İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ni kazanmasından sonra Kanal İstanbul'a muhalefetinin dozunu arttıran Cumhuriyet Halk Partisi son günlerde Marmara Denizi’ni yok edeceğini ilan ettiği proje hakkındaki tutumunu belirgin şekilde sertleştiriyor.
Partisinin grup toplantısında konuşan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, geçen hafta Cuma günü, Kanal İstanbul’un finansmanına kaynak sağlama imkanı olan ülkelerin büyükelçilerine mektup yazarak bu projeye katkı sağlanmaması konusunda uyardığını hatırlattı.
CHP lideri, ‘‘Ülkemizi seviyoruz, İstanbul'un talan edilmesini istemiyoruz. Yabancıların da talana ortak olmasını istemiyoruz. Sadece bizim iş insanlarımıza değil, Büyükelçiliklere de yazı yazdım. ‘Eğer Kanal İstanbul'a sizin ülkelerinizden bir şirket, kişi ya da müteahhit girer, İstanbul'u talan ederse o da ağır bedeller ödeyecektir’ dedim. Diyorlar ki, ‘Bizi niye yabancılara şikayet ediyorsun?’, anlamıyorlar. Ülkenin menfaatini korumak, gözbebeğimiz İstanbul'u korumak ne zamandan beri yabancılara ihbar oldu? Hiç kimse merak etmesin bu ülkenin çıkarlarını, İstanbul'un talan edilmesine asla izin vermeyeceğiz. Kanal İstanbul ihalesine kim girerse ağır bedeller ödeyecektir’’ dedi.
‘‘Beton Kanal, yalnızca kentsel değil; bölgesel ve küresel bir iklim tehdididir’’
2019’de seçimi kazandıktan sonra ‘‘Ya Kanal Ya İstanbul’’ kampanyasını başlatan İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu da kanal karşıtı duruşunu koruyor.
Haftasonunda Kadıköy’deki Müze Gazhane’de yaptığı konuşmada Kanal İstanbul’dan ‘‘Beton Kanal’’ diye bahseden İBB Başkanı, Kanal İstanbul’un küresel iklim değişikliğini katkı yapacağını dile getirdi.
İmamoğlu, ‘‘'Beton Kanal’ dediğimiz ucubenin şehrimize ekleyeceği korkunç tehlikelerden söz etmek bile istemiyorum. Beton Kanal, yalnızca kentsel değil; bölgesel ve küresel bir iklim tehdididir ve iklim değişikliği ile ilgili çabaları geri döndürme riski barındırmaktadır. Hem şehrimiz hem ülkemiz ve hem de dünya için başlı başına bir iklim tehdidi olan Beton Kanal, iklim krizini arttırmakla kalmayacak, bu krize karşı alınmakta olan önlemleri de ne yazık ki şehrimiz adına etkisiz hale getirecektir’’ dedi.
Ulaştırma Bakanı: "Ana ihale için de görüşmelerimiz, hazırlık çalışmalarımız devam ediyor’’
Muhalefetin bu itirazları yeni değil ancak iktidar Kanal İstanbul projesini bitirmek için kararlı olduğunu yıllardır dile getiriyor.
En son geçtiğimiz Perşembe günü Türkiye 2023 isimli toplantıda konuşan Ulaştırma Bakanı Adil Karaismailoğlu, Kanal İstanbul’un ana ihalesi için çalışmaların sürdüğünü yineledi.
İsmailoğlu, ‘‘Ana ihale için de görüşmelerimiz, hazırlık çalışmalarımız devam ediyor. Gecikmesinin tek nedeni, bunun genel bütçeye herhangi bir yükü olmadan kendi içerisinde, kendi gelirleri ile bu projeyi yönetmek, yapımını üstlenmek için olağanüstü bir çalışmamız var şu anda. Genel bütçeye yük olmadan bu projenin üstesinden gelmek için uğraşıyoruz’’ dedi.
Köymen: ‘‘Kanal İstanbul Marmara’yı ölü bir deniz haline getirecek, 16 dava açtık’’
Hükümetin muhalefetin itirazlarına rağmen yapmakta ısrarcı olduğu Kanal İstanbul’u engellemek için 16 dava sonuçlanmayı bekliyor.
TMMOB çatısı altında kurulan Kanal İstanbul Komisyonu’nun da üyesi olan Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şube Başkanı Esin Köymen, ‘‘Bu davaların ilki geçmiş dönemin AKP’li büyükşehir belediyesi, ulaştırma bakanlığı ve çevre şehircilik bakanlığı arasındaki ilk protokole açıldı. Sonra koruma kurullarının aldığı kararların iptali için davalar açtık. 1/100 bin ölçekli çevre düzenleme planının iptali için dava açtık. Ardından 1/100 binlik çevre düzenleme planı revize edildi. Buna da dava açtık. Kanal İstanbul güzergahında yedi alt bölge hazırladılar. Bu bölge içinde SİT alanları var. Küçükçekmece gölü ve çevresi var bir de aşağıda hemen Marmara çıkışında iç dış kumsalın olduğu SİT alanı var. Üç alanın da imar planları yapıldı. Hem nazım imar planı hem de uygulama imar planı iptal edilmesi için dava açtık. Biz baştan beri Karadeniz ve Marmara arasındaki su farkını dikkate alarak Kanal İstanbul’un Marmara’yı ölü bir deniz haline getireceğini söyledik’’ dedi.
‘‘Kanal bahane edilerek, tarım, mera, su toplama alanlarının yapılaşmaya açıldığını görüyoruz’’
Projede kanalın 70 milyar mal olacağının, 10 yılda biteceğinin ve bittiğinde de 1 milyon kişiye ev sahipliği yapacağının öne sürüldüğünü belirten Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şube Başkanı bu öngörülerin hiçbirinin gerçekçi olmadığını vurguladı.
Esin Köymen, ‘‘Kanalın geçtiği alana baktığımız zaman çok büyük bir alanının orman alanı, mera alanı, tarım alanı ve su toplama havzaları olduğunu görüyoruz. Normal şartlarda bu havzaların her birinin farklı yasal yükümlülükleri var ve kolay kolay yapılaşmaya açılması mümkün değil. Bir kanal projesi üzerinde bütün bu süreçler baypas edildi. Henüz imar süreci tamamlanmadan ihaleye çıktılar. İşte 485 konut, 540 konut arkasından 350 konut o bölgelerde bir yapılaşma sürüyor. O yüzden bu kanalın yapımına neden olan ikinci gerekçenin gayrimenkullerin satışıyla elde edilecek gelirler olduğunu söyleyebiliriz. Oradaki mülkiyet hareketlerine baktığımızda; şu andaki son mülkiyet sahibine kadar gelen süreçte inanılmaz bir spekülasyon inanılmaz bir gayrimenkul kazancı olduğunu da görüyoruz yani o satışların her birinden elde edilen gelirler orada yeni bir zenginleşme süreci de yaşattı’’ diye konuştu