İskoçya’nın Glasgow kentindeki iklim zirvesinde liderler metan gazı emisyonlarını sınırlandırma ve orman tahribatını engelleme vaadinde bulundu. ABD de küresel ısınmaya yol açan sera gazlarından olan metan emisyonlarına sınırlama getirmeyi planlıyor. Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres ise ülkelerin zirvede verdikleri sözlerin hayata geçirilmesinin önemli olduğunun altını çizdi.
Dünya liderlerinin İskoçya’nın Glasgow kentinde iklim değişikliğiyle mücadele için bir araya geldiği zirveden iki önemli somut sonuç çıktı.
100’den fazla ülke, orman tahribatına son verme ve küresel ısınmaya yol açan güçlü sera gazlarından biri olan metan gazı emisyonlarını azaltma taahhüdünde bulundu.
Ülkeler 2030 yılına kadar metan emisyonunu 2020 yılı seviyesinin yüzde 30 altına indirmeyi planlıyor.
Atmosfere en çok sera gazı salan ikinci ülke konumundaki Amerika da metan emisyonunu sınırlandıracak olan ülkeler arasında. ABD Başkanı Joe Biden planı Glasgow’da, şu ifadelerle açıkladı: "Bugün ABD’nin metan emisyonlarını azaltmak üzere atacağı adımları açıklıyorum. İki yeni kural öneriyoruz. Çevre Koruma Dairemiz var olan ve yeni açılacak olan petrol ve doğalgaz borularından metan gazı emisyonunu; Ulaştırma Bakanlığımız da doğal gaz boru hatlarından tehlikeli ve zararlı sızıntıları azaltacak.’’
Petrol ve doğalgaz faaliyetlerinden kaynaklanan metan, karbon dioksitten sonra atmosferde en çok rastlanan sera gazı.
Metan, atmosferde karbondioksitten daha hızlı parçalanabildiği için atmosferi kısa vadede karbon dioksitten 80 kat daha hızlı bir şekilde ısıtabiliyor.
O nedenle metan emisyonlarının azaltılması küresel ısınmanın engellenmesi çabalarına önemli bir katkı sağlayabilir.
ABD Başkanı Joe Biden, Eylül ayında yalnızca birkaç ülkenin imzasıyla açıklanan Küresel Metan Sözü adını taşıyan planın, Glasgow zirvesi kararlarıyla küresel metan emisyonlarının yarısını oluşturan ülkeleri kapsadığını söyledi.
Atmosferi sera gazı emisyonlarıyla kirleten ülkelerin başında gelen Çin, Hindistan ve Rusya, anlaşmaya imza atmadı.
Aralarında ABD, Brezilya, Kolombiya’nın da bulunduğu ve dünya ormanlarının yüzde 85’inden fazlasına sahip olan ülkeler, önümüzdeki on yıl içinde ormanların tahribatını durdurma sözü verdi.
Özel sektör de ormanların korunması çabasına 7 milyar dolar maddi yardım vaadinde bulundu.
Bill & Melinda Gates Vakfı’ndan 315 milyon dolar bağış
Bill & Melinda Gates Vakfı da, küçük çiftçilerin iklim değişikliğine uyum sağlayacak ürün yetiştirmesine destek olmak amacıyla 315 milyon dolar bağışta bulunuyor.
İklim zirvesinin düzenlendiği Glasgow’da Amerika’nın Sesi’nin sorularını yanıtlayan Bill Gates, destek verecekleri tohum projesinin önemini anlattı.
Gates, Paris iklim anlaşmasının aksine, bu kez özel sektörün de elini taşın altına koymasının, iklim değişikliğiyle mücadelede inovasyon ve adaptasyon çabalarının önemli bir gelişme olduğunun altını çizdi: “Karbon emisyonları yüzünden her yıl iklim daha da ısınıyor. Bu da ekvator civarındaki bölgelerde açık alanda çiftçilik yapılmasının imkansız hale gelmesi demek. O zaman iki şey yapmalıyız: Emisyonları durdurmalı, ki 2050’ye kadar bunun yapılması hedefleniyor ve bu esnada ülkelere de daha iyi tohumlar vererek değişen hava koşullarına uyum sağlamaları için destek olmalıyız.’’
“Bildiriyi imzalamak işin kolay kısmı”
Peki ülkeler Glasgow’daki iklim zirvesinde verdikleri sözleri hayata geçirebilecek mi?
Liderler 2014 yılında da 2020’ye kadar orman tahribatının yarı yarıya azaltılması, 2030’a kadar tamamen sona erdirilmesi konusunda anlaşmaya varmış; ancak beş yıl sonrasında tahrip olan ormanlık alan miktarının keskin bir biçimde arttığı belirlenmişti.
Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres de, “Bildiriyi imzalamak işin kolay kısmı. İnsanlar ve gezegen için bunu uygulamak şart’’ diyerek vaatlerin hayata geçirilmesinin önemine dikkat çekti.