ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, uluslararası toplumun, Taleban'a, geçerli seyahat belgesi olan ve tercih ettikleri takdirde Afganistan'dan çıkmak isteyen herkese izin vereceği yönündeki taahhüdünü hatırlattığını söyledi.
Katar'a yaptığı ziyaret sırasında konuşan Blinken, aralarında çifte vatandaşlığı da olan ve hala Afganistan'da bulunan Amerikan vatandaşlarının sayısının yaklaşık 100 olduğunu söyledi. Dışişleri Bakanlığı'nın bu kişilerle doğrudan temas halinde olduğunu söyleyen Blinken, bu kişiler arasında Afganistan'dan ayrılmak isteyenlerin ülkeden güvenli çıkışını sağlamak için her birine sorumlu bir yetkili tayin edildiğini kaydetti.
Blinken, Taleban'ın son 24 saatte dört kişilik Amerikalı bir ailenin karayoluyla Afganistan'dan güvenli olarak çıkmasına izin vererek bu taahhüdüne bağlı kaldığını söyledi. Dışişleri Bakanlığı'ndan üst düzey bir yetkili, Taleban'ın ailenin sınırı geçtiğinden haberdar olduğunu söyledi, ancak Amerikalılar'ın hangi ülkeye geçiş yaptığı hakkında bilgi vermedi.
"Mezar-ı Şerif'te rehin tutulan yok"
Blinken ayrıca Taleban'ın bazı Amerikan vatandaşlarının Afganistan'ın kuzeyindeki Mezar-ı Şerif'ten uçakla ayrılmasına izin vermediği şeklindeki iddiaları yalanladı, ancak örgütün, geçerli seyahat belgeleri olmayan bazı kişilerin charter uçuşlarıyla ülkeden çıkmasını engellediğini doğruladı.
Son birkaç gündür aralarında Amerikan vatandaşlarının da bulunduğu bin kişinin Mezar-ı Şerif'teki havaalanında mahsur kaldığına ve bu kişilerin günlerdir charter uçuşlarının Afganistan'dan kalkması için onay beklediklerine ilişkin iddialar ortaya çıkmıştı. Uçuşu düzenleyenlerden biri gecikme nedeniyle Dışişleri Bakanlığı'nı suçlamış, bu suçlama, bazı Cumhuriyetçi Partililer'in charter uçuşlarını hızlandırmak için yeterince çaba gösterilmediği şeklindeki eleştirilerini hatırlatmıştı.
Washington'un Mezar-ı Şerif'ten ayrılmaya çalışan az sayıda Amerikalı olduğunu belirlediğini söyleyen Blinken, charter uçuşlarıyla ilgili baş meselenin bazı kişilerin gerekli seyahat belgeleri olmamasının uçuşu bekleyen tüm grubu geciktirmesi olduğunun altını çizdi.
Blinken, "Mezar-ı Şerif'te uçağın içinde tutulan ya da rehin alınan biri olduğundan haberimiz yok" dedi.
"Benim anladığıma göre Taleban, geçerli belgeleri olanların ülkeden çıkışını engellemiyor, ama şu anda belgeleri olmayanların ülkeden çıkamayacağını söylüyor” diyen Blinken, “Tüm bu kişiler birarada olduğu için uçuşlara izin verilmiyor" dedi.
Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komisyonu üyesi Cumhuriyetçi Partili Mike McCaul, Pazar günü Fox Haber kanalında katıldığı programda, Amerikalılar'ın ve Afgan tercümanların bulunduğu altı uçağın Mezar-ı Şerif'te mahsur kaldığını söylemiş, Taleban'ın uçaktaki yolcuları ”kendi talepleri için rehin tuttuğunu” iddia etmişti.
Afganistan'da Kabil ya da Mezar-ı Şerif'te ABD personeli bulunmadığının altını çizen Blinken, ABD'nin uçaklarda bulunan yolcuların kimliğini doğrulama imkanı olmadığını hatırlattı.
Dışişleri Bakanı ayrıca ABD vatandaşlarının, risk altındaki Afganlar'ın ve yabancı ülke vatandaşlarının Taleban'ın kontrolu ele geçirmesinden sonra Afganistan'dan tahliyesi sırasında oynadığı rol nedeniyle "Katarlılar'a derin şükranlarını" ifade etti. Blinken, Doha'dan geçiş yapan 58 bin kişi için Katar durağının "daha huzurlu ve umut dolu bir geleceğe uzanan serüvenin" ilk ayağı olduğunu belirtti.
Blinken, "Katar'ın Amerikalılar, Afganlar ve birçok ülke vatandaşı için yaptıkları çok uzun süre hatırlanacak" dedi.
Blinken, bu sözlerini, ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin, Katar Dışişleri Bakanı Muhammed bin Abdülrahman El Tani ve Katar Savunma Bakanı Halid bin Muhammed El Attiya'yla Afganistan'daki durum ve ticaret, terörle mücadele ve insani yardım gibi diğer konuları ele aldığı toplantıdan sonra sarfetti.
Kabil havalimanını yeniden faaliyete geçirme çabası
Katar Dışişleri Bakanı Muhammed bin Abdülrahman El Tani, Kabil'deki havalimanını insani yardımların nakliyesi ve tarifeli uçuşların başlaması için yeniden faaliyete geçirmek amacıyla Katarlı ekiplerin teknik destek sağladığını söyledi.
El Tani, Kabil'den uluslararası uçuşların yeniden başlayabilmesi için ekipmanların yenilenmesi ve güvenlik standartlarının karşılanması gerektiğini kaydetti.
Katarlı Bakan, "Güvenlik önlemlerini uygulamaya koyabilir ve bu konuda Taleban'la anlaşabilirsek her şey daha kolay olacak" şeklinde konuştu.
El Tani, Katar'ın ve ortağı Türkiye'nin Kabil'deki havalimanının yeniden nasıl faaliyete geçirileceği konusunda Taleban'la henüz herhangi bir anlaşmaya varılmadığını söyledi ve ”Önümüzdeki birkaç gün içinde havalimanının yolcular ve insani yardımlar için yeniden faaliyete geçecek seviyeye gelmesini umuyoruz” dedi.
Türkiye, havalimanının faaliyetlerini güvence altına almak ve Türk çalışanların güvenliğini sağlamak için sorumluluk üstlenmek istiyor. Ancak Taleban, hiçbir yabancı gücün varlığına izin verilmeyeceği konusunda ısrarlı.
Kabil'deki havalimanı, Taleban'ın başkente girmesi ve ABD ordusunun tahliye uçuşlarını gerçekleştirmek için havalimanının güvenliğini sağlaması sırasında birkaç günlük karmaşaya sahne olmuş, IŞİD'ın Horasan kolunun düzenlediği intihar saldırılarında 13 ABD askeri ve 169 Afgan yaşamını yitirmişti.
Austin Kabil’deki tahliye operasyonunu övdü
ABD'nin Kabil'deki çabalarını savunan Savunma Bakanı Austin, ABD'nin Afganistan'da 20 yıl süren askeri varlığının son günlerinde yaşananların "önümüzdeki günlerde ve aylarda inceleneceğini" söyledi.
"Cesur askerlerimizin Kabil havalimanından kısa süre içinde 125 bin kişiyi tahliye etmemiz için sergilediği olağanüstü çalışmalarla gurur duyuyorum" diyen Austin, "Hiçbir operasyon kusursuz değildir, alınması gereken dersler var" ifadelerini kullandı.
Austin, ABD askerlerinin artık Afganistan'da bulunmamasına işaret ederek, "Bu bölgeden kaynaklanan tehditleri tanımlamanın ve bunlara karşı koymanın daha zor olacağına şüphe yok" dedi. Ancak Savunma Bakanı, ABD'nin hala "sağlam becerilere" sahip olduğunu ve ABD'ye yönelik tehditlerin ortaya çıkmamasını sağlamaya odaklandığını kaydetti.
Austin, "Dünya üzerinde ihtiyacımız olduğu zaman erişip dokunamayacağımız bir nokta yok. Bunu yapabildiğimizi defalarca gösterdik" dedi.
Austin ve Blinken Doha'da bulunan ABD askeri ve diplomatik kadrosunu da ziyaret ediyor.
Blinken Almanya’da Afganistan toplantısına katılacak, Austin Ortadoğu turuna devam ediyor
Blinken'in bir sonraki durağı Almanya olacak. Dışişleri Bakanı, Almanya'daki Ramstein ABD Hava Üssü'nde görev yapan ABD askerlerini ve Afgan mültecileri ziyaret edecek.
Blinken, Çarşamba günüyse Almanya Dışişleri Bakanı Heiko Maas ile birlikte 20 ülkenin dışişleri bakanlarının katılacağı ve sanal ortamda düzenlenecek toplantıya başkanlık yapacak. Blinken, toplantıya katılacak 20 ülkenin "Afgan mültecileri yeni ülkelere yerleştirme ve Taleban'ı verdiği taahhütleri yerine getirmesi için sorumlu tutmada çıkarı olduğunu" dile getirdi.
ABD Savunma Bakanı Austin'ın ise Ortadoğu'daki ABD müttefiklerine yaptığı ziyaretler kapsamında bir sonraki durakları Bahreyn, Kuveyt ve Suudi Arabistan olacak.
Taleban Kabil'de havaya ateş açtı
Taleban militanları, Salı günü Kabil'deki protestocuları dağıtmak için havaya ateş açtı. Video görüntülerinde kalabalığın, havaya açılan ateşten kaçmak için koşuşturduğu görüldü. Olayda yaralanan olmadı.
Yüzlerce kadın ve erkek, "Çok yaşa direniş" ve "Pakistan'a ölüm" gibi sloganlar atarak sokaklarda Taleban'ın Afganistan'ı ele geçirmesini protesto etti. Taleban'la derin bağları olan komşu ülke Pakistan, örgütün Afganistan'da iktidarı ele geçirmesine yardım etmekle suçlanıyor, Pakistan ise suçlamaları reddediyor.
Üniversitelerde kız ve erkek öğrenciler birbirinden ayrıldı
Afganistan'ın en büyük kentleri Kabil, Kandahar ve Herat'taki üniversitelerden eğitmenler ve öğrenciler, Reuters haber ajansına, dersliklerde kız öğrencilerin erkek öğrencilerden perdeli bölmelerle ayrıldığını, kızlara ayrı yerlerde eğitim verildiğini ya da kampüslerde kızların kısıtlı yerlere girmesine izin verildiğini söyledi.
Kabil Üniversitesi'nden 21 yaşındaki öğrenci Anjila, Taleban kontrolu ele geçirmeden önce de dersliklerde kızlarla erkeklerin ayrı oturduğunu, ama arada perde gibi bariyerler olmadığını söyledi, "Derslikleri perdeyle ayırmak kabul edilemez. Sınıfa girdiğimde kendimi çok kötü hissettim. 20 yıl öncesine geri gidiyoruz" dedi.
İnsani kriz kapıda
Uluslararası Kızılhaç ve Kızılay Federasyonu (IFRC), Afganistan'daki çatışmalar, kuraklık ve Corona salgını nedeniyle 18 milyon kişinin, yani nüfusun yaklaşık yarısının insani yardıma muhtaç olduğunu bildirdi.
IFRC, binlerce ailenin kent merkezlerindeki yardım kamplarına gittiğini, ama buralarda gıda ya da gelir bulamadığını kaydetti.
Birleşmiş Milletler İnsani İşler Koordinasyon Dairesi Sözcüsü Jens Laerke, Cenevre'de düzenlediği basın toplantısında, 13 Eylül'de düzenlenecek uluslararası bağış konferansından önce daha fazla yardım çağrısında bulunarak, "Afganistan'da temel hizmetler çöküşe uğruyor. Gıda ve hayat kurtaran diğer malzemeler tükenmek üzere" dedi.
Dünya Sağlık Örgütü Bölgesel Acil Durum Başkanı Rick Brennan da Afganistan'da acilen ihtiyaç duyulan tıbbi malzemelerin ülkeye ulaştırılması için Katar'la iletişim içinde olduklarını söyledi.
Uluslararası Göç Örgütü, kuraklık ve savaş nedeniyle 5 buçuk milyon Afgan'ın yaşadıkları yerleri terk etmek zorunda kaldığını, 2021 yılında 550 binden fazla Afgan'ın bulundukları yerlerden ayrıldığını bildirdi.
Batılı güçler, Afganistan'a insani yardım göndermeye hazır olduklarını kaydediyor, ancak Afganistan'la daha geniş kapsamlı ekonomik ilişkilerin Taleban hükümetinin biçimi ve icraatlarına göre belirleneceğinin altını çiziyor.