Marmaris’in Osmaniye mahallesinde 487 kişi yaşıyor.
Mahalledeki köylüler uzun yıllardır arıcılıkla uğraşıyor. Baharın başlamasıyla birlikte arılarıyla birlikte köyden ayrılan arıcılar Türkiye’nin çeşitli köşelerine gidiyor ve ağustos ayının ortasında yeniden Osmaniye’ye dönüyorlar.
Marmaris İçmeler’de başlayan yangın köye ulaştığında köyün erkekleri büyük çoğunlukla arılarının başında başka illerde olduklarından köyde ağırlıkla kadınlar ve çocuklar vardı.
“Marmaris’te çıktı bu yangın ilk başta güçlü bir şekilde müdahale edilse sönerdi”
Konya’da arılarıyla birlikte olan köyün eski muhtarı Hasan Hüseyin Aydın da yangının hızla yayılması üzerine annesi, eşi, gelini ve torunlarından köyden çıkmalarını istemiş.
VOA Türkçe’nin konuştuğu Aydın, “Marmaris’te çıktı bu yangın ilk başta güçlü bir şekilde müdahale edilse sönerdi. Bir de Marmaris’teki yangın ekibi de şehir dışındaydı. Benim oğlum da yangın ekibindeydi o da Antalya’da yangın söndürmeye çalışıyordu. Ben de ‘gelinime kaçın’ dedim. Gelinim kaçarken buraya kapının önüne beş tane beş litrelik su bırakmış. Yoldan geçen vatandaş o sularla burayı söndürmüş, yoksa bu ev de gitmişmiş” dedi.
“Bu köyden gençleri orman işçisi olarak almadılar, köyde kırktan fazla ev zarar gördü”
Hasan Hüseyin Aydın, sözünü esirgemeden konuşuyor.
Ona göre bu işin başlıca sorumluları yeterince önlem almayan ve yangını söndürmek için koordinasyonu sağlayamayan hükümet ile köye zamanında jeneratör göndermeyen büyükşehir belediyesi.
“Muğla Büyükşehir Belediyesi’ne onlarca kere, ‘jeneratör koyun burası orman köyü orman içerisinde’ dedim. Yıldırım atıyor, yangın çıkıyor, elektrik kesiliyor su kesiliyor ama buraya bir tane jeneratör yok. Muğla Büyükşehir Belediye, her daire başkanının altına lüks makam aracı alana kadar buraya bir jeneratör koysaydı burada yaklaşık 45 tane kısmi yanan ev var 14 tanesinin yatacak evi yok, yüzde 50’si kurtulurdu. Benim devletim, benim hükümetim Marmaris gibi böyle ormanlarla çevrili yere üç tane helikopter koysa Diyanet İşleri Başkanı’na zırhlı araçlar alana kadar böyle yerlere birer tane zırhlı helikopter koysa de bu olmazdı. Üçüncü sorumlu yine devlet. Ormanda kim gezebilir? Şehirde gezebilen mi ormanda büyüyen mi? Daha bir buçuk ay öncesi orman işçi alımında bu köyden altı tane cıva gibi genç, -yere çaksan girecek genç- müracaat etti ama yandaş olmadıklarından almadılar. Siyasi durum var. Ancak asfaltta yürüyebileni aldılar hatır için bir tane bu ormanlarda büyüyen bu köyden almadılar.”
“Benim bölgemi koruyamayacaksın Amerika’ya maske yollayacaksın ben böyle devlet istemiyorum”
Osmaniye mahallesinin eski muhtarı, pandemi döneminde birçok ülkeye maske ve sağlık malzemesi gönderen Türkiye’nin asıl kendi ülkesinde çıkan yangınları en hızlı şekilde söndürdüğünde büyük devlet olduğunu ispat edeceğini dile getirdi
Hasan Hüseyin Aydın, “Muğla gibi yüzde 70’i çam ormanlarıyla kaplı bir ilde en az iki tane yangın söndürme uçağı olmasını beklerim. Benim devletim güçlü devletse benim devletim büyük devletse benim devletim Amerika’ya maske yardımı yapabilen bir devletse ben önce bunları görmek isterim. Ondan sonra Amerika’ya yardım yapacak. Nereye yardım yapacaksa yapsın ama burada ilk önce benim bölgeme korumayı beceri bilsin. Benim bölgemi koruyamayacaksın Amerika’ya maske yollayacaksın ben böyle devlet istemiyorum” diye konuştu.
“İçmeler’den buraya yangın çok hızlı geldi, biz kaçmak zorunda kaldık”
Muhammed Şahin yaklaşık 20 yıldır Osmaniye’de kafe ve restoran işletiyor. Şahin, eşiyle birlikte işlettiğinde restoranında yangın öncesinde 11 çalışanıyla günde ortalama 200 müşteriye hizmet verdiğini söylüyor. Ancak yangın hem restoranını hem de üst kattaki evini büyük ölçüde kullanılamaz hale getirmiş.
VOA Türkçe’nin konuştuğu Şahin, “İçmeler‘den buraya yangın çok hızlı geldi, hiç durmadan. Biz kaçtık yani kaçmak zorunda kaldık. İçmeler üstünden üç dakikada çıktı buraya yangın. Osmaniye köyünde dört beş dakikada geçti. Dükkanın camları patlamış. Su depom yanmış evimin çatısı komple kül olmuş. Evin odasına girmiş yangın orada kalmış. Mutfak yanmış. Evin üst kattaki kapısını telle bağlıyorum, bu camı kırıyor. Buradan mutfağın camını patlatıyor. Perdeyi yakıyor olduğu yerde kalıyor içeri girmiyor. Çatıdaki güneş panelleri de yanmış. Durum gerçekten felaket” dedi.
“Kendi acımızla uğraşmaktan arkadaşlarımızın akrabalarımızın acılarına bakamıyoruz”
Köydeki birçok hayvan köy restoranın arka bahçesindeki korunaklı alanda toplanmış. Yangın o alana ulaşmadığından hayvanlar canlarını kurtarmış. Ancak Muhammed Şahin’in kümesindeki tavuklar, keçiler ve koyunlar kadar şanslı olamadı.
Şahin, “Kümesin kapısı kapalıydı, tavuklar çıkamamış. Kümeste kalanlar yanmış, onları gömdük. Ama bir de ağaçta yaşayan tavuklar vardı. Onların yaşadığı erik ağacı yandı ama o tavukların büyük bölümü kaçıp yangından kurtulmuş. Ayağı yanan birkaç tanesi de dün öldü ama onların çoğu kurtuldu” dedi.
Şahin’in bir bölümü kendisine bir bölümü ailesinin diğer fertlerine ait 30 dönüm zeytinliği var. Restoran sahibi O bölgenin yanıp yanmadığını henüz kontrol edemediğini, öncelikle yaşam alanı ve ekmek teknesini ayağa kaldırmaya çalıştığını ifade ediyor. Eşi Hadiye Şahin de bir yandan evi ve restoranı derleyip toplamaya katılırken bir yandan söze katılıyor, “Birçok arkadaşım ve akrabam civar köylerde yaşıyor ama kendi acımızla uğraşmaktan onların acılarına bakamıyoruz.”