayı göstermekteyiz. Bu çerçevede, Güven Arttırıcı Önlemlere ilişkin görüşmelerin 4. turu için davet ettiğimiz Yunan heyetini, Ankara’ya bekliyoruz. Defalarca ifade ettiğimiz gibi Türkiye hiç kimse için tehdit değildir. Aksine dost ve ortakları için güçlü, etkin ve güvenilir bir müttefiktir” açıklamasında bulundu.