Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Başkan Joe Biden’ın 24 Nisan 1915 olayları için ‘‘soykırım’’ sözünü kullanmasının ‘‘mesnetsiz, haksız ve hakikatlere aykırı’’ olduğunu söyledi.
Erdoğan kabine toplantısının ardından yaptığı açıklamada,‘‘Hiçbir tarihi ve hukuki temeli olmayan bu ifadeler milletimizin her ferdi gibi bizi de ziyadesiyle üzmüştür. Açıklamalardaki ifadelere radikal Ermeni çevrelerin ve Türkiye karşıtı grupların baskısıyla yer verildiğini düşünüyoruz. Ancak bu durum ortaya çıkan tablonun iki ülke ilişkileri üzerindeki yıkıcı etkilerini ortadan kaldırmıyor. Türkiye olarak tarihte yaşanan acıların yarıştırılması gibi bir anlayışı kesinlikle insani bulmuyoruz. Ama şayet böyle bir yola girilecekse bu yarıştan alnı ak, vicdanı mustarip çıkacak tek devlet ve milletin biz olduğumuzu da hatırlatmak isteriz’’ dedi.
Esasen son iki yüzyılda en büyük sivil can kayıpları ve buna bağlı nüfus hareketlerinin Osmanlı coğrafyasında yaşandığına dikkat çeken Erdoğan, ‘‘Osmanlı Balkanlar’dan ve Kafkaslar’a uzanan topraklardaki nüfusunun neredeyse yarıya yakınını oluşturan 10 milyon insanının yarısı ölüm yarısı sürgün acısını yaşamıştır. Üstelik bunu biz söylemiyoruz. Bizzat batılı tarihçiler ifade ediyor. Dikkat ederseniz bu 10 milyon insanla ilgili ne silahlı bir tek fotoğrafı ne geride bıraktıkları kanlı izler ne utanç verici başka hikaye göremezsiniz, bulamazsınız. Ama aynı insanlarla ilgili anıtlara, lobilere, meclis kararlarına veya haklarının aranması anlamına gelecek bir faaliyete de rastlamazsınız. Sadece dedelerin torunlarına yürekleri burkularak, gözlerinden akan yaşlara engel olamayarak anlattıkları acı hatıraları vardır. Çünkü bu insanlar Türk’tür çünkü bu insanlar Müslüman’dır. Dolayısıyla batılının gözünde istismara müsait malzeme değildir. Millet olarak bugüne kadar kendi acılarımızı istismar aracı haine getirme gibi bir zihniyetle hareket etmedik. Bizim acılarımızı kalbimize gömüp sadece ileriye bakma erdemimizi sanıyoruz bazıları yanlış anlıyor.Buna göre bizim de batıda Balkanlar’ın kaybından, doğuda uğradığımız işgallerin hesabına, güneyimizde bize verilip tutulmayan sözlere kadar kapsamlı bir muhasebe yapıp ortaya çıkan faturayı da muhataplarımızın önüne koymamız gerekiyor. Hiç sınırlarımızın dışına çıkmamıza bile gerek yok, Adana’dan Antep ve Maraş’a, İzmir’den Afyon’a, İstanbul’dan Çanakkale’ye Kars’tan Artvin’e kadar her şehrimiz kendi kayıplarının peşine düşse bile yeter. Aynı yaklaşımı tüm mazlum toplumların, coğrafyaların da göstermesi halinde ortaya nasıl bir sonuç çıkabileceğini kim bilebilir. Batının Ermeni meselesine karşı tutumu ve terör örgütlerine karşı sergiledikleri riyakar tavrın sonu işte bu yola çıkıyor’’ diye konuştu.
Erdoğan, ‘‘Biz hala en başta söylediğimiz yerdeyiz. Tarihteki olayların araştırılması ve hakikatlerin ortaya çıkartılması bu işin erbabına yani tarihçilere bırakılmalıdır, siyasetçilere değil. Yıllardır dile getirilen Ermeni iddiaları konusunda ortak bir tarih komisyonu kurulması teklifimize hala bir cevap alamadık. Kendi arşivlerimizi tamamen bu komisyona açma taahhüdünde bulunduk ama muhataplarımızdan yine ses çıkmadı’’ dedi.
‘‘Anadolu ecdadımızın yönetiminde asırlar boyunca farklı kökenden ve inançtan insanın huzur içinde yaşadığı bir coğrafya olmuştur. Pek çok toplum gibi Ermeniler de bu dönemde dini özgürlüklerini kazanmışlar, sosyal statülerini güçlendirmişlerdir. Tarihimize 93 harbi diye geçen hadiseye kadar bu barış iklimi sürmüştür’’ diyen Erdoğan,‘‘Osmanlı’nın son döneminde ülkedeki pek çok kesim batılılar tarafından tahrik edilerek, cesaretlendirilerek, silahlandırılarak bize karşı ayaklandırılmışlardır. Bugün üzerinde çok sayıda devletin yer aldığı Balkan toprakları işte bu şekilde başlatılan asimetrik savaşlarla ülkeden kopartılmıştır. Doğuda da aynı senaryo Çarlık Rusyası’nın daiştirakiyle Ermeniler üzerinden oynanmıştır. 1. Dünya Savaşı’na kadar 40 civarında isyan çıkartan Ermeni çeteler bu dönemde kontroldan çıkarak büyük katliamlara yönelmişlerdir. Batılılar’ın siyasi ve ekonomik, Ruslar’ın da askeri desteğiyle palazlanan Ermeni örgütleri köyleri ve şehirleri basıp önlerine gelen herkesi kadın çocuk ihtiyar demeden öldürmüşlerdir’’ dedi.
‘‘Mensuplarının toplamı 150 bin ile 300 bin olarak ifade edilen bu çeteler topraklarımıza saldıran Rus ordusunun saflarında da aktif olarak bize karşı savaşmışlardır’’ diyen Erdoğan,Van’dan Kars’a, Erzurum’dan Anadolu içlerine kadar pek çok yerde sayıları milyonla ifade edilen tamamı sivil Türk ve Kürt nüfus Ermeni çeteler tarafından katledilmişlerdir’’ diye konuştu.
‘‘24 Nisan’da insani trajedi olmamıştır’’
‘‘Aslında 24 Nisan’da insani trajedi anlamında hiçbir şey olmamıştır’’ diyen Erdoğan,24 Nisan 1915 tarihi sadece Osmanlı devletinin savaş halinde bulunduğu ülkelerle bir olup aleyhine faaliyet yürüten örgütleri kapatıp 235 yöneticisini tutukladığı gündür. Daha ortada ne Sevk ve İskan kanunu ve bunun uygulaması olmadığı için yaşanan herhangi bir can kaybı da söz konusu değildir’’ sözlerini kullandı.
Türkiye’deki Ermeni toplumunun dünyadaki genel uygulamaya paralel şekilde bu tarihi kendi acılarını anma günü olarak kabul ettiğini belirten Erdoğan, ‘‘Biz de gerçekte bu tarihte ne olduğunu bilmemize rağmen Ermeni toplumunun saygı duyarak kendilerine bir süredir acılarını paylaşan mesaj gönderiyoruz’’ dedi.
Osmanlı devletinin 24 Nisan’da yaptığı bu tutuklamaların ardından 27 Mayıs’ta Sevk ve İskan Kanunu’nun çıkartıldığını ve 1 Haziran’da da uygulamasına geçildiğini belirten Erdoğan,‘‘Yapılan işlem muhtemel bir tehdide veya tehlikeye değil, bilfiil yürüyen bir isyana ve artarak süren katliamlara karşı alınmış bir tedbirdir. Dikkat ederseniz bu tarihler Osmanlı devletinin Çanakkale başta olmak üzere pek çok cephede tarihi bir mücadele yürüttüğü döneme tekabül ediyor. Genel seferberlik sebebiyle eli silah tutan erkeklerin hemen tamamı cephede olduğu için geride sadece savunmasız kadınlar, çocuklar yaşlılar kalmıştır. Ermeni çeteleri Türk ordusuyla veya şehirlerini koruyan silahlı Türk milisleriyle çatışmamış, sadece masum ve savunmasız insanları katletmişlerdir. Mesela Van’ın Zeve köyünde yaşayan 2 bin 500 sivilin tamamı tek bir fert hayatta bırakılmaksızın Ermeni çeteler tarafından şehit edilmişlerdir. Sadece Muş’ta 1 yıl içinde 20 bin vatandaşımız katliama maruz kalmıştır. Hızlarını alamayan Ermeni çeteciler Trabzon civarındaki Rum ve Hakkari’deki Musevi Osmanlı vatandaşlarını da topluca öldürmekten çekinmemişlerdir’’ diye konuştu.
Erdoğan sözlerine şöyle devam etti: ‘‘Ermeni çeteleri sadece Anadolu’da savunmasız sivil Türkler’i ve Kürtler’i, Kafkasya tarafında da Çerkezler’i katletmişlerdir. Ermeni çeteciler yaptıkları katliamları ve yüzbinlerce insanı göçe zorladıklarını övünerek anlatmışlardır. Bununla ilgili pek çok belge bölge ülkelerinin arşivlerinde mevcuttur. Osmanlı Devleti çıkardığı Sevk ve İskan Kanunu’yla bu katliamları gerçekleştiren çetelerin dayandığı Ermeni nüfusu geçici olarak başka bölgelere gönderme kararı almıştır. Üstelik bu karar ülkedeki tüm Ermeniler’i değil sadece çete saldırılarının yoğun olduğu yerlerdeki Ermeni nüfusu kapsamaktadır.’’
‘‘Ben belgeyle konuşuyorum’’
Sevk ve İdare Kanunu’yla yeri değiştirilen Ermeni nüfusun sayısı konusunda da pek çok söylentinin dolaştığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan,‘‘1. Dünya Savaşı öncesi Osmanlı topraklarında Ermeni nüfusun toplamı 1 milyon 300 bin olarak kayıtlarda yer alıyor. Şu anda ben belgeyle konuşuyorum. Sayın Biden gibi konuşmuyorum. Biden neye dayanarak nasıl konuşuyor bilmiyorum. 1 milyonun üzerinde şu anda arşivlerimizde belge var. Buyursunlar gelsinler belgeleri incelesinler. Acaba Amerika’nın arşivlerinde ne kadar bu konuda belge var? Veya bu belgeleri açabiliyor mu? Avrupa’da var mı, varsa açabiliyor mu? Biz hodri meydan diyoruz. Ama bugüne kadar bizim bu çağrılarımıza cevap veremediler’’ diye konuştu.
‘‘Gerçek rakamlar bir sıfır ilave edilerek abartılıyor’’
Erdoğan şöyle devam etti:
‘‘Şu anda bu nüfusun yaklaşık 350 bini savaş döneminde Rus topraklarına geçmiştir. İran’a gidenlerle bu rakam 500 bine ulaşmaktadır. Dolayısıyla Sevk ve İskan’a tabi tutulanların sayısı Amerika’nın kendi raporlarında bile en fazla 600 bin olarak belirtilmektedir ki gerçek rakam daha da azdır. Osmanlı’nın Ermeni nüfusu yer değiştirme işlemi sırasında salgın hastalıktan asayiş sorunlarından veya güvenlik güçleriyle çatışmalardan hayatını kaybedenlerin sayısıysa 150 bini ancak bulmaktadır. Elbette bu 150 bin kişinin her biri bir candır ve önemli bir rakamdır. Gerçek rakamların bir sıfır ilaveyle abartıldığını bizzat Ermeni tarihçilerin ve siyasetçilerin kendileri de itiraf ediyor. Yine Ermeni tarihçiler kayıpların çoğunun cephedeki savaşlarda yaşandığını da belirtirler.’’
‘‘Kimsesiz kalan Ermeni çocuklar için yetimhaneler kurulmuştur’’
‘‘Osmanlı devleti Ermeni nüfusu başka bir yere göndermemiş, kendi toprakları içinde yer değiştirtmiştir. Bu kanuna tabii kişilere hazırlık için 1 hafta süre verilmiş, mazereti olanlar da sevkten muaf tutulmuşlardır. Sevk işlemleri sırasında gereken idari tedbirler alınmış bunun için gereken tahsisat da yerel birimlere gönderilmiştir. Bu dönemde kimsesiz kalmış olan Ermeni çocuklara sahip çıkılarak kendileri için yetimhaneler kurulmuştur Sayın Biden. Mağdur durumda olan Ermeni nüfusa dışarıdan yardım gönderilmesine de hiçbir zaman engel çıkartılmamıştır.Ülkemizde pek çok yerde Ermeniler’in katlettiği Türkler’e ait toplu mezarlar vardır, ama hiçbir yerde Ermeniler’e ait toplu mezarlara rastlayamazsınız, çünkü böyle bir hadise yaşanmamıştır. Savaş döneminde ülkemiz topraklarında çoğu İstanbul ve batı şehirlerimizde olmak üzere 300 bin Ermeni yaşamayı sürdürmüştür. Şu anda İstanbul’umuzda yine 100 bin Ermeni yaşamaktadır. Biz bu konularda hiçbir zaman dışlayan olmadık. Savaş sonrası geri dönenlerle bu rakam bir ara 650 bine yaklaşmıştır. Herhalde insanlar katledildikleri, soykırıma uğratıldıkları bir yere gönüllü olarak geri dönmezler Sayın Biden.’’
‘‘Süreç İstiklal Harbi’mizi tehlikeye atabilirdi’’
İngilizler tarafından 1921 yılında yapılan bir nüfus istatistiğinde eski Osmanlı coğrafyasındaki toplam Ermeni nüfus 1,2 milyona yakın olarak belirtildiğini kaydeden Erdoğan, bu rakamın savaş öncesi nüfusla ve savaş sırasındaki gerçek kayıplarla uyumlu olduğunu söyledi. Bilhassa Suriye, Ürdün, Lübnan gibi yerlere gönderilen Ermeniler’den önemli bir kısmının zamanla Amerika kıtasına ve Avrupa’ya göç ettiklerini kaydeden Erdoğan, ‘‘Ermeni tezlerini destekleyenler o dönemde evlerinden ayrılan herkesi öldürülmüş gibi göstererek soykırım yalanlarını desteklemeye çalışmaktadır. Eğer Osmanlı Sevk ve İskan Kanunu’yla iç karışıklık yaşanan bölgelerdeki Ermeni nüfusu başka yerlere göndermeseydi, cephelerdeki askerlerini çekmek mecburiyetinde kalacaktı. Mesela Çanakkale’de veya Kudüs’te savaşan askerlerimizi karışıklık yaşanan bölgeleri güvenli hale getirmemiz için oraya göndermemiz gerekecekti. Böylece Osmanlı cephede düşmanla değil, sınırları içindeki çetelerle mücadele ederken savaşı kaybetmiş olacaktı. Allah göstermesin bu tehlikeli süreç bizi ağır bir esaretle yüz yüze bırakarak İstiklal Harbi’mizi dahi tehlikeye atacak boyuta ulaşabilirdi’’ dedi.
‘‘Ermeniler’in ölülerini dahi istismar ettiler’’
‘‘Zaten o günlerde savaştığımız düşmanların istediği de buydu’’ diyen Erdoğan,‘‘Ermenileri bu sinsi senaryoda acımasızca kullanmışlar, amaçlarına ulaşamayınca da ölülerini dahi istismar etmekten çekinmemişlerdir. Halbuki diğer tarafta şöyle bir gerçek vardı; çok değil 1 asır önce bugünkü Ermenistan devletinin bulunduğu coğrafyadaki nüfusun yüzde 80’inden fazlası Müslümanlar’dan oluşuyordu. Oysa bugün aynı coğrafyada Türk ve Çerkez nüfustan oluşan Müslümanlar’dan neredeyse kimse kalmamıştır’’ sözlerini kullandı.
‘‘Yaklaşık 30 yıl önce işgal edilen Dağlık Karabağ ve Azerbaycan şehirlerinde yapılanlar da ortadadır’’diyen Erdoğan, Biden’a seslenerek ‘‘Sayın Biden, Minsk üçlüsü diye bir üçlü oluşturulmuştu, burada kim vardı? Amerika, Rusya, Fransa… 30 yıl bu işgalden kurtarmadınız oradaki insanları ve Azeri kardeşlerimiz ne yazık ki 1 milyonu aşkın hicret etmek durumunda kaldılar. Ve bütün o yerler, o Karabağ, bütün binaları, her şeyi maalesef yakıldı yıkıldı. Eğer soykırım diyorsanız önce kendinizi aynaya bakıp değerlendirmeniz lazım’’ dedi.
Erdoğan şöyle devam etti: ‘‘Kızılderilileri zaten söylememe gerek yok, onlar her şeyiyle ortada. Bütün bunlar, bu gerçekler ortadayken sizler kalkıp da Türk’e, Türk milletine soykırım yaftasını yapıştıramazsınız. Bakın buralarda 10 binlerce sivil insan katledilirken; 1,5 milyon Azerbaycanlı kardeşimiz evlerini terk etmek zorunda bırakılmıştır, en başından beri Ermeni çevrelerin soykırım yalanının üzerine bu derece abanmalarının sebeplerinden biri de yaklaşık 1,5 asırdır kendi yaptıkları kıyımlardan ve ihlallerden sorumlu tutulma korkularıdır. Büyük vaatlerle kandırılan Ermeniler’in hem Ruslar hem de Avrupa ve Amerika tarafından aldatılmış olmanın utancını ve öfkesini bu yalanla örtmeye çalıştıkları anlaşılıyor. Ermeni yalanlarını destekleyen çevreler de kendi tarihlerindeki utançların üzerini örtme telaşı içindeler’’
‘‘Toplamda 17 milyon insanın öldüğü 1. Dünya Savaşı döneminde yaşanan sivil kayıplar üzerinden bir değerlendirme yapacaksak şunları da hatırlatmamız gerekiyor. Aynı dönemde Çarlık Rusyası, topraklarında yaşayan yüz binlerce Alman ve Musevi kökenli vatandaşını Alman ordusuyla işbirliği yapma ihtimalleri olduğu iddiasıyla Sibirya tarafına sürmüştür. Daha doğrusu sürgün adı altında bu insanların çok büyük bir bölümü açlık, hastalık ve soğuk altında ölüme terk edilmiştir. Avusturya-Macaristan imparatorluğu da kendi vatandaşı olan yüz binlerce Rus asıllı insanı kurşuna dizerek, asarak ya da toplama kamplarında ölüme yollayarak ortadan kaldırmıştır. Balkanlar’da ve Kafkaslar’da bizim uğradığımız 5 milyonu ölümle, 5 milyonu yerinden edilmeyle sonuçlanan kayıpları tekrar hatırlatmak istiyorum. Osmanlı’nın 1915’te gerçekleştirdiği Ermeni Sevk ve İskanı sırasında yaşanan kayıpları işte bu iklimde değerlendirmek gerekiyor.’’
‘‘Şayet Ermeniler’in kayıpları soykırım olarak nitelendirilecekse verdiğimiz bu örnekler başta olmak üzere aynı dönemde yaşanan tüm olaylar da aynı paranteze alınmalıdır. Hatta öncesine ve sonrasına gidecek olursak Amerika ve Avrupa tarihinde soykırım diye nitelendirilebilecek nice hadiseye rastlayabiliriz. Kızılderililer’den siyahilere, Almanya’nın Dresden kentinde yapılanlardan Japon şehirlerine atılan atom bombalarına, özellikle Vietnam’dan Irak’a kadar pek çok başlıkta bu konular tartışmaya açılabilir. Güney Amerika’dan Afrika kıtasına ve Doğu Asya’ya kadar dünyanın 4 bir yanındaki nice toplumlar yaşadıkları zulümleri yüreklerinde hala bir yara olarak taşıyor. 1. Dünya Savaşı’nda bizim topraklarımızda ortaya çıkan acı görüntüler ise aynı dönemde istisnasız herkesin yaşadığı sorunların bir kesitini teşkil ediyor.’’
‘‘ASALA’nın saldırılarını unutmadık’’
Soykırım kavramının ve bununla bağlantılı süreçlerin 1948 ve sonrasına ait olduğunu kaydeden Erdoğan bu ithamın ifade edilebilmesi için ortada tarihçilerin üzerinde uzlaştığı somut deliller ve bunlara dayalı mahkeme kararları olması gerektiğini söyledi.‘‘Ermeni iddialarıyla ilgili ortada herhangi bir somut delil olmadığı gibi uluslararası mahkeme kararı da mevcut değildir’’ diyen Erdoğan, ‘‘Türkiye olarak yaptığımız ortak tarih komisyonu kurulması ve arşivlerin açılması gibi teklifler öncelikle meselenin tarihi olarak doğru bir zemine oturmasını amaçlamaktadır. Biz kendimizden emin olduğumuz için bu konularda her türlü konuşmaya tartışmaya araştırmaya değerlendirmeye açığız. Hatta peşin hükümle aleyhimizde yayın yapacağını bildiğimiz araştırmacılara bile arşivlerimizi kapatmıyoruz. Buyrun, gelin bakın. Amerika ve Avrupa ülkeleriyse tarihi arşiv belgeleriyle konuşmaktan kaçanların safsatalarının iftiralarının yalanlarının yanında yer alarak sadece bize husumet göstermekle kalmıyor, bilime de ihanet ediyorlar. Sırf Ermeni yalanlarına prim vermedikleri, gerçeğin peşinde koştukları için saygın tarihçilere yapılan haksızlıklar ve saldırılar, ‘soykırım yoktur’ demenin yasayla suç haline getirilmesi çabaları tam bir garabet örneğidir. ASALA terör örgütünün özellikle 1970’li yıllarda diplomatlarımıza yani elinde silah olmayan sivil kamu görevlilerine karşı gerçekleştirdikleri saldırıları da unutmadık, unutmayacağız Biden. Bu alçak eylemlerde hayatlarını kaybeden diplomatlarımızın katillerinin nasıl korunduğunu, ceza evlerinden nasıl salıverildiklerini gayet iyi biliyoruz. Bir asır önceki hayallerin bir benzerinin Ermeni örgütlerinin bıraktıkları yerden son 40 yıldır PKK terör örgütü vasıtasıyla hayata geçirilmeye çalışıldığının elbette farkındayız. Üzerimizde oynanan tüm oyunları nasıl hüsrana uğrattıysak dün PKK üzerinden sınırlarımız içinde bir süredir PKK/YPG üzerinden Suriye’de kurulan tuzağı da aynı şekilde parçalayıp atacağımızdan kimsenin şüphesi olmasın’’ dedi.
‘‘ABD’nin bu yanlış adımdan bir an önce dönmesini umuyorum’’
‘‘ABD’nin bu gerçekler ışığında attığı yanlış adımdan bir an önce dönmesini umut ediyorum’’ diyen Erdoğan, ‘‘Soykırım gibi ithamlar siyasetin konusu olamayacak kadar hassas konulardır. Tarih ilmi bir kenara bırakılarak ülke başkanlarının, parlamentolarının bu tür konularda ahkam kesmesi, işleri içinden çıkılmaz bir hale getirmekten başka bir işe yaramaz. Biz tarihe husumet çıkarmak ve yeni kavgalar üretmek değil daha güzel bir geleceği inşa ederken ders almak için bakılması gerektiğine inanıyoruz. Yaşanan tartışmaların Ermeni toplumuna en küçük bir faydası olmadığı gibi tam tersine bu tür adımlar yeni sıkıntıların kaynağı haline gelmektedir’’ dedi.
‘‘ABD Başkanı’nın açıklaması ilişkileri zora sokar’’
‘‘Bizim Ermeni toplumuyla hiçbir sorunumuz, sıkıntımız yoktur. Bin yıldır aynı topraklarda yaşadığımız bu insanların bir kısmıyla hala barış ve huzur içinde hayatımızı sürdürüyoruz’’ diyen Erdoğan ‘‘Her ne şekilde kurulmuş olursa olsun Ermenistan Devleti ile de iyi komşuluk esasına dayalı bir ilişki tesis etmek istiyoruz. Bunun için son 16 yıldır fedakarlığı hep bizim yaptığımız adımlar attık. Maalesef bu adımlarımıza samimi bir karşılık bulamadık’’ diye konuştu. Erdoğan, ‘‘Karabağ meselesinin çözümü ardından yeniden bir işbirliği zemininin doğduğuna inanıyoruz. ABD Başkanı’nın 24 Nisan açıklaması, hem bu süreci, hem de kendileriyle olan ilişkilerimizi zora sokmanın ötesinde bir anlama sahip değildir. Onlar tersini söylüyor diye güneş doğmayacak değildir. Onlar aksini iddia ediyor diye hakikat ışığı parlamaktan vazgeçecek de değildir’’ dedi.
Erdoğan, ‘‘Uzun yıllar boyunca Amerika ile güvenilir müttefiklik üzerine kurulu yakın ilişkilerimiz olmuştur. Türkiye’nin kırmızı çizgisi olan FETÖ ve PKK-PYD’ye verilen destek ile uyguladıkları ambargoyla müsebbibi kendileri olan S-400 krizi gibi hadiseler model ortaklık seviyesindeki ilişkilerimize zarar vermektedir’’ dedi.
‘‘Son gelişmelerin üzerine adeta tuz biber olan 24 Nisan açıklamasıyla artık Türk-Amerikan ilişkileri bu seviyesinin de çok gerisine düşmüştür’’ diyen Erdoğan, ‘‘Biz milli birlik ve beraberliğimizden, tarihi mirasımızdan, coğrafi avantajlarımızdan ve eşsiz potansiyelimizden aldığımız güçle şartlar ne olursa olsun kendi hedeflerimize özellikle kilitlenerek yürüyüşümüzü sürdüreceğiz. Haklı olduğumuzun gayet iyi bilindiği konularda bize ısrarla geri adım attırılmaya çalışılmasından artık yorulduk. Bu şekilde bizi yolumuzdan döndürebileceklerini sananlar yanıldıklarını anlamış olmalıdır’’ dedi.
‘‘Türkiye olarak ABD ve Avrupa Birliği’yle eşit ve adil şartlarda birlikte çalışmak istiyoruz’’ diyen Erdoğan, ‘‘Tek isteğimiz ülkemizin haksız, adaletsiz, çiftte standartlı marjinal grupların etkisiyle alınmış kararlara, uygulamalara, muamelelere maruz bırakılmamasıdır’’ diye konuştu.
''NATO’yla alakası olmayan Ermeni lobisine Türkiye’yi nasıl değişiyorsunuz?''
‘‘ABD Başkanı Biden ile Haziran ayında kararlaştırdığımız görüşmede tüm bu konuları yüz yüze değerlendirerek yeni bir dönemin kapılarını aralayacağımıza inanıyorum’’ diyen Erdoğan, ‘‘NATO’nun önemli iki ülkesi olarak NATO’da iki önemli müttefik olarak nasıl oluyor da NATO’yla yakından uzaktan alakası olmayan bir Ermeni lobisine Türkiye’yi değişiyorsunuz? Muhatabımızla iki ülke ilişkilerini zehirleyen konuları bir kenara bırakarak artık bundan sonrasına yönelik nasıl adımlar atacağız buna bakmamız gerekiyor. Aksi takdirde ilişkilerimizin 24 Nisan açıklamasıyla düştüğü yeni seviyenin gerektirdiği pratikleri hayata geçirmeye başlamaktan başka çaremiz kalmayacaktır’’ dedi.
Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev’le de Ermenistan’la yapılan anlaşmanın uygulanması ve son gelişmeler çerçevesinde atılabilecek ortak adımlar hususunda bir telefon görüşmesi yaptıklarını kaydeden Erdoğan, ‘‘Yıllarca çözümsüzlüğü çözüm diye dayatanlara en güzel cevabı Azerbaycan’la birlikte Karabağ’da verdiğimizi biliyorsunuz. Önümüzdeki günlerde bu çerçevede atacağımız adımları daha da detaylandıracağız’’ dedi.