ABD Başkanı Joe Biden'ın, Avrupa'nın "Kabil Havaalanı'nın 31 Ağustos'tan sonra da korunması" talebini reddetmesinin ardından Batılı güçler, tahliye operasyonlarını en üst seviyeye yükseltti. Son 24 saat içinde 19 bin kişi tahliye edildi. Birleşmiş Milletler (BM), Avrupa Birliği (AB) ve uluslararası toplum, gelecekte Afganistan'dan ayrılacak mülteciler için ikinci aşamayı yönetmeye hazırlanıyor.
Kabil havaalanının güvenliğini sağlamaktan sorumlu 6 bin ABD askerinin 31 Ağustos Salı günü geri çekileceğinin kesinleşmesi, Afganistan'da bulunan Batılı ülkeleri hızla Kabil'den ayrılmaya zorladı. ABD, Avustralya ve İngiltere'nin Kabil havaalanı çevresinde "çok yüksek bir terör saldırısı" tehdidi bildirerek vatandaşlarının bölgeyi terk etmelerini ve yeni talimatları beklemelerini tavsiye etmesi de tahliye işlemlerini hızlandırdı.
Fransa Başbakanı Jean Castex, Fransa'nın Afganistan'daki tahliye operasyonunun, yarın akşam (Cuma akşamı) tümüyle sona ereceğini açıkladı. RTL Radyosu'na konuk olan Castex, Kabil Havaalanı'ndan artık tahliye yapamayacaklarını dile getirdi.
Paris, Fransız vatandaşları ve kendileri için çalışan Afgan personelini 27 Ağutos Cuma sabahına kadar tahliye edecek. Sabah da son olarak askeri görevliler ve elçilik personeli Kabil'i terkedecek. Havaalanına taşınan elçiliğin görevini sürdürüp-sürdürmemesine ise henüz karar verilmedi.
"Mülteciler için ikinci bir aşama olacak"
Başbakan Castex, "Gelecekte Afganistan'dan ayrılacak mülteciler olacak. Onlar için Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR) başta olmak üzere diğer Avrupa ülkeleri ve uluslararası toplumla birlikte yöneteceğimiz ikinci bir aşama olacak" dedi.
Castex, Kabil'in Taleban güçlerinin eline geçtiği 15 Ağustos tarihinden bu yana, çoğunluğu Afgan vatandaşı olmak üzere toplam 2 bin 500 kişiyi Afganistan dışına çıkardıklarını açıkladı.
Fransa'da Kabil'den getirilen bir Afgan vatandaşının Taleban üyesi olduğu şüphesiyle göz altına alındığının sorulması üzerine Başbakan, "Fransa Afganistan'da öncelikle insani felakete yanıt verdi. Getirdiğimiz herkesi izliyoruz, onların entegrasyonlarını ve davranışlarını gözlemliyoruz" dedi.
3 ülkeden "terör" uyarısı
Kabil Havaalanı'nın hızla boşaltılmasında ABD, İngiltere ve Avustralya'dan gelen "çok yüksek terör tehdidi" uyarısı da rol oynadı. Üç ülke, vatandaşlarına olabildiğince hızlı havaalanından uzaklaşmaları çağrısı yaptı.
Londra'dan "Havaalanı bölgesindeyseniz, güvenli bir yere geçin ve gelecek talimatları bekleyin. Afganistan'ı başka yollarla güvenli bir şekilde terk edebilecekseniz, bunu hemen yapın" açıklaması geldi. İngiltere Silahlı Kuvvetleri'nden sorumlu Devlet Bakanı James Heappey, bu sabah Times Radio'ya yapıtığı açıklamada "yakın ve ciddi bir terör tehdidi var" dedi.
Avrupa'nın diğer başkentlerinde de olabilecek en yüksek sayıda kişiyi tahliye edebilmek için zamanla yarış sürüyor. Almanya hükümeti Çarşamba günü yaptığı açıklamada, "31 Ağustos'ta ABD birliklerinin nihai olarak geri çekilmesinden sonra Afganlar'ın ülkelerini ticari uçuşlarla terk edebileceklerine, geçerli belgelere sahip Afganlar'ın 31 Ağustos'dan sonra ticari uçuşlarda seyahat edebileceklerine dair güvence aldıklarını" bildirdi.
Belçika, Çarşamba akşamı vatandaşlarının ve Afganlar'ın tahliyelerinin durdurulduğunu duyurdu. Hollanda da, Amerikan güçlerinin isteği üzerine Afganistan uçuşlarını durdurmak zorunda kaldıklarını açıkladı.
Kabil'de yoğunlaşan operasyonlarla Salı ve Çarşamba arasındaki 24 saat içinde yaklaşık 19 bin kişi tahliye edildi. Bunlardan 11 bin 200'ü ABD, 7 bin 800'ü de diğer ülkeler tarafından yapılan operasyonlarla gerçekleşti. Batılı devletler, 15 Ağustos'dan bu yana 82 bin 300 kişiyi tahliye edebildi.
Taleban'ı tanıma kararı
Avrupa ülkeleri, sivil uçuşlarla 31 Ağustos'tan sonra tahliyelere devam edebilmeyi umuyor. Taleban yönetimi, AB'ye "uygun belgelere sahip olanları" bırakacaklarını söyledi. Tahliye operasyonlarının sona ermesinin ardından, önümüzdeki haftalarda Kabil'de diplomatik temsil konusu gündeme gelecek. Tüm diplomatların 31 Ağustos'tan sonra ayrılıp-ayrılmayacağı bilinmiyor.
Elçiliklerin Kabil'de yeniden faaliyete geçmesi Taleban hükümetinin tanınması anlamına geliyor. G7 ve NATO ülkeleri, olası "tanınma konusunda ortak bir tutum alma" fikrini savunuyorlar.
AB Dış İlişkiler Temsilcisi Josep Borrell, "Taleban ile diyaloğa geçmek zorundayız" derken, Almanya Başbakanı Angela Merkel de Çarşamba günü yaptığı açıklamada, "uluslararası toplumun ülkede son 20 yılda elde edilen kazanımları koruması için Taliban ile diyaloğa devam etmesi gerektiğini" söyledi.
Afganistan'a 200 milyon acil gıda yardımı talep eden Dünya Gıda Programı (WFP) direktörü David Beasley de, "Birkaç yıldır süren kuraklık, çatışma, ekonomik bozulma ve hepsinden önemlisi Covid'den sonra koşullar çok zorlaştı" sözleriyle endişelerini dile getirdi.
AB ve Batılı başkentler, Afganistan'a öngörülen yardımların sürmesi için Taleban'dan "kapsayıcı bir hükümet kurması ve uluslararası hukuka uymasını," Taleban ise Batılı başkentlerden "meşruiyet ve mali yardım" bekliyor.