Erişilebilirlik

Fransa'nın Ruanda Soykırımındaki Rolüyle İlgili Yeni Belge


Ruanda'da 1994 yılında yaklaşık 1 milyon kişinin katledildiği soykırımda, Fransa'nın rolüne ilişkin belgelere bir yenisi daha eklendi. Fransız haber ajansı AFP ile haber sitesi Mediapart'ın ortaya çıkardığı bir belge, Fransa devletinin "1994 yılında soykırımdan sorumlu olan Ruandalı yetkilileri serbest bırakma ve kaçmalarına izin verme" kararı aldığını ortaya çıkardı.

Fransa yargısı, Fransa ve Afrika arasındaki "şaibeli ilişkilerin" ortaya çıkarılması amacıyla kurulan "Survie/Hayatta Kalan" Derneği'ne yakın isimlerden, Ruanda soykırımına ilişkin çok sayıda kitap yazmış François Graner'e, geçen Haziran ayında Ruanda hakkındaki Cumhurbaşkanlığı arşivlerine girebilme yetkisi vermişti.

Arşivleri tarayan Graner, Fransa eski Cumhurbaşkanı François Mitterrand'ın Afrika danışmanı Bruno Delay'e ait bu telgrafı bulduğunu açıkladı.

Bazı medya kuruluşlarıyla belgeyi paylaşan François Graner, "Bu, Fransa'nın Ruanda soykırımındaki rolüne ilişkin bulmacanın önemli bir parçasını tamamlayan bir yazılı belgedir" dedi.

Belgede, dönemin Ruanda Büyükelçisi Yannick Gerard, Fransız ordusunun Ruanda'da başlattığı Turkuaz operasyonu (Turquoise ) sırasında oluşturulan ve Fransız ordusunun kontrol ettiği "Güvenli İnsani Bölge"de bazı "soykırımcı görevlilerin varlığına ilişkin Paris'ten talimat beklediğini" yazıyor.

Bu telgrafa "diplomatik gizlilik" başlığıyla 15 Temmuz 1994'te gönderilen yanıtta ise, "Kendinizi doğrudan ifşa etmeden, tüm dolaylı kanalları ve özellikle de Afrikalı kaynaklarınızı kullanarak, güvenli insani yardım bölgesini terketmeleri dileğimizi bu makamlara iletebilirsiniz" deniliyor

Telgrafta ayrıca, Zaire (bugünkü Demokratik Kongo Cumhuriyeti) sınırında, Cyangugu'ya gerileyen Kigali rejimine atıfta bulunarak, "Uluslarararası toplumun ve özellikle Birleşmiş Milletler'in bu 'sözde yetkililer' için izlenecek davranışları çok yakında belirleyeceklerini de vurgulayınız" ifadesine yer veriliyor.

Soykırım 6 Nisan 1994'te Cumhurbaşkanı Habyarimana'nın uçağına düzenlenen saldırıda ölmesiyle başlamıştı.
Soykırım 6 Nisan 1994'te Cumhurbaşkanı Habyarimana'nın uçağına düzenlenen saldırıda ölmesiyle başlamıştı.

Büyükelçi Yannick Gerard, "ağır bir sorumluluk" taşıyan bu soykırımcılara karşı alınacak tavırla ilgili Paris'ten "açık talimatlar" verilmesini istiyor ve Dışişleri Bakanlığı'na, "Zorluklar ne olursa olsun, onları tutuklamaktan veya derhal ev hapsine almaktan başka seçeneği olmadığı" yanıtını gönderiyor.

Ancak Fransız Dışişleri Büyükelçi Gerard'dan, bu yöneticilerin gitmesine izin vermesini isteyen bir telgraf gönderiyor. Bu telgrafta, dönemin Dışişleri Bakanı Alain Juppe'nin danışmanı, bir dönem Ankara büyükelçiliği de yapan, şimdiki Fransız Dış İstihbarat Servisi (DGSE) Şefi Bernard Emie imzası yer alıyor.

Survie Derneği'nin avukatı Thierry Plouvier, "Bu telgrafın açığa çıkması, Ruanda'da konuşlandırılan Fransız ordusunun, özellikle de Turkuaz operasyonunun gerçek rolü sorusunu bir kez daha gündeme getiriyor. Mitterrand'a, Genelkurmay Başkanı Christian Quesnot tarafından gönderilen 6 Mayıs 1994 tarihli notta yer alan öneri doğrultusunda, Fransız ordusunun gerçek amacının, soykırım gücüne bu 'dolaylı destek stratejisine' hizmet etmek olup olmadığı sorusu akla geliyor" diye konuştu.

Şüpheli vize ve yazışmalar

Eski Dışişleri Bakanı Alain Juppe, Ruanda soykırımında Fransa'nın rolü olduğu iddialarını iki yıl önce kesin bir dille reddederek, "Fransız hükümetini ve Fransız ordusunu 1994'te Ruanda'daki soykırıma suç ortaklığı yapmakla suçlamak yalan ve utançtır" yanıtını vermişti.

Ancak Liberation gazetesi, yeni belgenin "zaten bilinen gerçekleri ortaya koyduğunu" yazdı. Gazete, "her ne kadar Fransız otoriteleri Turkuaz operasyonunu savunup, 'Orada sadece Fransa bir şeyler yaptı, Turkuaz operasyonu soykırımın bitişinin başlangıcıdır' gibi açıklamalar yapsa ve öfkelenseler de bu tavır operasyona ilişkin soru işaretlerini ortadan kaldırmaya yetmiyor" ifadesine yer verdi.

Kişisel tanıklıklar ve belgeler, Fransa'nın soykırımdaki rolüne ilişkin şüpheleri canlı tutuyor. Liberation gazetesi, Turkuaz operasyonunda görev alan subay Guillaume Ancel'in itiraflarına atıfta bulunarak, Ancel'in "soykırım suçunu işleyenlerin yaptıklarına ortak olma utancını" dile getirdiğini vurguladı. Gazete, Avrupa'ya kaçan soykırım suçlusu yöneticilere vize verildiğini de yazdı.

Gazetede, "2004 yılında Fransız makamlarının 6 Eylül 1994 tarihli bir telgrafta, komşu bir ülkede bulunan eski Ruanda hükümeti mensuplarından gelen vize başvurusundan bahsediliyor. Bazılarının Avrupa'da dolaşabilmek için vize istediği bilgisi yer alıyor. 1998 yılında, en çok aranan soykırım faillerinden biri olan Augustin Ngirabatware'ye Fransız dışişleri ikamet izni yerine geçebilecek özel kart çıkarıyor" ifadeleri yer aldı.

Şaibeli Turkuaz Operasyonu

Paris'in soykırım öncesinde, sırasında ve sonrasındaki rolüyle ilgili yanıtsız kalan sorular, Fransa'da sürekli yinelenen bir tartışmanın kaynağı olmaya devam ediyor ve 25 yıldan fazla bir süredir Kigali ile ilişkileri geriyor.

Turkuaz operasyonu, Fransa tarafından 1994’ün Haziran ve Ağustos ayları arasında Birleşmiş Milletler'in yetkisi altında başlatılan "askeri ve insani" bir müdahaleydi. Ancak Fransa'nın rolünü sorgulayan pek çok kesim, operasyonun aslında soykırımcı Hutu hükümetini desteklemeyi amaçladığını öne sürüyor.

Haziran 1994 sonunda Bisesero tepelerinde katledilen yüzlerce Tutsi’yi bilerek terk etmekle suçlanan Turkuaz operasyonu hakkında, hayatta kalanların suç duyurusu üzerine açılan adli soruşturma, "2019 yılında tamamlanması talimatına rağmen" hakimler tarafından hala karara bağlanmadı.

BM'ye göre, 6 Nisan 1994'te Cumhurbaşkanı Habyarimana'nın uçağına düzenlenen saldırıda ölmesiyle başlayan ve 3 ay süren katliamlarda, çoğu Tutsi azınlıktan olmak üzere, yaklaşık 800 bin kişi öldürüldü.

XS
SM
MD
LG