Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, başkent Kabil’e ulaşarak ‘‘Afganistan’ın kontrolunu de facto’’ ele geçirdiğini söylediği Taleban’ın şu ana kadar verdiği mesajları Türkiye'nin olumlu karşıladığını ifade etti.
Ürdün Dışişleri Bakanı Eymen es-Safedi ile ortak basın toplantısı düzenleyen Dışişleri Bakanı, Afganistan’daki gelişmeler hakkında soruyu yanıtlarken Türkiye’nin tüm taraflarla görüştüğünü belirtti.
Çavuşoğlu, ‘‘Afganistan’da gelişmeler hızlı bir şekilde gerçekleşti. Özellikle son haftalarda Amerika’nın ülkeden çekilmesiyle Taliban hızlı ilerledi. Eşref Gani’nin ülkeyi terk etmesiyle Kabil’de de bir boşluk oluştu. Taliban Kabil'e de girdi. Ülkenin de facto olarak kontrolunu eline geçirdi. Biz tüm taraflarla diyaloğumuzu sürdürüyoruz Taliban da dahil. Aynı şekilde daha önce müzakereleri sürdüren Dr. Abdullah Abdullah, Karzai gibi şahsiyetler hala Kabil’deler. Taliban’la görüşme hazırlıkları yapıyorlar. Burada özellikle Katar’ın da rolünü takdirle karşılamaktayız’’ dedi.
‘‘Geçiş döneminde kimler olacak? Nasıl bir yönetim olacak? Bunların hepsini görüşeceğiz ama ülkenin şu an bir sakinleşmesi lazım’’
Türkiye’nin en başından beri Afganistan’ın barış ve istikrarı için uğraştığını dile getiren Dışişleri Bakanı, yeni dönemde de aynı düşüncelerin devam ettiğinin altını çizdi.
Çavuşoğlu, ‘‘Biz havaalanında askeri tarafın yönetimini ve güvenliğini üstlenmiş durumdayız. Amerika, İngiltere gibi bazı kardeş ülkelerin de askeri güçleri var. Burada bir iki gün içinde güvenlik tamamen tesis edildikten sonra tahliyeler devam edecek. Çok sayıda dışişleri bakanı ile görüştük, Amerika ile bu konuda işbirliği yapıyoruz. Dün akşam Tony Blinken’la da görüştük. Esas bundan sonra bizi nasıl bir Afganistan bekliyor ve biz neler yapabiliriz? Biz Türkiye olarak Afganistan’ın barışı, istikrarı ve ekonomik kalkınması için en çok destek veren ülkelerin başındayız. Hiçbir zaman muharip güç göndermedik Afganistan’a. Havaalanında mevcudiyetimizle Kabil'de çerçeve ülkeydik. Havaalanı işletmesi ve güvenliğini yürütüyorduk. Bütün bu konuları kendi aralarında müzakere edecek, geçiş döneminde kimler olacak, nasıl bir yönetim olacak, bunların hepsini görüşeceğiz. Ama ülkenin şu an bir sakinleşmesi lazım. Şu ana kadar Taliban’ın verdiği mesajları da olumlu karşıladığımızı söylemek isterim. Gerek yabancılara, gerek diplomatik misyonlara gerekse kendi halkına yönelik. Umarım eylemlerde de bunu görürüz. Biz kardeş Afganistan’ın ekonomik kalkınmasını, barışını, huzurunu desteklemeye devam edeceğiz’’ dedi.
Akar, Pakistanlı yetkililerin Türkiye’ye Taleban’la doğrudan görüşme teklif ettiğini açıkladı
Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar da Türkiye’nin ayrım yapmaksızın bütün Afganistan’ı kucakladığını söyledi.
Sabah gazetesinden Okan Müderrrisoğlu’na konuşan Akar, Pakistan'ın Türkiye’ye Taleban’la doğrudan kanal açmak istediğini belirtti:
‘‘Taliban, 'Müslüman olmayan ülkeyi istemiyoruz' açıklaması yaptı. Bu durumda seçenek olarak sadece Türkiye kalıyor. Kabil Havalimanı kapanırsa Afganistan'ın dünya ile bağlantısının kesileceği söyleniyor. Biz, finansal, askeri, diplomatik destek verilirse Kabil Havalimanı'nın güvenliği ve işletilmesi görevini sürdürürüz. Afgan kardeşlerimiz istemezse 24 saatte orayı terk ederiz’’
Akar, Pakistanlı yetkililerin bu sözlerinden sonra Taleban’la yüz yüze doğrudan görüşme yapmak için yardımcı olmayı teklif ettiğini dile getirdi.
Milli Savunma Bakanı’nın bu sözleri, dün Reuters haber ajansına konuşan Türk yetkililerin Türkiye’nin Kabil Uluslararası Havalimanı’nın güvenliğini sağlama ve işletme kararından vazgeçtiği yönündeki açıklamasını teyit etmemiş oluyor.
Kılıçdaroğlu: ‘‘Yeni sığınmacılar getirecek hiçbir anlaşmaya imza atamayacaksın Erdoğan’’
Bu arada Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da hükümeti Afganistan’la ilgili yeni bir anlaşma yapmaması konusunda uyardı.
Sosyal medya hesabından paylaşımlarda bulunan CHP lideri, ‘‘Avrupa liderleri ‘Afganistan sığınmacı sorununu Türkiye ile halletmeliyiz’ demeye başladılar. AB neden İran’la değil de Türkiye ile konuşalım diyor? Komşu değiliz, neden biz? Siz verin bu sorunun yanıtını, sevgili halkım. Sizce İran böyle bir Sığınmacı Anlaşmasına ‘evet’ der mi? Saray iktidarı ne yapıyor? Taliban'la konuşacağım diyor. Afganistan’la aramızda 2940 km mesafe var, sığınmacı İran’dan geliyor, İran yerine neden Taliban’la konuşuyorsun? Bir kez daha söylüyorum, yeni sığınmacılar getirecek hiçbir anlaşmaya imza atamayacaksın Erdoğan’’ dedi.
Çeviköz: "Askerlerimizin 1 Eylül tarihine kadar mutlaka Afganistan'dan ayrılmaları gerekir"
Emekli Büyükelçi ve CHP İstanbul Milletvekili Ünal Çeviköz de CHP Genel Merkezi’nde yaptığı değerlendirmede '”Askerlerimizin en kısa zamanda, Taliban'ın verdiği mühlet de gözönüne alınacak olursa, 1 Eylül tarihine kadar mutlaka Afganistan'dan ayrılmaları gerekir” dedi.
Ünal Çeviköz açıklamasında “İktidar hatalı dış politika karnesine yeni bir hata eklemek istese de, CHP olarak 600'ün üzerinde askerimizin ve Kabil'deki büyükelçilik personelimizin ayağına taş değmesine razı gelemeyiz. O yüzden Kabil'deki durumu dikkatle ve yakından izliyoruz. Sanırım, bu durumu yeterince dikkatle izlemeyen tek taraf iktidar. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin bile acil toplandığı bir süreçte iktidar kabineyi bile toplamaya gerek görmedi” dedi.
Çeviköz, “Bizler CHP olarak 600 askerimizin ayağına taş değmesine razı gelemeyiz. Zaten gelişen koşullar artık böyle bir göreve gerek kalmadığını da göstermiştir. Onun için, askerlerimizin en kısa zamanda, Taliban'ın verdiği mühlet de gözönüne alınacak olursa, 1 Eylül tarihine kadar mutlaka Afganistan'dan ayrılmaları gerekir. Bugünkü kaos ortamında koşulları zorlamanın ve askerimizin güvenliğini tehlikeye atmanın hiç bir savunulacak tarafı yoktur. Sonuç olarak, hali hazırda içinde bulunduğumuz durum, ülkemizin, sığınmacı, geçici koruma, ne derseniz deyin, bu ağır yükü daha fazla kaldıramayacağı bir durumdur. Türkiye göçmen akınlarını durdurmak için kullanılacak bir havuz değildir. Demek ki, açık kapı politikasının kapısızlık politikası olarak anlaşılmaması gerektiği anlaşılmış. Uluslararası topluma ülkemizin bu yükü daha fazla kaldıramayacağının anlatılması gerekiyor. BM, AB ve İran ile ortak bir göç stratejisi geliştirmenin zamanının geldiğinin altını bir defa daha çiziyorum” dedi.